Şehitlerin bitiremediği ayrışmayı yeni anayasa bitirir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın reform gündemi ile başlattığı
söylemin yeni anayasaya evrilmesinden bu yana Türkiye’de gündem bir türlü
durulmadı.
Yaklaşık 6 yıldır devlet görevlilerinden ve sivillerden
oluşan 13 kişiyi esaret altında tutan eli
kanlı terör örgütü PKK’nın vatandaşlarımızı Gara’daki sözde hapishanede tuttukları istihbaratı geldikten sonra
ne olması bekleniyordu?
Öylece durulacak mıydı ya da PTT ile “Lütfen vatandaşlarımızı teslim edin” yazan iadeli ve taahhütlü bir
posta mı gönderilecekti?
Televizyonlardan açık çağrı yapılarak, “Bak olmuyor ama yerinizi biliyoruz. Hadi verin bakalım şu insanları
bize” mi denilecekti?
Yoksa çıkarları için “NATO
ortağımız” diyen ama PKK’nın
Suriye kolu YPG-PYD’nin çatı
kuruluşu SDG ile taze yapılan “Çalışmaya devam edeceğiz” açıklamasını
fırsat bilerek ABD’den mi yardım
istenseydi?
Hayır efendiler hayır.
Herkes neyin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Kimse tatlı tatlı sözler söyleyenlere itibar etmesin.
-Somali açıklarındaki deniz korsanlarının Türk gemilerine
saldırılarına karşı bölgeye donanma gönderilmesi ne kadar görev ise,
-Yakın zamanda Gine
Körfezi'nde saldırıya uğrayan “Mozart”
gemisinin Türk mürettebatını kaçıran korsanlara karşı hemen refleks göstermek
ne kadar görev ise,
-Sözde gelişmiş devletler pandemi döneminde canının derdine
düşerek sınırları kapatırken dünyanın dört bir yanından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının toplanması ne kadar görev ise,
-Gara’da
tutulduğunu öğrendiğimiz vatan evlatları için de kurtarma operasyonu yapılması
bir görevdir.
Devletin bütünlüğüne ve vatandaşlarının hayatına kast eden
hain terör örgütü ile görüşülmez.
Görüşüleceğini söyleyen zihinler yanılıyor.
Terör örgütleri ile silahlı mücadele olur.
Konuşmak ancak silahı bırakıp fikrî mücadele yapmak
isteyenlerle olur.
Herkesin yanlış olduğunu bilmesine rağmen HDP’nin TBMM’nin içinde varlık gösterebilmesinin tek gerekçesi de budur.
Yeni anayasa yapılacağı gündeminin olduğu bir zamanda
Gara’daki vatandaşlarımızın şehit edilmesi süreci iyi analiz edilmeli.
Terör örgütü üyelerinin birbirleriyle anlık telsiz temasının olduğunu
biliyoruz.
TSK bombardımana başladıktan bir süre sonra hava indirme
yapıyor.
Verilen bilgilere göre indirmenin ilk anlarında durumu
öğrenen PKK’lıların vatandaşlarımızı şehit etmesi akla mantığa uygun bir
davranış değil.
Belki de hayatta kalabilmenizi sağlayacak tek kozu neden yok
edersiniz ki...
Operasyonun başlaması sonrasında muhtemelen hemen Kandil ile görüşüldü.
Zaten örgütün çözüldüğü bir dönemde can evinden ansızın
vurulan teröristlerin teslim olacağını düşünen Kandil’deki alçaklar o asil 13 şehidimiz için emir vermiş olmalı.
İçlerindeki korku, düşünmekten bile yoksun hale gelmiş
olduklarını gösteriyor.
Yeni anayasa gündeminin konuşulduğu bir dönemde daha yapıcı
toplumsal bir uzlaşı ortamını doğuracak bir fırsat sunulurken bunu kullanarak
masaya oturmak yerine masayı tekmelemek Kürt halkının hakkını savunduğunu iddia
eden hain terör örgütünün maşa olduğunu gösteren en güzel delil olmuştur.
Üstelik operasyon sonrasında al bayrağa sarılı tabutların her
zaman toplumu birleştiren yaklaşımı da gösterilmemiş, sanki ortak bir aklın
yaklaşımıymış gibi her seferinde toplumun kutuplaşmasından rahatsızlık
duyanların “toplum bütün değil” mesajını
güçlendirmesinin altına iyice bakılmalı...
Böyle bir atmosferde yeni bir anayasa yapılması neredeyse
imkânsız hale geliyor.
Toplumun ortak uzlaşısı için harekete geçilmeli ve anayasa
direkt olarak vatandaş ile yapılacak bir çalışmaya evrilmeli.
Siyasetin yıllanmış kadroları uzlaşı sağlamış tek bir toplum
olunmasını sağlayacak bir yaklaşımdan ziyade siyasi menfaatlerini koruyacak bir
yaklaşım içerisinde davranış sergiliyorlar.
Türkiye’nin geldiği bu önemli dönemeç siyasi figüranlık
peşinde olanların beyanlarına terk edilmemeli.
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, muhalefet partilerinin bu konuya ilgisiz kalmaları durumunda çalışmaları Cumhur İttifakı’nın yürüteceği açıklaması tam da bu duruma işaret ediyor sanırım.