Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
35.11
Gram Altın
2468.28
BIST 100
10319.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 May 2017

Ramazan Yetiş İmdadımıza!

Bu yıl da Ramazan'a vasıl olduk hamdolsun. Kocaman bir yıl geçti aradan. Sevap ve günah hanemize neler yazıldı bilemiyorum ama koskoca bir yılı bir kez daha geride bırakmış olduk. Benim takvimimde Ramazan adeta bir yılbaşıdır. Bir yılın bitip yeni bir yılın başlaması sanki bende Ramazan'la gerçekleşiyor. Manevi anlamda tam gevşemeye başladığımız bir süreçte önce üç aylar imdadımıza yetişiyor, peşinden Miraç ve Berat Kandili, derken Ramazan bütün kuşatıcı iklimiyle hayatımıza yeni nefesler üflüyor. Çok şükür bu sene de Ramazan'a erişmek nasip oldu. Allah erişemeyenlere gani gani rahmet etsin. Bu vesileyle hemen Ramazan öncesinde Hakka yürüyen Akif Emre ağabeye Allah'tan rahmet diliyorum. Allah mekanını cennet etsin. Kalemini dikkatle okuduğum bir kimseydi. Bugünün Müslüman entelektüelleri içerisinde sivrilmiş, ahlaki yönü ve hassasiyetleri öne çıkmış birisi olduğunu yazılarından anlıyorduk. Bilgi ve analize dönük derinliği, entelektüel zekası şüphesiz ortalamanın üzerindeydi. Yapacağı eleştirilerde de kalp kırmadan orta yolu takip ederek, gücendirmeden yapması belki en bariz vasıflarından birisiydi. Şahsen hiç tanışmadık ama vefatını ilk öğrendiğimde sanki bir akrabamı kaybetmiş gibi çok üzüldüm ve adeta şoke oldum. Demek ki mü'minler birbirlerine görünmeyen bir bağ ile bağlılar ve hiç birbirlerini tanımasalar dahi yek diğerinin başına bir şey gelse diğeri bundan ızdırap duyabiliyor. Allah inananları görünmeyen bir bağ ile birbirine bağlamış olsa gerek. Hele de fikren ortak hassasiyetleri paylaşıyorsanız bu ızdıraplar daha da büyüyor. Allah Akif Bey ve benzeri insanların gayretlerini kabul buyursun, onlardan razı olsun.

Hoş Olmadı Abi!

Bu arada Akif Emre'nin ölümü vesilesiyle twitter hesabından garip cümleler kurarak Akif Emre'nin ölümü "şöhretli ölümü"dür gibi yakışıksız tariflerle olayı çarpıtan İslamcı yazarların varlığını gördükçe insanın içi acıyor. Şöhretli ya da değil düşünen, üreten herkes muteberdir, makbuldür, baş tacıdır. İnsanları bu şekilde kategorize etmek bence doğru değil. Herkes kendi nasibi ne ise o şekilde ölür ve defnedilir. Herkesin ayrı bir kaderi var. Bu tip yakışıksız çıkışlar birbirimize karşı beslediğimiz duyguların ne denli aşındığını ortaya koyuyor. Özellikle entelektüellerin birbirini beğenmeyen ve adeta birbirine kibir perdeleri çeken davranışları rahatsız ediyor. Tevhidin birleştirici gücüne inanmış insanların bu tutumla ortaya çıkmaları ayrıca bir rahatsızlık vesilesi. Halbuki kardeşlik ve birlik duygusu her şeyden daha önemli her şeyden daha önde olmalıdır. Umarım Ramazan-ı Şerif'in bereketi bu tip manevi duyguların gelişmesi için bir vesile olur. Bu Ramazan'ın benliklerimizi ve kimliklerimizi yeniden inşa etmesini ve bizleri iyilik üzere yeniden formatlamasını temenni ediyorum.

Tüketim Alışkanlıklarımızı Ramazan'da Yeniden Gözden Geçirmeliyiz

Hazır Ramazan-ı Şerif'e vasıl olmuşken bir kez daha tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz diye düşünüyorum. Ramazan bol bol tüketmenin, daha lüks sofralar kurmanın değil, paylaşmanın ve kanaatin ayı olmalıdır. Bir yandan daha az tüketerek kanaati ve şükrü öğrenirken diğer yandan bizim kadar ekonomik gücü olmayan insanların hayatına dokunmak vesilesidir Ramazan. Kapitalizmin bencil insan tipolojisinden tevbe ederek İslam'ın paylaşan ve diğergam insan tipine evrilmenin fırsat eşiğidir Ramazan. Ramazan'ın maddi bereketi hepimizin hanesinde muhakkak bir şekilde hissedilir. Öncelikli beklenti Ramazan'ın manevi ikliminden nasiplenmektir şüphesiz. Ancak Ramazan'ın ekonomik hayatımızda yaşattığı değişimi de masaya yatırarak Ramazan dışındaki zaman dilimlerinde ne gibi bir tasarruf ve tüketim alışkanlığı edinebileceğimizin testi olmalıdır bu kutlu zaman dilimi. Hane bazında masraflarımızın azaldığı, mutfak ve sofra bereketinin arttığı, paylaşma kültürünün, misafirlik geleneğinin öne çıktığı bu ayda özel sektörde özellikle gıda işinde Ramazan'a has bir canlanma yaşanıyor. Bir yandan ölçülü ve dengeli harcama yaparken öbür yandan başkalarının iş yapması mümkün olabiliyor. Tabi bu tespitlerimiz israf ve gösteriş bataklığına sürüklenmiş kitleleri kapsamıyor. Maalesef hoyratça tüketim ve görgüsüzce harcama eğilimi Ramazan'a rağmen varlığını koruyabiliyor. İşte Ramazan bu kısır döngüde boğulanlar için dönüştürücü bir fırsattır. İlle de lüks tüketim için bir harcama yapılacaksa bu kendimiz için değil, yoksullar, garipler, yetimler ve kimsesizler için olmalıdır. Paylaşabilmenin zorluğu tam da burada ortaya çıkıyor. Her babayiğidin harcı değil!

Faiz Meselesi ve Bayram Kredisi

Türkiye kalkınmak ve gelişmek istiyorsa faiz belasından kurtulmak zorundadır. Yüce dinimizin de yasakladığı ve hoş görmediği faiz bugün küresel finans şebekelerinin en etkili tuzaklarından birisidir. Eğer bir ülkeye ya da vatandaşlarına kötülük etmek istiyorsanız onları faizle borçlandırmanız yeterli. Ayrıca kişisel anlamda da faizle sürekli ilişki geliştiren kimselerin gerek işlerinde gerekse şahsi bütçelerinde bereketlerinin olmadığı ortadadır. Şimdi Ramazan münasebetiyle bu konuda tekrar düşünelim ve faiz sisteminin dışında kalmamızı sağlayacak bilinci Ramazan'da kuşanalım. Şimdilik işe kredi kartlarını kapatmakla başlamak yeterli! Ayrıca Ramazan'ın sonlarına doğru "bayram kredisi" saçmalığı ile karşımıza çıkan bankaların tuzaklarına da aldanmayalım!