Şehir, sorun, ülke, birlik
Bugün şehirler milyonlarca insanın bir arada yaşadığı muhitler haline geldi. Yüzyıl öncesine kadar şehirleri, bir baştan diğerine yürüyerek dakikalar içerisinde kat etmek mümkünken bugün motorlu araçlarla aynı mesafeyi saatler alarak gidebiliyoruz.
Eskiden yeme, içme, barınma, çalışma gibi en fazla birkaç yüzü bulan iş uğraş alanı varken, bugünün şehirlerinde on binlerce iş uğraş alanı var. Kuşlukta başlayıp yatsıda sona eren günlük şehir hayatı artık yirmi dört saat canlı ve ayakta.
Eskiden çiftçi bağı bahçesinde, zanaatkâr dükkânında, yönetici de hizmetinde uğraşarak araç trafiği, elektrik-su kesintisi olmadan, gaz yağı ile aydınlanarak sade ve basit bir hayat sürüyordu. İş uğraş sayısı çok az olduğu için problem de o kadar az sayıdaydı.
Trafik, elektrik ve su kesintisi sorunlarının ne olduğu bilinmezken, atıkların insana, çevreye ve diğer canlılara verdiği zararlar hakkında bir fikir bile belirmemişken bugünün şehir yaşamında bu sorunlar en hayatî unsurlar haline geldi.
Trafikte yaşanan bir gecikme sadece insanları işinden etmiyor. Hastaysa ve durumu kritikse canından bile edebiliyor. Yolda kalan bir eğitim kurumunun aracı ise o günkü eğitim tamamlanamıyor. Acil ilaç bekleniyorsa boşuna bekleniyor. Çöp ve atıklar, sıhhatli bertaraf edilmediğinde o çevre yaşanmaz hale geliyor. Kokudan, yayılan mikrop ve kirden başta insan tüm canlıların sağlığı etkileniyor.
Tıkanan trafiğin bir an önce açılmasını, çöp ve diğer atıkların bertaraf edilmesini o şehirde yaşayan da istiyor, misafir olarak gelen de istiyor. İmanı kâmil olan da istiyor, imanı zayıf olan da istiyor. Nasranî’si de istiyor, Müslüman’ı da istiyor. İstemeyen kimse yok. Şehirlerin sorunu herkes için ortak. Çözüm dileği de herkes için ortak.
En ahmak insan bile aynı çukura göz göre göre iki kere düşer, aynı engele kafasını iki kere çarpar. Anında etki anında tepkiye, anında çözüme götürür.
Bugün son derece karmaşık ve akıl almaz miktar ve çeşitlilikte olan şehir sorunlarının anında çözülmesinin istenmesi, bu sebeptendir. Sorunlar, insanların hayatı için etkisini ne kadar hızlı gösteriyorsa, çözüm de o kadar çabuk gelmek zorundadır.
Çözüme giden birkaç yol bulunabilir ama insanlar teknik olarak ortak yol bulma isteğinde buluşuyor. Bugünün şehir hayatı, farklı yapıdaki insanları problemler karşısında birleştirebiliyor. Birlik, doğal bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Böyle birlikler, sorunları daha çabuk çözebiliyor.
İstenildiğinde şehirlerin sorunu ortak çözülebiliyor da ülkenin sorunları niçin ortak akılla çözülemiyor? Ülke sorunları şehir sorunlarından çok mu farklı? Ülke sorunlarının verdiği sıkıntılar şehir sorunlarından daha mı az? Ülkenin millî çıkarları şehrin yol sorunundan daha mı faydasız?
Niçin siyasetçiler, düşman devletlerden bile daha şiddetli birbirlerine saldırıyorlar? Siyasetin amacı ülkeyi bölmek mi, ülkeyi birleştirmek mi? Yoksa sadece günlük hesap yapıp oy kazanmak mı?
Siyasi kavgayla çözülmüş bir tane mesele var mı?
Ortak akılla az ya da çok, çözülememiş mesele var mı?
Siyaset sorun çözme merkezidir sorun üretme merkezi değil.
Hepimizin görevi, siyasetçileri birliğe davet etmektir. Hepimizin görevi, olan ve olması muhtemel sorunlar için siyasetçileri mutabakata varıp beraberce çözüm üretmeye davet etmektir.
Birliğe davet etmek demek, mutabakata yanaşmayan siyasetçiye siyasi şuur gereği oy vermemek demektir. Siyasi şuuru olmayan bir millet, düşmana hiç gerek kalmadan kendi eliyle kendi ülkesini bitirebilir, yok edebilir.
