Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2399.79
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ağustos 2012

Rizeli Hocaya bir soru da benden: çay içmek orucu bozar mı Hocam?

Ramazan ayının en sıcak günlere tesadüf etmesinden beridir oruç tutan sayısında bir gevşemeyle birlikte orucun fıkhi boyutuna yönelik ilgi artması görülmeye başlandı. Bu ilgide belki ekranlardaki din adamlarının kendilerini sevdirmelerinin, her konuda tatmin edici yanıtlar vermelerinin etkisi de olabilir. Hava sıcak, oruç tutmak da zor olunca orucu bozan zarar veren şeylere dair sorular da hayli fazla oldu.

Bu konudaki en ilginç ve çarpıcı soruları ise hiç kuşkusuz Rizeli Hoca'ya sorulanlar oluşturdu. Karadeniz mizah anlayışını tüm cephesiyle kuşandığı anlaşılan Rizeli Hocaefendi'yi bile şaşırtan sorular gelmeye devam edince iflah olmaz bir çay tiryakisi olan bendenizin de aklına bu konuda sualler üşüşüvermeye başladı. Daha evvelki yıllarda orucu kat'iyetle bozan, fasid eden kimi eylemlerin artık orucu bozmayanlar hanesine eklenmeye başlanması da cür'etimizi artıran hususların başında gelmiştir, bunu da dipnot olarak zikredelim.

Efendim, dini bütün acizane bir kul olarak biz de Ramazan ayını tüm Mü'min kardeşlerimiz gibi sevgiyle, muhabbetle karşıladık. Sualimizde bir art niyet aranmasın, oruçtan kaytarmak gibi bir düşünce de zinhar zihnimizde yer bulamaz. Zaten hava ne kadar sıcak, gün ne kadar uzun olursa olsun ilk birkaç gün serseri bir mayın gibi dolaştıktan sonra vücudumuz da buna alışmaya başladı.

Lakin sigara, nargile nedir bilmeyen, "Sigara içmeyen yazar mı olur kardeşim" yollu kışkırtmalarla uzatılan cem'i cümle sigaraya da "Ne olur bir fırtta sen alıver, bak ne kadar da güzel kokuyor, çilekli" tarzı teşviklerle uzatılan marpuçları da gayet kat'i ve kararlı bir şekilde reddetme gücüne sahip biriyim hamdolsun. "Eee, hiç mi canın çekmiyor" diye sual ederseniz de canımın çektiğinden değil de kimi zaman tüm eş dostu öyle büyük bir iştiyakla, muhabbetle, tutkuyla, arzuyla sigarayla bütünleştiklerini temaşa edince içimden "Yahu, bu merette ne türden bir keramet var ki böyle mutlu ediyor" düşünceleri geçse de onları çabucak bertaraf etme gücüne sahibim çok şükür.

Hele bu nargile emmeyi, sigara çekmeyi Ferud'ca bilge yorumlarla bütünleştiren psiko-felsefi-sosyolojik teoremlerle açıklayan dosyalar dolusu veri varken bunlara yan gözle bakmayacağım da iyice biline. Bilinçli, kendine dikkat eden insan olup Dr. Öz'ün, Saraçoğlu'nun kürlerini hıfzedip orada burada bilgiçlik taslamak, diğerlerine de acınası bir varlık olduklarını hissettirecek şekilde hissettirecek bakışlar göndermek revaçta olduğundan beri de kendimi bu prensiplerimden dolayı kutlayıp durmaktayım. İşte bu sebeplerden dolayı sigaraya da nargileye de yan gözle bakacak değilim. Fakat bu, ortamda sigaraya sarılanların sayısının ve oranının çokluk ve sıklıklarının muhabbetin iyi gittiğine delalet ettiğini anlamamı engellemez.

Ancak sigara ve nargileyi geçip de iş çaya dayandığı vakit her şey değişmektedir. Otokontrol mekanizmasını en üst düzeyde kullanabilme potansiyeline sahip bendeniz için bir anda bu durum devre dışı kalmaktadır sanki. Mübarek çay; kışkırtıcı rengi, baştan çıkarıcı kokusuyla arzı endam ediverince her şey, bir anda değişmektedir. Çay-ı üstad mevzu bahis olduğunda böylesi duygulara kapılanın sadece benim olmamam, bana yalnız değilsin düşüncesini vermesi açısından da önemlidir. Çünkü bir duyguyu yalnız yaşamakla paylaşmak arasında çok büyük fark bulunmakta hatta bundan alınan hazzı da artırmaktadır.

Çay üzerine yazılan onca şiir, hikaye bir tarafa ayrıca yığınla ilahi ve kaside de bulunmaktadır. Tasavvuf toplantılarında müridler aşkla, muhabbetle sarhoş olmuş bir halde, "Doldur sofi, çay doldur" derlerken ev sahibi de kapıldığı cezbe içerisinde bir yandan çay servisi yapar, diğer taraftan da çayın yanına katık ettikleriniu2026

En sevdiğim çay hikayesi ise şimdi sizlerle paylaşacak olduğumdur. Adamın biri at üstünde, günlerce süren zor ve meşakkatli bir yolculuk yapar. Azık çantasındakiler tükenmeye başladığında nihayet bir köye tesadüf eder. Bir köylü, adamı evine götürür, yedirir, içirir. Yemekten sonra ona kırmızı, sıcak, mis kokulu bir içecek sunar. Yolcu, bu hoş kokulu içeceği yudumlamaya başladığında tüm vücuduna bir zindelik geldiğini, gözlerinin parlamaya başladığını, dizlerinin dermanını kazandığını ve iyice keyiflendiğini fark eder. Merak ve hayret içerisinde ev sahibine bu nedir diye sorar. Ev sahibi "Biz buna çay diyoruz" der.

Buna biz de çay diyoruz da, çay dediğin öyle çok da kolay hazırlanan, çok da kolay tadını alan bir şey değildir. Çay içmenin olduğu kadar çay demlemenin de kuralları, ritüelleri vardır. Öncelikle demlik, suyun kaynaması aşamasında asla çaydanlığın üzerine bırakılmaz. Demlik de çay da demleme suyu döküldüğünde soğuk olmalıdır. Çay suyu kaynadığında demlikteki çay soğuk suyla çalkalanıp üzerindeki tozlar, dibindeki kırıntılar izale edilir. Demleme suyu eklendikten sonra çaydanlığın üzerine bırakılır ve tercihan su kaynadıktan yarım saat sonra afiyetle içilir.

Çayın hası çeşnisiz olanı kabul edilse de, kimi zaman yaptığım aromalı çay tariflerimi sizlerle paylaşayım. Çay deminki tarif üzerine demlenmeye alınırken içerisine birkaç tane karanfil, küçük parçalara ayrılmış tarçın, üç beş tane de kakule eklenir. İşte bu çayın rahiyası başınızı döndürürken aynı zamanda midenizi de rahatlatacaktır. Karşı komşumun arada bir "Şu kokulu çayından varsa içmeye geleceğim" demesi de hiç sebepsiz değildir. Ama dediğim gibi esas çay, sade olanıdır. Böyle aromalılar ise alışılmışın dışına çıkmak arada bir, daha yoğun aroma ve rayihalarla süslenmiş özel bir çay tarifi olup moda tabirle, kendimizi şımartmak istediğimiz zamanlarda ya da özel arkadaşlarla çayın değişik hali tadılmak istendiğinde güzel bir seçenektir. Arada bir de birkaç farklı çayı harmanlayarak farklı çay tatları oluşturabilirsiniz. Sözgelimi yerli çay, kaçak çay ve İran çayı müthiş bir birleşimdir. İşte şimdi bu kadar çay muhabbetinden ve tarifinden sonra çaysızlığın, Ramazan ayında beni zorlayan baş unsur olduğunu söyleyebilirim. Sözüm çok uzadı, kısaca kesmem gerekiyor, her türlü Ramazan sorularına cevap veren merci, Rizeli Hocama soruyorum: Hocam çay içmek orucu bozar mı, zaten şeker, tatlandırıcı da kullanmam!

Hamiş: Ankara'daki Gökkuşağı çay ocağında masa masa dolaşan bir çay defteri vardı. Misafirlerin çayla ilgili düşüncelerini yazdıkları bu defter ne oldu bilmiyorum ama At pazarındaki kafelerde örneğin Ehl-i Keyf'de de böyle bir ajanda tutulamaz mı? Ortaya kim bilir ne harika yazılar, edebiyat şaheserleri çıkaru2026