Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Mart 2019

Sahtesi yok

Erdemsizler hakiki bir kalbe hakiki manada giremez.

Sahte dost edinmek diye bir şey mümkün görünmüyor.

Bu durumda aslında dost edinmemiş olduğumuzu kabullenmeliyiz ki gücenmeler bitsin.

Demek ki dostumuz değilmiş…

Bu gerçekle yüzleşmek zor. Zaman bunun da mı ilacı? Şu eczanelerde bulunmayan fakat hemen her şeye deva olan şey… Aktığı, arıttığı için acıyı da fani kılan şey!

Şey! Sizde bulunur mu? Kaç kutu bitirmeliyiz. Aç mı tok mu içmeliyiz zamanı?

Mevzudan soğumuş gibi davrandığımız halde, dönüp dönüp harlanmayı; “Fakat hayır, ben onun için şu fedakarlıkları yaptım, ona güvendim, dayandım, sevdim onu, alıp köşeme, başıma, başımın üstüne koydum. Nasıl olur?” deyip durmayı terk etmeli.

Tabii ki yapacaktınız. Yapmayışınız hata olurdu.

Tersinden bakar ve insanlığın bu ortak kırgınlığında kendimizi görürsek, hayatımızın yarı manzarasının bu olduğunu anlarız. Ömrümüz işte, hiç kimseyi arkamızdan böyle konuşmak zorunda bırakmamak için çırpınan bir kalbin hikayesi…

“Sahte dost” tanımlamasında sahte ile dost kelimesinin yan yana getirilmesi ruhu olanı incitir. Söz konusu incinmenin üstesinden, “hakikatte onların hiç te dost olmadıkları sadece bizim onları dost gördüğümüz/sandığımız” düşüncesi ile gelebiliriz. Kimin, nasıl göründüğü bizim ilgimiz dışında ve yetkimiz. Bizim kimi nasıl gördüğümüzdür daha iyi yönetebilecek olduğumuz şey…

Yanılan biziz. Yanıltanın kim olduğu ile ilgilenme!

Yanıltmaya kıyasla ne iyi!

İnanan biziz. İnkarcının kim olduğu ile ilgilenme!

Küfre kıyasla ne güzel!

Sanırım böyle bir yanılgıda sorumlu olduğumuz en hassas nokta, bizim kimseyi yanıltmayan biri olma çabamız… Olduğumuzla göründüğümüzün aynı olması. İçimizin olduğu gibi dışımıza geçmiş, dışımızın da zaten hep içimizden gelmiş olması…

Bazen bakarsınız. İşi, gücü, hayatının gidişatı yerinde olanların çevresi dost kalabalığı ile çevrilidir. Menfaatine düşkün insanlar alacaklarını alıncaya kadar o döngüde görünme ve yoklamalarını verme istikrarına ilginç bir heyecanla devam ederler. Menfaatini hesap edilesi görmeyenler ise kişilerin bu anlamda müdavimi değildirler. Kimseye “Buradayım!” demezler. Kimsenin daimî olarak “burasında” değildirler. Bir eksiği gediği olan, muhtaç olanlar hariç… Onlar kalabalıkta yokturlar. Yalnızlıkta vardır. Kimsesizlikleri çok kişinin kimi kimsesi olmalarına tekabül eder. Aksine o tiplerin müdavimi -ilginçtir- çok zaman peşinde menfaat sürülerinin dolaştığı kalabalık içinde yalnız kalmış olanlardır.

Menfaatinin hareket ve varış noktası, sürecinin, yani yaşamının kimsenin elinde olmadığı bilincini taşıyanlar, hemen herkesi ve her şeyi vesile çizgisinde görenler için bir sorun yoktur. Bu gibilerin özgür ruhlar olmaları doğaldır. Çünkü üzerlerinde menfaatlerinin baskısı kalkmış ferah göklülerdir onlar. Sağlam yere değil, sağlam göğe düğüm atmış olduklarından ve ‘gör’düğümlerine karşı bir o kadar pervane olduklarından etrafa karşı pervasız dönerler.

Sahtekarlara gelince, onlar hakikaten hayatta dostluğu tatmaz ve tattırmazlar. Menfaatine dokunulan en ufak bir sarsılmada kaçışları başlar. İyi ki başlar. Başlasın tabi. Keşke. Bir an evvel!

O gibilerin şimdiden alacağı ceza var. O da tam bir yoksulluktur! Ne yazık! Kalpleri hiçbir zaman kalp olmayı tatmayacak! Bir ayağın adım nedir bilmemesi gibi bu, bir elin hiçbir eli, tam ayasından tutmaması gibi. Ya da şöyle; kollarınız varmış ta hiç sarılmayacak oluyormuşsunuz. Gamzeleriniz var, hiç gülmeyecek…

Çok korkaktırlar. Kimse onları korkutmasa da… İçlerinden gelen menfaat baskısı onların uyur uyanık gözdeleri ve kara basanlarıdır. Nasıl, hangi niyetlerle başladılarsa öyle bitecekler hayatta. Başlangıçtaki kötü niyet akıbetlerine el edecek, kötü sonlarını çağıracaktır.

Bu yazıya konu olmadıysak ne güzel!

Bu yazıda bahsi geçen; dostluk değil, çıkarına düşmüş birinin ticarî anlaşma-ma-sı… dır.

K-arsız ticareti…