Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2412.48
BIST 100
10232.92
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 May 2018

Sarkozy'nin 'zillet ittifaki'/ yoldaşları

Fransa'da içlerinde Nicolas Sarkozy'nin de olduğu 300 kefere, Kur'an ı Kerim'deki Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili ayetlerin kaldırılması için imza kampanyası başlattı.

Sarkozy bize neler hatırlatıyor?

İkna odaları...

Süleyman Demirel de 234 ahkam ayetinin değiştirilmesini istemişti.

İslam düşmanlığı Avrupa'nın yükselen(!) değerlerinden. Bu düşmanlığın aynı zamanda Türkiye'de son bir asırda artarak devam ettiğini biliyoruz. " Kabe Arap'ın olsun, bize Çankaya yeter." diyen zihniyetin üst aklı işte bu değil mi? Kendi tarihini ve değerlerini aşağılamayı çağdaşlık zanneden inkarcı güruh, bunlardan besleniyor.

Mabetsiz , ezansız, Kuransız bir nesil istediler. Camileri kiliselere benzetmek için camilere sıralar konulmasını, bayraktaki hilali kaldırıp yerine Haç'ı teklif ettiler.

"İrtica geliyor."sloganıyla İslama ait ne varsa tehlikeli/odak yaftaladılar. İmam- Hatipleri, Kuran Kurslarını kapattılar. 12 yaşından küçüklere Kuran öğretimini yasakladılar.Üniversitelere girişte katsayı zulmünü uyguladılar. Darbeler yaptılar. Darbeleri Hürriyet ve Anayasa Bayramı adıyla 18 yıl kutladılar. Bugün de Kuran-ı Kerim'in, Siyer -i Nebinin, Osmanlı Türkçesinin seçmeli ders olarak okutulmasına laiklik ilkesinin aşındırıldığını söyleyerek karşı çıkıyorlar.

Başörtüsü yasağı İslam düşmanlığının en bariz örneğidir.

Nicolas Sarkozy ve yoldaşları bize jakoben laikçileri, masonları, darbecileri hatırlatıyor.

2007'de eşi başörtülü cumhurbaşkanı istemediler. 27 Nisan e- muhtırasını yayımladılar. 367 garabeti 22 Temmuz 2007'de yapılan erken seçimle boşa çıkartılınca başka yollara yöneldiler.

9 Şubat 2008'de başörtüsüne özgürlük getirmek için anayasanın 10 ve 42. maddeleri değiştirilince başta Fransız masonları olmak üzere Türkiye'deki masonlar ayaklandılar. 411 el kaosa kalktı." manşetiyle saldırıya geçtiler. Süleyman Demirel, bunların en başta geleniydi. " Başörtüsü masum bir istek değildir; şeriat isteğidir." diyerek, işaret fişeğini ateşliyordu.

Aynı günlerde (20 Şubat) Paris'teki Avrupalı Gazeteciler Derneği'nde konuşan dönemin Fransa Büyük Üstad'ı Jean-Michel Quillardet, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılması için 'geriye gidiş' ifadesini kullanıyordu.

"Büyük Üstat":

Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasının geriye gidiş olduğunu, laikliğin yeniden tanımlanması yolunda tehlikeli bir gedik açıldığını,

Başörtüsünün İslam'da yer almadığını, Kur'an'da geçmediğini, sonradan üretildiğini, örtünün kadını sakladığını, tereddüde düşülürse İncil'e bakmanın gerektiğini
Halkın yasağa karşı olabileceğini ama kamuoyunun her zaman haklı olmadığını, halkın bu konuda yanılabileceğini, Türkiye'deki masonlarla sağlam bir diyalog kurduklarını söylüyordu.

FETÖ ise Elmalılı Hamdi Yazır'ın Nahl 43. ayetinin "(Ey Peygamber!) Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ilim adamlarına sorun."

mealini, Zaman gazetesinin "Hak Dini Kuran Dili" kitabında " Tevrat ve İncil alimlerine sorun." şeklinde tahrif etmişti...

Türkiye'deki masonlar, Rotaryenler ve Lions dernekleri de hemen harekete geçtiler. Hürriyet başta olmak üzere ulusal gazetelerde yayımladıları ilanda: "Bir siyasal simge olarak algıladığımız türbanın üniversitelere serbestçe girmesini sağlamaya yönelik çabaları üzüntü ile izliyoruz. Bu tutumu Cumhuriyetimizin kuruluş amaçlarına, temel değerlerine ve özellikle Laiklik ilkesine karşı bir hareket olarak değerlendirdiğimizi halkımızla paylaşıyoruz" diyorlardı.

27 Şubat 2008'de anayasa değişikliğinin yürürlüğünün durdurulması ve yok hükmünde sayılması için CHP ve DSP milletvekilleri AYM'e iptal dava açtılar. (İptal davası 5 Haziranda istedikleri gibi sonuçlandı.) 14 gün sonra da (14 Mart 2008) iktidardaki Ak Parti'nin " İrticai faaliyetlerin odağı olmaktan, temelli kapatılması için dava açılmıştı. Refah Partisi'ne yapılanlar tekrar sahneye konmuştu. 22 Temmuz 2007'de yapılan milletvekili seçimlerinin hiçbir kıymeti yoktu, bu Sarkozyci yoldaşların gözünde. Bugün adaleti, özgürlüğü ağızlarında sakız edenler, yasakları savunuyorlardı.

Sarkozyciler, 'Zillet İttifakı', yıkım için 24 Haziranı bekliyor.