Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Ekim 2019

Rumlara iki gemi yetti…

Bir gemi bir ülkenin kaderini değiştirebilir mi? Geçmişte değiştirmişti… 1918 yılında İstanbul’u işgal için Çanakkale açıklarına gelen İngiliz ve Fransız donanmasının devasa gemileri Çanakkale Boğazı açıklarına demir atmıştı. 14 mayın tarama gemisi mayınları temizlemiş, Boğazı geçişe hazır hale getirmişlerdi. Harekâttan önceki gece Nusret Mayın Gemisi, Boğazı yeniden mayınladı. İtilaf Devletleri donanması 30 savaş gemisi ile 18 Mart’ta Çanakkale Boğazı’na girdi ama çıkamadı. Altı dev gemiden Bouvet, Irresistible ve Ocean zırhlıları batırılmış, üç dev gemi ise kullanılamaz hale getirilmişti.

Geçen yıl ilginç bir olay da Kıbrıs açıklarında yaşandı. 2018 yılının Şubat ayıydı. İtalyan Eni şirketinin Saipem 1200 sondaj gemisi Kıbrıs’ın güney doğusuna geldi. Ancak ertesi sabah bir Türk savaş gemisinin hızla üzerine geldiğini fark etti. Gemi kaptanı paniğe kapıldı ve acilen Türk savaş gemisi ile irtibata geçti. “Bu şekilde yol alırsanız çarpışacağız” diye uyardı. Türk savaş gemisinin rotasında değişiklik yoktu. Kaptanın cevabı, “Dümenin kilitlendiği” şeklindeydi. Saipem’in kaptanı durumu anlamıştı. Bu sularda kendilerine ekmek çıkmayacağını kavradı, “Anlaşıldı, çekiliyoruz” diyerek dümenini Fas’a doğru kırdı.

Rumlar, son 5 – 6 yıldır tamamı kendilerine aitmiş gibi Kıbrıs adasının güneyini parselleyip sattılar. Türkiye’de boş durmadı tabii. Libya açıklarına kadar kendi kara sularının devam ettiğini dünyaya ilan etti. Münhasır bölge haritalarını çıkararak Birleşmiş Milletlere onaylattı. Yetmedi, sismik araştırma ve sondaj gemileri satın alarak bölgeye gönderdi.

Sondaj gemilerini kiralamış olsak sözleşmeleri anında iptal edilir yahut ettirilirdi. Türk devlet adamları dirayetli bir yaklaşımla gemileri satın alıp son teknoloji ürünü cihazlarla donattılar. Gemilerin dışını da bayrağımızın al rengine boyayıp üzerine tarihimizin iki ünlü mareşalinin, Fatih ve Yavuz’un isimlerini yazdırdılar.

Tıpkı Sultan II. Mehmed’in İstanbul’u fethederek bir çağı kapatıp yeni bir çağ açması gibi, ilk sondaj gemimiz Fatih’ten sonra Yavuz da Türkiye tarihinde yeni bir çığır açmak için görev başında.

Bu gelişme ile dünyada sondaj gemisi olan 10 ülke arasına katıldık. Fatih ve Yavuz, son teknolojiyi kullanan 16 sondaj gemisi içinde ilk beşte. 6 metre yüksekliğindeki dev dalgalarda bile yerinden kımıldamadan sondaj yapabiliyorlar. 12 bin metre derinlikte, yüksek basınçta çalışabiliyorlar. Gemilerin eni 36, boyu 229 metre, sondaj kulelerinin yüksekliği 130 metre. Altıncı nesil olarak üretilen bu gemiler çalışırken çevreye ve deniz canlılarına da zarar vermiyor.

Kıbrıslı Rumların petrol ve doğalgaz konusundaki uzlaşmaz tavrı, bize öncelikle 40 yıldır kapalı tutulan Maraş’ı kazandıracak. Kıbrıs’taki Maraş bölgesinin turizme açılması petrol kadar değerli... Dünyanın en güzel kumsallarının olduğu, yarım asır önce darphane gibi para basan bu turizm cenneti, Kıbrıs Barış Harekâtından beri boş tutuluyordu. Rumlar, 1960’ta Türklerle Rumların birlikte kurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkıp adaya tek başına sahip olmak istemişti. O zamandan beri megalo idea hayaliyle yatıp kalkarak uzlaşmaya yanaşmıyorlar. Böyle giderse petrol ve doğalgaz işinden de zararlı çıkacaklar.

Türkiye, Trakya’da doğalgaz çıkarma çalışmalarına başladı. Biraz derinde ama çıkarılacak. Kıbrıs açıklarındaki petrol ve doğal gazı çıkarıp Türkiye üzerinden nakletmek de kolay ve ekonomik. Bu gelişmeler Türkiye’nin makus talihini değiştirecek nitelikte...

Yavuz Sondaj Gemisi Karpaz’dan sonra arama yapmak üzere önceki gün Güzelyurt açıklarına hareket etti. Petrol çıkartma platformunun ismine de bir başka Türk mareşalinin, Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa ismini vermeye ne dersiniz?