Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2454.54
BIST 100
10171.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Eylül 2022

Sanat, toplum içindir!

Türk Dil Kurumuna göre Sanat, bir duygunun, tasarımın, güzelliğin ve benzerlerinin dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü olarak tanımlanır. Sanatın genel tanımı bu olsa da bu kavramı değerlendirmeye tabi tuttuğumuzda konunun felsefi boyutuna da biraz bakmak gerekiyor. Zira günümüzde sanat kavramının genellikle içi boşaltıldığı için bazıları da kendini çok rahat bir şekilde sanatçı olarak tanımlıyor.

Aristoteles’e göre sanat, insanın taklit yeteneğini kullanarak evrende mevcut halde var olan şeyin özünü taklit etmek olarak tanımlarken Eflatun (Platon) ise hissettiğimiz her şeyin gerçekliğin ta kendisi olarak tanımladığı idealar dünyasının bir taklidi olarak tanımlar. Sanata bu açıdan baktığımız zaman yaşadığımız dünyada var olan her şeyi taklit etmenin sanat olduğu sonucuna varabiliriz.

Bununla beraber günümüze yakın zamanlarda yaşayan filozofların sanat ile ilgili genel görüşlerine baktığımız zaman bilimin kaynağı olarak akıl ve deneyin görüldüğü gibi sanatın kaynağının hayal gücü ve oyun olarak görülmektedir. Burada dikkat çeken kavram şüphe yoktur ki hayal gücüdür. Her ne kadar sanat, hayal gücü ile birlikte anılıyor olsa da estetik ve insanın haz duygusu sanatın icrasında merkeze aldığı temel konulardan biridir. Edebiyat, tiyatro, şiir, görsel ve resim gibi sanatın icra edildiği dallarda da bu temel konular göze çarpmaktadır. Sanatçı olarak nitelendirdiğimiz kişiler sanatın hangi dalı ile meşgul olursa olsun, sanatını evrende var olan şeylerin özünü merkez alarak hayal gücü ile icra ederken bile sanatının merkezine insanı almak zorundadır. Bu açıdan bakıldığında sanatçı toplumun sesi, sözü, gözü olmak gibi bir misyonu üstlenmiştir. Ne kadar özgür duygularla hareket ederse etsin bu yeteneği ile insanlara hizmet edebildiği ölçüde sanatını icra edebilir. Aksi takdirde sanatı kendisi ve toplum için hezeyandan öte bir durum olmayacaktır.

Sanatta estetik kaygı ön plandadır. Sanatta estetik kavramı, güzellik ile orantılı olarak kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken temel unsur, sanatçıdan ziyade eserin estetik duruşu olmalıdır. Ancak günümüzde sanat icra ettiğini zanneden bir takım kişiler eserden ziyade kendilerini estetik malzeme yaparak sanat yaptıklarını zannetmek gibi bir gafletin içine düşerler. Bu da sanata halel getirmez lakin o kişinin içine düştüğü durumu daha komik ve anlamsız hale getirir.

Sanatın icrasında merkeze toplum alındığı için aynı toplumun kültürel ve estetik değerleriyle örtüşen bir sanat eseri ortaya konmalıdır. Bu değerleri taşımayan sanat da sanatçı da kadük olmaya mahkûmdur. Sanatçı, içinde bulunduğu toplumun değerleriyle kavga halinde olmamalı, bilakis icra ettiği sanatı o toplumun kökü dediğimiz kültürel değerlerinden aldığı özle harmanlayarak toplumun beğenisine sunar. Maalesef günümüzde bu durum pek de böyle olmuyor. Sanatı ve sanatçılığı toplumun değerlerine muhaliflik olarak anlayan zihniyetin bu topluma sanat adına verebileceği pek bir şey kalmamıştır. Onlar sanat yaptıklarını zannededurmaya devam etsinler, ancak toplum nezdinde sanatçı müsveddesinden pek de farkları yoktur.

Sanatçı ortaya bir değer koyan kişi olması gerekirken günümüzde maalesef değere hakaret eden sözüm ona sanatçılar türedi. Bugün içi boşaltılmış bir sanatın, kökünden koparılmış bir ağaçtan farkı yoktur. O sebeple, estetik kaygılarla ruhumuza ve gönlümüze dokunmayan sadece değerlerimize hakaret ederek sanat icra ettiklerini zanneden zihniyete yine sanat en güzel dersi verecektir.

Hep duyduğumuz “Alkışlarla yaşıyorum!” diye klasik bir söz vardır ya, işte bu basit sözde dahi sanatın en büyük gayesi yer almaktadır. Sanatı ve sanatçıyı var eden onu kabul görecek toplumdur. Muhatabı olmayan sanat yok olmaya mahkûmdur. Sanata bu değer ölçüsü ile değer veren sanatçılara gönlümüzde her dem yer olacaktır. Ancak toplum ve kültürel değerlerle sorunları olanlara da en güzel onları alkışlardan mahrum etmektir.

Yaşadığımız çağda eline mikrofon alan herkes kendini şarkıcı hatta sanatçı zannediyor. Gelin biz de onlara ‘Sanat’ şiirimizin bir bölümü ile cevap verelim:

“SANAT

Sanat, kuyruğu kıstırılmış kedi

Hayat, ölüme müebbet mahkûm

Şiir, gecenin demi, nefesin önemi

Ömür, yoldur, her yanı levha dolu

Çocuklukta unutuldu kullanma kılavuzu

Adına yaşamak dedikleri

Ölümle her anı randevulu

Cellat saat

Kadı, iki yaka yaşamak

Saniye, dakika, saat, gün, haf...

Her şey tıkırında ben saf

Doktor, doğruyu söyle

Ölecek miyim?

Yaşayanlar, ölür bayım!

Bir nefes ertesi, bayram arefesi

Elinde kalem, herkes şair şimdi

Elinde mikrofon, herkes sanatçı şimdi...”