Dolar (USD)
32.11
Euro (EUR)
34.55
Gram Altın
2438.31
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Ocak 2020

Şeytan taşlamaktan…

İlginç bir toplumuz doğrusu. Birileri bize cambaza bak derken ve biz de ciddi ciddi cambazı seyrederken kendi bünyemizdeki sorunları görmezden gelebiliyoruz. Kendi halimize bakmadan başkalarının halleri hakkında türlü yorumlar yapabiliyoruz. Ziya Paşa’nın meşhur bir beyti var: “Laf ile verir dünyaya nizamat, bin türlü teseyyüb vardır hanelerinde!” Kendi hanelerimizde bin türlü perişanlık varken, başkalarının haneleri hakkında yorumlar yapıyoruz.

Peki bunun ne zararı var? Mesela üç kişi bir araya gelsek devlet kurup, devlet yıksak, bir anda ekonomiyi rayına oturtsak, üç beş kerli ferli cümleyle emperyalist zulmü kınasak ve yerle bir etsek, masonları, evanjelistleri, dünyayı yöneten gizli örgütleri, para babası aileleri yerden yere vursak, tel’in etsek, fena mı olur? Mesela saatlerce Rockefeller’i, Rotschild’leri konuşsak, bunların dünya üzerinde ne gibi kirli emelleri, oyunları olduğu üzerine saatlerce mükaleme etsek ne olur? İyi olmaz mı?

Yahut mason localarının, Siyonist işgalcilerin, haçlıların, Rusların, Çinlilerin, Amerikalıların, Pentagon ve CİA’nın, MOSSAD’ın gizliden gizliye ne haltlar çevirdiği hakkında saatlerce konuşsak ne kaybederiz? Hatta bunların ne kadar kirli ve kanlı emeller peşinde olduklarından bahsetsek, çok büyük güçleri olduğundan, ellerindeki teknolojinin ve insan kaynağının ve dahi paranın ne kadar muazzam boyutlarda olduğundan günlerce bahsetsek ne olur?

Çok şey olur çok! Zaten adamların da istediği bu! Saatlerce günlerce kendilerinden bahsettirmek, kendi büyüklükleri ve tehlikeleri hakkında bütün dünyaya kabul ettirilebilir öyküler anlatmak derdindeler! Evet güçlüler, büyükler, tehlikeliler, sinsiler, İslam dünyası ve Türkiye üzerinde de ciddi oyunları var ama bütün bunlar hakkında bizleri ikna edip kendilerinden gizliden gizliye korkmamızı ve bu korkunun bilinçaltlarımıza sinsi sinsi yayılmasını istiyorlar. İşte bu yüzden ne kadar çok kendileri hakkında konuşursak mutlu oluyorlar. Adnancılar da yıllarca bunu yapmadılar mı? Yayınladıkları o allı pullu kitaplarda bebek katili Siyonistlerin yıllarca katliam fotoğraflarını yayınladılar, çok cüz’i miktarlarda paralarla topluma pazarladılar. Sonra gün geldi bunların İsrail’in Siyonist kanadının en yakın dostları oldukları ortaya çıktı.

Beyler biz ne yapıyoruz, biz? Önemli olan bu! Evet siyonistin, gavurun, haçlının, yabancının, emperyalistin, küresel finans çetelerinin, Yahudi lobilerinin, Ermeni lobilerinin Türkiye ve İslam dünyası aleyhinde yürüttükleri kirli kampanyaları, gizli planları artık biliyoruz. Bilmediklerimizi de bilenlerden öğreniyoruz! Bilmediğimiz bir şey varsa bizim birey, aile, toplum ve ülke olarak nereye yuvarlandığımız ne tarafa doğru savrulduğumuzdur! Şeytan taşlamaktan zikir çekmeye zaman bulamıyoruz. Kendi meselelerimiz hakkında başkalarının planları hakkında konuştuğumuz kadar konuşmuyor ve tartışmıyoruz. Çözüme dönük, iyileştirmeye dönük gayretimiz çok az. Her şeyi herkes çok iyi biliyor, her şey hakkında herkes çokça konuşuyor! Ama ortada gelişime ve iyileşmeye dair emareler yok!

Eğitim-kültür hayatımız sürekli geriliyor, aile yapımız parçalanıyor! Deizm, ateizm hızla yayılıyor, rüşvet belası tüm hızıyla toplumu kemiriyor, evde, çarşıda pazarda, okulda hatta camide huzur yok! Düzen, yok intizam yok! Kendimizi kandırmayalım. Siyasetin çeşitli başarıları bizi yanıltmasın. At sahibine göre kişner. Devlet dahi başkalarının eline geçtiğinde yakaladığınız başarılar bir anda heba olur gider! Asıl başarı toplumun yakaladığı başarıdır. Adalete, iyiliğe, dürüstlüğe, ehliyete, komşuluğa, sadakate, doğruluğa toplum olarak ne kadar çok yaklaşırsak o kadar büyür ve gelişiriz. Her şeyi devletten ve siyasetten bekliyoruz. Ne devletin, ne siyasetin, elinde sihirli bir değnek yok. Bizler birbirimize ne kadar çok kenetlenir, ne kadar çok sahip çıkar, çarşıda pazarda camide, otobüste, iş yerinde birbirimizin haklarını ne kadar çok gözetirsek, o kadar gelişir ve kalkınırız. Başkaları da artık bize zarar veremez hale gelirler. O saatlerce konuştuğunuz dış düşmanlar zaten tam da bu ayarlarımızı bozmak, bizi ahlaksızlaştırmak, kimliksizleştirmek ve bizi birbirimize kırdırmak için çalışıyorlar. Zaten tam da yapmak istedikleri bu. Eğer toplum kendi içinde kendisini düzeltmezse başka hiçbir güç toplumun dirliğini ve düzenini sağlayamaz. Bırakalım artık CIA’yı, MOSSAD’ı, siyonisti, haçlıyı konuşmayı, önce kendi evlerimize, dükkanlarımıza, kurumlarımıza, çarşımıza, pazarımıza, sokağımıza, mahallemize hatta ibadethanelerimize bakalım! Nerede yanlış yapıyorsak oralara müdahale edelim, önce kendimizi sorgulayarak kendi kendimizi iyileştirelim! Artık kendimizi ve kendi meselelerimizi konuşmanın zamanı gelmedi mi?