Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Ekim 2015

Razı Değiliz

"Zulmedenlere meyletmeyin, yoksa ateş (cehennem azabı) size dokunur."( Hud Su00fbresi 113)

Acılar içerisinde geçiyor günler. Ama düşmeyecek umutlarımız, yıkılmayacak hayallerimiz. Gerçeklerimizden, geleceğimizden vazgeçmeyeceğiz.

Biz yüreği eziklerden yanayız, ondan yaralıyız. Yaraları sarmak istedikçe yeni yaralar açıyorlar. Anladık ki; vazgeçmeyecekler. Başımız darda, yüreğimiz karanlıkta kalsın istiyorlar.

Biz belimizi tutup doğrulmaya çalıştıkça, bombaları patlatıyorlar.

Biz "Ya Bismilallah" deyip zulüm altında inleyen kardeşlerimize elimizi uzattıkça, yolları kesiyorlar.

Kışı erken yaşıyor, hasret çekiyoruz; bu nasıl iştir?

Sırtımızdan hançerlediler, yüreğimizi deştiler. Dertleri bir birine eklediler, yetmedi barışımızı yerle bir ettiler. Yüzümüze gülüp, kardeşliğimize göz diktiler. Yetmedi. Suruç acısı içimizi yakarken, bizi Ankara saldırısı ile sınamaya kalktılar.

Nefesimizi kesmek istediler, Sonbahar'dau2026

Işıkları söndürmek istediler gündüz vaktiu2026

Yüreksiz bunlar. Yürek olsa yüreksizlerin maşası olurlar mı?

Evet yüreksizlerin maşası bunlar. Yüzlerinde her türlü terör örgütünün maskesi var. Kullanıma açık, akıllarını başkalarının yönetimine açmış, yürekleri bataklığa saplanmış yani robotlaşmış insanlar. İplerini kaptırdıkları eller, onlara yeni yazılımlar yüklemiş. Ölmeye öldürmeye kodlanmışlar. Ne uğruna? Onlar bilmiyorlar ki biz bu soruya cevap verebilelim.

Ama Rusya biliyor; İstiyor ki bölgenin tek hakimi olmak.

ABD gülüyor; her türlü felaket işine geliyor.

İran kirli oyuna alet oluyor, Esed ağır ağır ölüm saçıyor, Sisi koltuğunu sağlamlaştırıyor.

Almanya, İngiltere, Fransa toprakları verimsizleştiriyor, İsrail terör estirmeye devam ediyor. Hepsi bir olmuş mazlumların kapısına (Türkiye) kilit vurmak istiyor. Kilit vuramadıkça teröre destek oluyor. Kısacası; Düşmemizi istiyor.

Düştük mü; sınırları işgal edecekler.

Düştük mü; bölgeyi emperyal çıkarlarına göre yeniden dizayn edecekler.

Düştük mü; mültecileri tüketecekler,

Düştük mü; öz yurdundan insanları sürmeyecek, öldürecekler.

Düştük mü; zulmü tüm coğrafyaya yayacaklar.

Hasret bırakacaklar bir birlerine kavuşmayı bekleyenleri. Hasret bırakacaklar tüm coğrafyayı barışa. Açılan elleri çaresiz bırakacaklar. Vicdan sahibi hangi insan bu haksızlık karşısında susabilir? Susmayacağız. İslam inancı mazlumu savunmayı bize bir "vecibe" olarak yükler. Bu yükten kaçamayız.

İşte bunun için düşmeyeceğiz. Tarihten biliyoruz; Bize öyle kolay zafer yok!

Voltaire diyor ki; "Bir millet düşünmeye başlarsa, onun zaferini hiçbir güç engelleyemez." İşte millet düşünüyor, sorguluyor ve yeniden diriliyor.

Aynı şekilde; Henry D. Thoreau, "Bir şey yitirmeden asla bir şey kazanamazsınız" diyor. Kısa zamanda çok şey yitirdik ve artık kaybetmeye vaktimiz yok! Kazanmaktan korkan kaybeder. Adalet isteyen gerçeğin peşinden gider. Ne dilimize ne sözümüze kilit vurdurmayız. Mirasımıza da emanetlerimize de sırtımızı dönmeyiz. Hak olmayanı istemez, kardeşliğimiz için her şartta direniriz. Adaletsiz kuvvetin karşısına diklenir, adaleti hakim kılar, silahları bu coğrafyada ebedi gömeriz. Bedel öderiz ama kardeşliğimiz söz konusu olduğunda bedel ödetiriz. Coğrafyamıza yapışan ve kan emen keneyi söküp atmayı biliriz. Bunu ortak akıl ile hareket edip, sağduyumuza sahip çıkarak yapabiliriz.

Gıdamız hak, çaremiz adalet. Allah'ın razı olmadığına, Peygamber'in razı olmadığına, meleklerin razı olmadığına; bizler de razı olmayız.

Razı değiliz!

Onun için de hedef alınıyoruz. Onun için sırtımızdan hançerleniyoruz. Ama biz iyi biliyoruz ki;

"Kim zerre kadar hayır işlese onu (karşılığını) görecek. Her kim zere kadar şer işlese onu (karşılığını) görecek." (Zilzal Su00fbresi, 7-8)