Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2419.27
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Haziran 2023

Seçimler ve Erdoğan sonrası siyaset

Seçimlerin izlenen stratejiler ve kampanyalar bazında analiz yapıldığında Cumhurbaşkanlığı seçimini kimin kazanacağını tahmin etmek zor değildi. Ancak seçimi kim kazanırsa kazansın, mevcut sistemik sorunlarımız nedeniyle halkın kaybetmeye devam edeceğinden emindik. Bu siste sorunu çözülmediği sürece halkımız kaybeden olmaya devam edece o kesin...

Milletimiz karşılıklı iki nefretten söylemine maruz bırakıldı, bu nefretlerden birini tercih etmeye zorlandı. Ülkenin yüzde elliye yakın bir kesimi nefret ettiği bir adaya karşı kendi adayını destekledi. Bu gruptakilerden, bulunduğu siyasi yapının zehirli balını yiyenler hariç, çok önemli bir kitle, gerçekten bu kişiyi Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorum demiyordu, başka düzgün aday yok diyordu herkes. Ülkede iki taraflı nefret dili hakim oldu. Sistematik çözüm üretme düşüncesi iki tarafta da yok. İkisi de aynı sakızı çiğniyor. Hangisine oy verirseniz verin oyun gideceği yer aynı;


  • Küresel Tefecilik/Faizcilik
  • Hırsızlık
  • Yolsuzluk
  • Atama ve ihale mafyacılığı
  • Nepotizm
  • Saygısızlık
  • Hukuksuzluk
  • Medeniyetsizlik
  • Vs vs vs...

İkisi de sistemin içinde devam ediyor ve ikisi de ürünü çünkü. Son 150-200 yıldır bu coğrafyada bizden olmayan bir yapılanma ile idare ediliyoruz. Bizim milli, manevi, kültürel, sosyal yapımızla uyumluluğu bulunmayan bir sistem bizi idare ediyor. Bu sistemden beslenen mutlu azınlık hep kazanıyor.


Seçimlere mutlak bir ayrıştırma, kutuplaştırma ve nefret söylemi hakim kılındı. Bir Parti'ye oy veren kitle belli %35,6. Bir Cumhurbaşkanına oy verenler de ilk turda %49,52 (ikinci turda %50 üzeri). Bu grup şöyle bir mesaj verdi; bize oy verenler vatanperver, yani, Fetöcü veya PKK'lı değil. Bunun dışındakilerin tamamı vatan haini, Fetöcü veya PKK'lı. Burada da şu mantık döngüsünü kurdular;

  1. Fetöcüler ve PKK'lılar iktidar partisine oy vermiyor.
  2. Bunların oy verdiği yer millet ittifakı bileşenleri.
  3. Bu bileşenlere oy verenlerin hepsi -bize muhalif- aynı safta yer alıyor.
  4. İktidar partisine oy vermeyenler Fetöcüler ve PKK'lılar ile birlikte hareket ediyorlar.
  5. Öyleyse bunlar da Fetöcü veya PKK'lı ve bunların işbirlikçileri...

Bu mantıkla bakıldığında Sayın Cumhurbaşkanına oy vermeyen yaklaşık ülkenin %50’si Fetöcü veya PKK'lı ve bunların işbirlikçileri demek gibi mantık bilimindeki bir “safsata” ortaya çıktı bu mantık akşından. Ancak buna rağmen nefret dili o seviyede devam etmekten geri durmadı. Sonuçta her halükarda ülkenin yarısına yakınına bu gözle bakan bir hastalıklı söylemin topluma ne kadar zarar verdiğini hep gözardı ediyoruz. Bir dönem Başbakanlık’ta şöyle konuşulurdu, insanlar iki gruptur; “Erzincanlılar” ve “diğer canlılar”. Bu mantık da aynı işte. Ülkenin yaklaşık yarısı “diğer canlılar” grubunda.


Bu seçimde üçüncü bir aday çıkıp seçimlerin ikinci tura kalmasını sağladı. Bu adaya oy verenlerin önemli bir kısmı her iki ittifakta da yukarıda belirttiğimiz aynı sorunları gördüğü için alternatif bir bakış açısı umudu ile bu adaya oy verdi. Ancak bu aday milletin yarısının nefret ettiği bir tarafa gitti, onun arkasındaki siyasi parti lideri de milletin kalan yarısının nefret ettiği diğer tarafa gitti. Emanet olan oylara sadakatsizlik yapıldı. Geri çekilip detaylı şekilde siyaset yapma tarzındaki yozlaşma ile ilgili durumu tesbit edip, çıkışın yol haritası olacak yeni siyaset yapma tarzının gerekli olduğunu belirtip misyonunu yerine getirmesi lazımdı. Peki bu aday ve destekleyen parti lideri ne yaptı? İlkeler şahıslara feda edildi. Bu ne demek? Mevcut siyasetin sorunu neydi? İlkeleri şahıslar ve menfaat için feda ettiler. Bu üçüncü aday ve destekleyen parti lideri de aynısını yaptı; statüko yanında durdu, asırlık statükoyu yıkacak adımlar atmak yerine devamından yana oldu. Siyaset yapma tarzı değişmeden hiç birşey değişmez. Tarihi bir fırsatı kaçırdı. Geriye bir tek yol kaldı, mevcut 1-2 asırlık bozuk sistemi sonuna kadar işletip, milletimizin bu bozuk sistemden ne kadar zarar gördüğünün farkına varmasını sağlayacak acı reçeteyle yola devam etmesi. Bunun sonucunda da yeni bir yol/model/sistem arayışına girmesi.


Bu seçimler iki büyük küresel tefeci/faizci ailenin mücadelesi şeklinde geçti. Bir tarafı bu tefecilerden/faizcilerden biri destekledi, diğer tarafı da diğeri destekledi. Mevcuda destek veren tefecinin ülkemizden alacaklı olduğu yüz milyarlarca USD para var. Diğer aile de diğer gruba bol miktarda para vaadinde bulundu. Aslında yaptıkları ne? Bu aileler ülke müdürlerine ve bunların aile servetlerine vaatlerde bulunarak faiz batağındaki ülkemizin kaynaklarını biraz daha fazla faizle sömürmek istiyor hepsi bu. İşin ilginç yanı, faizin haram olduğunu bilen muhafazakârlar bir küresel tefeciyle iş yapmayı, emperyalizme karşı mücadele etmeyi söylem yapmış solcular da diğer küresel tefeciyle iş yapmayı hedefleyerek yol yürümek ve ülke kaynaklarını bunlara yedirmek aymazlığı içindeler. Halkımız da figüran olarak verdiği oylarla hangi tefeci ile yola devam edeceğine karar veriyor. Her iki ittifakın da vatan millet Sakarya ninnileri hangi tefeciyi seçtiğimiz belli olsun diyeydi. Yoksa bu ninnileri söyletenlerin hiç mi hiç umurunda değil bu değerler.


En büyük tehlike de doğruları söyleyenleri çok sert şekilde eleştirenler grubu aslında. Benim hırsızım çalarsa makbul, senin hırsızın çalarsa haram şeklinde bakmak doğru olmuyor, hırsıza ve hırsızlık örgütüne iman oluyor. Biz sadece doğruya, dosdoğru taraftar olmadığımız sürece tam iman etmiş olmayız. Toplum içinde hiç bir siyasî partinin yandaşı veya karşıtı olmayan kişiler ve kuruluşlar bulunmalı. Asıl misyonu da şudur bu kişilerin: "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmrân Suresi, 104. Ayet). Bu sesi kesenler ne kadar büyük ihanet içinde olduklarının bile farkında değil maalesef.


Seçimler bize göstermiştir ki, bir sonraki seçimde mevcudun devam edemeyeceği Anayasa gereği hukuken ortada, bu seçim, yeni dönemin altyapısını hazırladı. Yeni dönemde bize;


  • Yeni bir sistem kuracak
  • Herkesi kucaklayacak
  • Yumuşak huylu
  • Tatlı dilli
  • Belagat sahibi
  • İlim, irfan ve hikmet ehli
  • Yeni bir lider lazım
  • Yeni bir hikaye lazım
  • Yeni bir söylem lazım
  • Yeni bir eylem lazım
  • Yeni bir kadro lazım…

Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım….