Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 May 2023

​Şair Nabi üzerine bir saat

Geçtiğimiz gün hikmet şairi Şair Nabi'nin musiki yönünü ele alan bir programda moderatörlük yaptım. Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa şubesi organizesinde Harran Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Akpınar, Şair Nabi'nin Musiki yönünü anlattı. Şairlerin musiki yönünün bu kadar geniş ve zengin olduğunu açıkçası yeni öğrendim, bunun yanında diğer bazı bilgileri de öğrendiğimi söyleyebilirim.

Mesela Şair Nabinin Urfa'da Kadirî tarikatına mensup olduğunu, Kadirî tarikatı şeyhi Yakup Kalfa (Halife) tarafından İstanbul’a gönderildiği, İstanbul'da ise Mevlevî tarikatına İntisap ettiğini kıymetli hocamız Hüseyin Akpınar söylemişti. Biz kaynaklarda Nabi’nin büyük dedesinin Şeyh Ahmed Nakaşıbendî olduğunu biliyoruz. Acaba şairin Nakşî’lik yönü var mıydı?

Şair Nâbî üzerine birçok makale, şiirlerine nazire, hatta büyük şair üzerine kitap çalışmam olduğu halde onun Musiki yönünün vukufiyetine bilgi sahibi olmamam bir eksiklik değildir. Bir şair, bir yazar bir ilim adamı üzerine bilimsel toplantılar, muhabbet meclisleri, münazaralar ve buna benzer sosyal etkinlikler yapılarak bilgi sahibi olunur. Mesela yıllar önce Şair Nâbî’nin iktisat alanındaki görüşleri üzerine bir sempozyum bildirisi dinlemiştim. Hatta buna dair bir makale de okumuştum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin meşhur ve merhum hocalarından Prof. Dr. Sabri Ülgener, Şair Nabî’nin şiirlerinden yola çıkarak Orta Çağ ve Yakın Çağ’da Osmanlı İktisadı’nı yazmıştı. Sabri Ülgener Hoca iyi bir iktisatçı olmayı iyi bir Arapça ve Farsçayı bildiğindendir. Zaten kendisi Almanaca’yı da kendi kendisine öğrenmiş. Bunu niye söylüyorum. Ülgener Hoca, Şair Nabî ve düşüncesini Almanların ünlü iktisat filozofu Max Weber’le kıyaslamış. Weber’in daha önce İslam iktisadı hakkaında yanlış düşüncelerini çürütmüş hatta bu düşüncelerini yıllar sonra davet edildiği (1947-1948 yıllarında) Harvard Üniversitesi’nde bulunan Ülgener burada Joseph Alois Schumpeter ve Alvin H. Hansen gibi hocalara anlatmıştı. Bu hocaların İslam iktisadı hakkındaki fikirlerinin değişmesine vesile olmuştu. Ülgener Hoca 1964-1965 yıllarında misafir profesör olarak Columbia Üniversitesi’nde ders verirken de Nâbî’nin iktisadi düşüncelerini ve en önemlisi faiz ekonomisinin ne kadar zararlı olduğunu anlatmıştı.

Ülgener Hocanın Şair Nabi’ye dair bu fikirlerinin iktisat açıklamalarından yola çıkarak Şair Nabi'nin Bir iktisat düşünürü olabileceğini de düşünmüştüm doğrusu. Aslında Şair Nâbî’nin derdi bir hakikat yolculuğuydu. Ama bu hakikati söylerken insan kulağında hoş seda bırakmak niyetinde idi. Fakat ikisi de başa baş yürüyecekti. Nitekim hikmet şairi olmak da bunu gerektiriyordu. Edebiyatta tefekkür anlayışını getiren Nabi’nin şiirlerindeki gizem, onun hikmetini meydana getirir. Yani demem o ki hem sosyal-siyasal hem de pozitif bilimlerde birçok araştırmacı, Nabi ve şiiri üzerinde araştırma yapsın muhakkak kendilerine yetecek malzemeyi fazlasıyla bulurlar. Bu, tıpkı şuna benziyor. Bir deney gereği gözleri kapalı bir kaç insanı bir filin yanına getiriyorlar. Gözleri kapalı olanlardan ilki filin uzun bir hortumdan ibaret olduğunu, diğeri filin büyük büyük kulağa sahip olduğunu, diğer birisi ise filin devâsâ bir kuyruğa sahip bir yaratık olduğunu düşünür ve söyler.

Nabi’nin sözleri yani şiiri, at sırtında cirit atan bir süvari gibidir. Ki süvarinin attığı cirit hedefini bulmuştur. Yani şairimiz sözünü hiç bir zaman boşuna söylememiştir.

Hüseyin Akpınar hoca da önce bir musikişinas sonra da bir ilahiyatçıdır. Ya da bunun sıralamasını değiştirebiliriz. Uzun yıllardır kendisini tanırım. Şair Nabî üzerinde güzel çalışmaları var. Onun 2009 yılında Şair Nabi sempozyumunda sunduğu tebliği de galiba Şair Nabi’nin musiki anlayışı üzerineydi. Urfa’da Harran Üniversitesinde görev yapmanın bir tecellisi olsa gerek ki Şair Nabî sevgisi bu kıymetli hocamızda fazlaca tezahür etmiştir. Mesela Urfa’da aydın insanların-edebiyatçıların çoğunun bilmediği Şair Nabi’nin doğduğu evi Hüseyin Akpınar Hocamız biliyor. Bu nedenledir ki programın yapılacağı Şair Nabi Edebiyat Müzesi yerine hocamız yanlışlıkla oraya gitmişti. Daha sonra doğru adrese geldiydi. Bunu için söylüyorum. Belki bir gün şairin Nabi’nin evi de devlet büyüklerimiz istimlak eder ve kültür hayatımıza kazandırır. Bu arada şair Nâbi’nin akrabaları olduğunu söyleyen Gaffarzâdeler ailesi ile Nâbîzâdeler ailesinin bu evi nasıl ellerinden çıkarttıkları açıkçası beni düşündürüyor.

Nâbi’nin doğduğu evde yani baba ocağında yaşayanlar, acaba bu büyük şairin binlerce sayfa tutan Divanından, Hayrabat’ından, Tuhfetü'l Harameyn’inden, Hayrinnamesi’nden haberdarlar mı? Bu konuda iyimser değilim. Mesela evin babası kendi evladına diyor mu bak evladım senin odanda bir zamanlar hikemî şiirin kurucusu Şair Nabi yaşamış. Bu odanın kıymetini bil, diyebiliyor mu? Hayır.

Halbuki bu ev, Şair Nâbî edebiyat Müzesi ve kütüphanesi olsa, Şair Nâbi’ye dair kitaplar, belgeler konursa işin rengi başka olur.