Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Ağustos 2016

Rahatsız Ediyoruz

Türkiye küresel güçlerin kurduğu oyuna çomak soktukça Türkiye'ye karşı daha çok hırçınlaşıyorlar ve saldırılarını artırıyorlar. Bunu 15 Temmuz "Darbe" görünümlü "İşgal Hareketi" sonrasındaki artan DAİŞ ve PKK'nın terör saldırılarıyla net bir şekilde görebiliyoruz.

Türkiye, küresel aktörlere karşı büyük bir mücadele verirken yeni düzende izlediği stratejik dış politika hamleleri kadar içeride sarsılmaz ekonomik temelleri de atması gerekiyor. 15 Temmuz gecesi tankların önünde verdiğimiz mücadeleyi ekonomik alanda da göstermek zorundayız. Ekonomik gücümüzün sağlam, milli üretimimiz yüksek, teknoloji bakımından dışa bağımlı olmayan bir ülke konumuna gelmeliyiz. Bilindiği üzere halk arasında söylenen "savaşta kazanıp masada kaybetmek" sözü vardır. Artık masada kaybetmemek için siyasetçisinden bürokratına akademisyeninden iş adamına işçisinden memuruna hatta öğrencisine kadar fert fert Türkiye'nin daha güçlü olması için bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif her alanda yüksek katma değerli üretime geçişi sağlamalıyız. Bu bağlamda stratejik öneme haiz olan, arz güvenliğini sağlamaya, dışa bağımlılığı azaltmaya, teknolojik dönüşümü sağlamaya, yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek alanlara yönelik projelerin desteklendiği bir teşvik mekanizmasının kurulması gereklilik değil zorunluluktur. Hükümetin son bir yıl içerisinde hayata geçirdiği yapısal reformlar sayesinde ekonomide bundan sonraki süreçte ciddi bir atılım yapılacağını söyleyebiliriz.

Bilindiği üzere Türkiye AB üyesi değil. Ancak AB ile aramızda Gümrük Birliği antlaşması bulunmaktadır. AB'nin katı-sert prosedürlerine takılmadan AB'ye daha rahat mal satmak isteyen ülkeler için Türkiye adeta bulunmaz bir nimettir. Özellikle son teşvik paketleriyle birlikte yatırım üssü haline gelecek olan Türkiye'ye terör belasından kurtulmasıyla da daha çok yatırımcı gelecektir. Son dönemde yatırım fonların ağırlıklı olarak Uzak Doğu'ya kaydığını görüyoruz. Ancak şu an itibariyle Türkiye'nin darbe girişimi yaşamasına rağmen net fon girişinde artıda olduğunu görüyoruz. Türkiye hala cazibesini koruyan bir ülke konumundadır.

Bambaşka bir döneme giriyoruz. Şehirler, insanlar, veriler, süreçler ve nesneleru2026 Her şey internete bağlı olacak. 2020 yılında 50 milyar makinenin birbirine bağlı olması bekleniyor. Her ülke, her şehir ve her şirket dijital/teknoloji odaklı olacak. 2020'de işletmelerin %75'inin tamamen dijitalleşmiş olması bekleniyor. Türkiye olarak bu değişim/dönüşüm sürecini kaçırmamamız gerekiyor. Türkiye'nin güçlü olması için bizim daha çok çalışmamız, kendimizi ve işimizi daha çok büyütmemiz gereklidir.

Haritaların yeniden şekillendiği bölgemizde demografik dizayndan enerji rotasına, kaynaklar üzerindeki hakimiyetten yönetim sistemine birçok alanda güç mücadelesi tüm hızıyla devam ediyor. Güney sınırımızda yapılan etnik temizlik operasyonu aynı zamanda Türkiye'nin başlıca güvenlik sorunu haline gelmiştir. Son günlerde artan terör saldırıları Türkiye'nin daha radikal hamlelerde bulunmasına yol açabilir. Türkiye'nin Rusya ve İran ile gerçekleştirdiği son diplomatik görüşmeler sonrasında olası işbirliği senaryolarına bir de bu gözle bakmak gerekiyor. Türkiye-İran-Rusya arasında Suriye konusunda ortak bir karar çıkması şu an için zor gözükse de Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda bu üç aktörün ortak hareket edebilmesi daha olasıdır. Nitekim geçtiğimiz haftaki grup toplantısında Başbakan Binali yıldırım "Suriye'de çözüm için iki şartımız var. 1- Suriye'nin toprak bütünlüğü korunacak 2- Suriye'nin bütün vatandaşları ülkenin kaderine sahip çıkacak. Yani mezhep esasına dayalı bir yönetim dayatılmayacak." dedi. Türkiye'nin DAİŞ'e karşı Rusya ve İran ile işbirliği yapılabileceğine dair verdiği sinyaller aynı zamanda PYD'nin sürekli artırılan gücü ve genişlemesine karşın Türkiye'nin artık ABD dışı bir çözüm aradığı olarak yorumlanabilir. Diyarbakır'da, Van'da, Elazığ'da, Bitlis'te, Gaziantep'te patlayan bombaları asla Suriye'de ile ilgili izlenen politikalardan bağımsız düşünmemek gerekiyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuyla ilgili "Suriye'deki olayı oldu bittiye getirmeye çalışanlar var. Biz bunun farkındayız. Türkiye'yi iç meselelerine mahku00fbm ederek Suriye'de meseleleri oldu bittiye getirmek isteyenlere şunu söylüyoruz: Biz her şeyin farkındayız" sözleriyle bu konuya dikkat çekmişti. Geçen hafta Suriye'deki iç savaş boyunca ilk defa Esad rejimine ait savaş uçaklarının YPG'ye hava saldırısı düzenlemesi denklemlerin yeniden kurulduğunu ilan etmektedir. Türkiye'nin son dönemde attığı hamleler oyunları bozmakta, dengeleri altüst etmektedir.

Türkiye'yi by-pass ederek masa dışında tutup Suriye'nin kuzeyinde PKK/PYD yönetiminde bir devlet/federasyon kurdurarak Akdeniz'e doğru bir koridor oluşturup enerji kaynaklarını buradan dünyaya açmaya çalışan küresel güçler Türkiye'nin buna müsaade etmeyeceğini gördüğü için üzerimize daha fazla geliyorlar. Bizlere düşen, büyüyen Türkiye'ye daima destek olmak ve aramızda nifak sokulmasına müsaade etmemektir.