Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2472.38
BIST 100
10512.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Ekim 2020

Rusya'nın Türk Birliği planı

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmalarda Azerbaycan’ın 90’lardaki durumundan kat be kat iyi bir “askeri güce” ulaştığına tüm Dünya şahit oldu.

Dağlık Karabağ boşaltılana kadar çatışmaların süreceğini açıklayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e Türkiye’den tam destek var.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında Türkiye’nin desteğini en üst perdeden bir daha yineledi.

Milletin Meclisi’nden Cumhurbaşkanlığı mevkisinde yapılan bu açıklama, çatışmaların ilk başladığı zamanlarda Meclis’teki partilerin ortak bildirisi ile verilen desteğin “güçlü” bir tekrarı oldu.

Türkiye’nin Azerbaycan’ın haklı davasına “sınırsız” destek vermesi, ittifaklık ilişkileri sadece “çıkarlara” dayanan birçok ülkenin tam olarak anlamlandıramadığı bir durum oluşturdu.

Aynı ırktan gelen Araplar, Avrupalılar, Güney Amerikalılar birliktelik kuramazken Türklerin birbirine “koşulsuz ve karşılıksız” destek vererek “birliktelik” mesajı vermesi dünyada büyük bir şaşkınlığa neden oldu.

Türk coğrafyasının tamamı olarak adlandırılan Türkistan’daki Türk devletlerinin, birleşme ve ortak hareket etme arzusu, Batı’nın ve Doğu’nun tüm dönüştürmelerine rağmen hâlâ canlılığını koruyor.

Tüm analizleri altüst eden bu “idealist” hedef, içinde ciddi bir romantizm barındırsa da, aslında yaşananlar “reel politik”in tam olarak ortaya koyduğu gerçekliği yansıtıyor.

Son 400 yıldır Osmanlı’nın paylaşımını merkeze koyan Batı ile Türk devletleri arasındaki bağı koparmayı merkeze koyan Rusya’nın bu çabaları Türkistan ve Türk-İslam birliğini yok etme politikasına dayanıyor.

Bu zamana kadar gerek Türk devletlerinin bileğinin bükülememesi gerek ise geleneksel devlet anlayışındaki bozulmalar bir “Birlik” fikrinin oluşmasına müsaade etmedi.

Modern çağların getirdiği teknolojik dönüşüm gücünü arkasına alan emperyalist devletlerin tüm çabalarına rağmen Türk devletleri arasındaki Gaspıralı’nın şu sözüyle ifade ettiği “Dilde, fikirde ve işte birlik” kurma arzusunun “yok edilememiş” olması tabi ki bir tesadüf değil.

İslâm coğrafyaları arasındaki birliği bozmak için “ulus devlet” kavramını ortaya atanlar ile Türk devletlerinin birleşmesinin önüne komünizm adı altında “ulussuzluk” kavramını koyanların hedefi aynı.

Tarih boyunca birleşme ihtiyacı görmeyen Türk devletleri, güçleri ile kendi coğrafyalarında hüküm sürmüşlerdi. Ama artık bugünün dünyasında güçlü olmak ekonomiden, ortak üretimden, ortak paradan ve ortak askeri güçten geçiyor.

Soğuk savaş kazanan ABD başında olduğu tek kutuplu dünya düzeninin sonuna gelinmesi Türkistan için bir fırsat doğuruyor. Konjonktürün ortaya çıkardığı bu fırsatın doğmasında Rusya’ın yükselen yeni dünya gücü Çin’i dengeleme arzusu var. Rusya’nın bu politik düzleme gelmesinde Türkiye’nin artan gücüne ve arzularına olan güveni yadsınamaz bir gerçektir.

ABD ve Çin; Atina ve Sparta’nın kendi aralarında 30 yıl boyunca üstünlük kurmaya çalıştığı Peloponez Savaşı’nın ortaya koyduğu durumu anlatan Thukididis Tuzağı’nın bir tekrarını yaşamak istemese de tarih kendisini tekerrür ettiriyor.

Çin’in büyümesini engellemek isteyen ABD’nin attığı her adım, Çin’in boğazını sıkan bir düşman algısını güçlendiriyor.

Ermenistan’ın Dağlık Karabağ işgalini Minsk Grubu’nda ve Birleşmiş Milletler kararlarında kabul etmesine rağmen 30 yıl boyunca Ermenistan’a verdiği destekten taviz vermemiş bir Rusya’nın, kontrol altında tuttuğu toprak kaybına göz yummanısını açıklayabilecek en iyi teori Çin ile arasında güçlü bir tampon oluşturma arzusu olabilir.

Türk Birliği karşıtı İran ile Ermenistan’ın Zengezur Bölgesi üzerinden Türk dünyasının boğazını tutan ve Gürcistan’ı her an işgal edebileceği algısını yayan bir Rusya, kurulabilecek olası bir Türk Birliği’nin kontrolünü elinde tutabileceğini düşünebilir.

Böyle bakınca Rusya ve Çin arasındaki örtülü rekabette Türk tarafını kendi cephesinde tutmak isteyen Çin’in “Bir Yol Bir Kuşak” güzergâhı da bir tesadüfe benzemiyor.