Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Kasım 2022

Sahi bize neler oldu?

Uğur Dündar Oğuzhan Uğur'un programında sanırım birçoğumuzun haberdar olduğu konuşmada, maden faciasına gönderme yaparak “Bize ne oldu da…” diye bir sitemde bulunmuştu… Uğur Dündar bu sitemi yapınca, aklıma ana haber sunuculuğu yaptığı sıralarda, namaz kılan öğrencileri büyük bir dehşet ve irkilmişçesine haber veriş şeklini hatırladım. Yüzü renkten renge giriyor, burun deliklerinden F-16’lar dindarların üzerine havalanıyordu... Duruşu ve ifadeleri çocukları çiğ çiğ yercesineydi… Öfkeliydi: Çünkü gıda maddelerinin üzerinde dolaşan hamam böcekleri haberinden daha beterdi şehitlerin kanıyla sulanmış bu topraklarda namaz kılan öğrencilerin var olması. Ökeliydi: Öğrenci dahi olsa Allah’ın verdiği nimetlere mukabil namazla teşekkür faturalarını ödüyor olmalarından dolayı…

Haktan hukuktan yana dürüst bir gazeteci, yolsuzlukların, üçkâğıdın ortaya çıkmasından vicdani bir keyif aldığı gibi o şuurlu çocukların Allah’ın nimetlerine karşı üçkâğıt ve yolsuzluk yapmamalarından daha da mutlu olur, keyif alır ve rahatsız olmaz, rahatsız olanlara da: “Bize ne oldu?” der... Aklı başında çocuktan tut, ta mezar kapısına dayanmış ihtiyara kadar, insana verilen hayat nimetine ve diğer nimetlere karşı namazla şükür faturası ödenmiyor ise her şeyi kaçak ve hırsızca kullanıyor demektir. Uğur Dündar’ın kendisi bile yaptığı bir işten, yazdığı bir yazıdan dolayı teşekkür ve takdir görmeği beklerken, sadece Uğur Dündar değil, herkes emekle ortaya bir şey koymuş ise takdir bekler, teşekkür bekler. Ne yazık ki sadece hastalıklı zihniyet, Allah’ın verdiği nimetlere karşı Müslüman’ca teşekkür edilmesini, fatura ödenmesini istemiyor. Evet, hastalıklı zihniyetlere göre; parmağı, eli, aklı ve duyguları verene karşı Müslüman’ca yani; namazla teşekkür şekli olmaz, asla böyle bir şeye dayanılmaz! Bilinmelidir ki; namaz Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür ve fatura ödeme şeklinin en ulvisidir ve bu namaz Allah’ın istediği ödeme şeklidir.

Evet, Uğur Bey; çok şeyler oldu... Kur’an’ın bir hakikati için, ezan için, bayrak ve özgürlük için şehit olmuş ecdat çocuklarının bozulması, insanlığın Allah’a kulluk vazifelerinden, milli ve manevi değerlerinden uzaklaşması için çok şeyler yapıldı… Namaz kılan çocukların, tesettürlü kızların, sarıklı cübbeli inanmışların “dürüst gazeteci” makyajıyla gazetelerde, ana haberlerde, sanki atom bombası atılmış ve insanlık yok olmuş gibi haberlerini yaptınız... İnsan nereden gelir, nereye gider ve ne için gönderilmiş bunu düşünmediniz, düşünülmesini asla istemediniz… Mensubu olduğunuz zihniyete göre: Çocuklar ve gençler her türlü eğlensin, kudursun, tepinsin zevklerin ve şımarıklıkların zirvelerine çıksın ve kadeh kadeh yuvarlansınlar ama sakın ama sakın örtünmesinler, kıbleye yönelip kul gibi durmasınlar, secde secde imanda devleşmesinler…

Sahi size ne oldu? Sanki ölüm yokmuş, sadece yeme ve içme için dünyaya gönderilmişiz gibi… Sadece dünya zevklerine ve azgın nefsi ölçüsüz, hudutsuz yaşatacak hayat tarzına gençlerimizin teşvik edilmesine ne zaman; “Bize ne oldu” diyeceksiniz? Güneş bile alev alev yanarak namaz kılarken; vazifesini yapıp, ışığını – ısısını bize gönderirken ve vazifesini kandilimiz olan aya terk edip, sıcağıyla – ısısıyla başka mescide dünyanın diğer yarısına geçerken, bu memurların vazifelerinden faydalanan insanların Allah’ın istediği şekilde teşekkür etmesine; şükürle fatura ödemesine ana haber imkânını fırsat bilip, saldırmak dürüst ve düşünen bir gazetecilik miydi?

Gerçekten neler oluyor? Beyoğlu’nda bomba patlıyor 6 ölü ve onlarca yaralı oluyor bazı karaktersizler, terörizmin üzerinden ülkemize saldırı gerçekleştiriyor, yetmiyor elinden oyuncağı alınmışçasına sosyal medyanın kısıtlanmasına, sansür konulmasına şımarık çocuklar gibi zırlıyor, devletine kin besliyor… Sahi size neler oluyor? Gökkuşağı renklerini ahlaksızlıklarına kamuflaj eden ve hayasızlığı gençliğe aşılamaya çalışanlara karşı en kahramanca mücadeleyi “dürüst gazeteci” unvanlı kişiler vermiyor… Sahi neler oluyor; vücudunu dövdürüp, öğrenme yetisine yeni yeni bilgilerle dövme yaptırmayan, aklının kapısını ilme, yüreğinin kapısını hayaya açmayan insanlarımıza: “Bu beden ve kafa babanızın malı değil; parayla satın almadınız, istediğiniz gibi dövdüremez ve istediğiniz gibi satamaz ve de ahlaksızlığın loş ve izbe koridorlarında dolaşıp, kurda – kuşa yem olamazsınız!” Diyenlere en acımasız şekilde saldırılıyor ve şeytanın avukatlığı yapılıyor… Bize neler oluyor ki bütün kâinat vazifesine sahip çıkarken, biz böyle başıboş kalalım ve yeri geldiğinde de dürüstlükten dem vuralım… Bize çok şeyler olmuşta haberimiz yok. Allah, farkında olmamızı nasip etsin…