Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2472.83
BIST 100
10542.33
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Aralık 2012

Sen ilk değil, son değilsin...

Özellikle BDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kritik bir aşamaya geldi. Aslında hukuki olmaktan çok siyasal boyutlarıyla tartışılan dokunulmazlıkların Türkiye açısından önemi "maslahat" anahtar kelimesi üzerinde kilitleniyor. Çünkü sürekli şiddet üreten BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, dağa çıkışların hızlanıp hızlanmayacağı, yeni şehit cenazeleri gibi bağlamlar etrafında tartışılıyor. Nitekim içerisi şantaj kokan BDP'lilerin açıklamaları da hep bu yöne vurgu yapıyor. Gerçekten bu safhadan sonra dokunulmazlıkların kaldırılması, Türkiye'yi nasıl etkileyecektir?

Başbakan Erdoğan, başından beri hem genel anlamda etnisite, hem de özel amlamda kürt halkına yaklaşımda farklı bir bakış açısının hakim olacağının izlerini verdi. Bu fark, daha önceki etnik bakış açısını değil, daha insani ve kültürel anlamda islami olanın Başbakan Erdoğan'ın sicilinde içerilmesinden kaynaklanıyordu en başta. Ama Devlet aklında da kürt meselesine yaklaşımda bir farklılık oluştu. Bu, hiç şüphesiz kendilerini kürt halkının yegane temsilcisi göre BDP ve PKK'nın elinden bir kozun alınması anlamına geliyor. Fakat bu kozun ne kadar işlevsel olabildiği bir başka soru(n)dur. Her ne olursa olsun, yeni hükümetin Kürt halkına farklı yaklaşması, en azından psikolojik ve duygusal faktörler bakımından bile önemli etkilenmeler oluşturmuştur.

AKP'nin bu meseleye yaklaşımında başından bu yana, şu dil hakim olmuştur. AKP, Kürt halkı ile kendilerini kürtlerin mutlak temsilcisi sayan BDP ve PKK'lıların arasını ayıran bir dil kullanmaktadır. Nitekim çok fazla sayıda askerlerin öldüğü PKK baskınlarına eleştiri getirirken, kürt halkını bunların dışında tutan özenli bir dil tutturmaya çalışmıştır. Özellikle BDP ise, dağdakilerle kucaklaşma manzaraları başta olmak üzere, halkla kendilerinin özdeş olduğu izlenimini vermeye çalışmaktadır. Ama şunu çok iyi bilmeliyiz ki, o bölgede seçimler başta olmak üzere halkın gündelik hayatı üzerinde PKK tarafında uygulanan sıkı bir baskı vardır. Diğer yandan PKK'nın kepenk kapatma gibi eylemleri çok sık zorlaması, insanların gündelik hayatını işleyemez hale getirmektedir ki, bunun gelecekte fırsat bulduğu bir ortamda özellikle BDP ve PKK'ya patlayacağını görmek lazımdır.

Gündelik hayatını yaşayan insan, sadece güvenlik ve ekmek derdindedir. BDP hareketinin Türkiye'de ve özellikle bölgede belirli bir güce ulaşması, insanların en başta gündelik taleplerini dillendirebilme ihtimali sebebiyledir. Ama bugün geldiğimiz noktada, BDP'nin kürt halkının taleplerini dillendiren bir temsilci olmaktan ziyade, kürt halkı söylemi üzerinden geçinme ve kontrolü sürekli elinde tutma siyasetine dönüşmüştür. İşte tam da bu noktada, iş bir sorun halletmekten çıkarak kürt halkına baskı ve şiddet mekaznimasına dönüşmüştür. En son ölüm grevleri sona erdirildiğinde bu söylem, Öcalan'ın ne kadar etkin olduğu tezini işlemiştir. Aslında ortaya çıkan bir gerçek vardır ki, BDP, kürt halkının özgürlüğünden ziyade vesayetini talep etmektedir: "Bize iyi yaşam, ezilmişlere ise dağın yollarıu2026" Kürt gençlerine öğrettikleri marksizmin neresinde duruyorlar? Sınıfsallıkları yok edecekken, iyice belirginleştirmek. Herhalde kendi içerinden bile buna itiraz edenler vardır. Bu manipülasyon nereye kadar sürecek?

Şimdi önemli sorun şu: Başbakan dokunulmazlık fezlekelerini Meclis'e gönderilmesini istedi. Hatta görüşülecek dokunulmazlıkların kapsamını genişletti. Peki dokunulmazlıklar gerçekten kaldırılır mı? Kaldırılırsa Türkiye'de ne olur? Yoksa Başbakan dokunulmazlıkları sadece Demokles'in kılıcı gibi orada mı tutacak? Bunları İnşaallah bekleyip göreceğiz. Burada çok parçalı bir yapı haline gelmiş PKK, BDP'nin kürt halkını halen ne derece temsil edebildiği, Kuzey Irak ve Kürt devleti gibi faktörler etkili olacaklardır. Başbakan'ın tüm bunları hesap etmeden dokunulmazlıkların kaldırılmasına teşebbüs etmeyeceğini düşünüyorum. Nihayetinde ölüm grevlerinde de BDP ciddi olarak santaj yapmaya çalışmış, Başbakan bu "resti" görmüş ve hayır demiştir. En sonunda PKK'nın devreye girmesiyle grev sona erdi havası oluşturulmaya çalışılsa da, nihayetinde Başbakan'ın şantaja boyun eğmediğinin altı daha kuvvetli çizilmiştir.

Üstelik burada konuyla ilgili bir başka önemli faktörü de zikretmeliyiz. Kapatılan Mustazafder partileşme yolunda. Hür Dava Partisi olarak kurumsallaşacağı haberlere yansıyan bu hareket, "din" merkezli bir kürt hareketi olacak gibi görünüyor ve o bölgede henüz nasıl bir güce kavuşacağını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey varsa, bölgede PKK ve BDP'nin etkisi eskisi gibi olmayacak. Bundan sonra, belki de BDP kendisinin kürt halkını nasıl temsil ettiğini daha fazla anlatmak zorunda kalacak.