Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Nisan 2019

Şiire Yer Açalım

Hayatın bitmeyen telaşı içinde birçok şeyi ihmal ettiğimiz doğrudur. Kendimizi, çevremizi, bugünümüzü, yarınımızı bir karmaşaya kurban ediyoruz ve aradan geçen zamanda bir de bakıyoruz ki ne kadar çok şeyi kaybetmişiz ve ne kadar büyük boşluklar oluşmuş hayatımızda.

Şiirin ihmale gelmez bir yanı var. En güzel vakitlerimizde şiir yer açalım ki gökyüzümüz açılsın, hiç kapanmasın.

Şairin Gökyüzü Kundağı

Şairliğine, dostluğuna, kardeşliğine gönülden inandığım bir isim Yunus Emre Altuntaş. Herhangi bir dergideki şiiriyle ya da yazısıyla karşılaştığımdaki samimiyetini sosyal medyadaki her paylaşımında da hissediyorum. Yani her vakit duruşundan taviz vermeyen bir içtenliğe sahip. 2019 yılını Gökyüzü Kundağı kitabı ile selamladı Altuntaş. Huzursuz Rabıta kitabı hakkında da yazmıştım. Yeni kitabında da sesini sürdüren şiirler karşıladı beni. Bu iyi.

İki bölümden oluşuyor kitap. 1. Bölüm; Korkarım İyisin, 2. Bölüm Beyza’nın Resimleri

Kitabın isminden başlayan bir özgünlük bizi hemen kuşatıyor. Şiirlerdeki imgelerin özgünlüğü artık şairini ele veren bir özgünlüğe sahip. Sesini bulmuş bir şair var karşımızda. Soyhasıca, Apartheid, Gözenekli Hakikat ilk bölümden bu tür kullanımlara örnek olacak şiirler. Korkarım iyisin de aynı tarzda bir sese sahip olan şiirlere örnek gösterilebilir. Bu tür şiirlerin isminden başlayan bir davet var. Ayrıca, duruşunu şiirine yansıtıyor Altuntaş. Şair kimliği ile başka bir gömlekle çıkmıyor karşımıza.

“Ben severim başkaldıranları başı arşa değen / Baş baş üstüne taş taş üstüne yığılıp kalanları / Bakıp da görmemek, açıp da duymamak zilletin hesabıdır. / Açılın yol verin geçen şu iki kelime hayat versin / Korkarım iyisin! / Hatırı kalmasın sahteliğin sen göm başını / Ben geride kalanları beklerim.”

Gökyüzü Kundağı şiirini Malcolm-X’e ithaf etmiş Altuntaş. “Gökyüzü kundağı / Secde misali tam önümde / Bir kısa ömrün hatırası bitimsiz / Avazınca şahit eksiğim işte / O çiğ düşmüş kokusu ile tenimden geçmiş / O hiç tanışmadığım çehre”

İkinci bölümde lirik şiirler daha yoğun yer tutuyor. Sesinin sıcaklığını hissediyoruz şairin. Kalbe dokunan hisli bir bakış ve sesleniş var şiirlerde. “su yap hadi / dinlendir tekneni / sevindir çocukları / bak duvarda geziniyor / ikindi çiçekleri” derken Beyzanın Resimleri şiirinde; “Seni bilirim eski hatıralardan / Hani fırında ekmek arası bir kış günü lapa lapa / Üstü kubbeli duman yükselirken uzaklara sen / Ellerini almıştın ve koymuştun şurama / Bir kasaba tenhalığında kıymık hesabı yediveren / Unutmasın diye yaralamıştı kalbimin çeperini” diyerek sözünü Kavil şiirinde bize armağan ediyor.

Gökyüzü Kundağı’nı severek okudum. Diri bir ses ve duruş var şiirlerde. Yunus Emre Altuntaş’ı can-ı gönülden kutluyorum. Yolu ve gökyüzü açık olsun her daim.

ayanfer’e mektuplar

ayanfer’e mektuplar Fatih Budak’ın ikinci şiir kitabı. Şiirlerini dergilerden takip ettiğim bir şair Budak. Lirik bir duyarlılıkla kaleme aldığı şiirler var kitabında. Mektuplar gönderiyor şair gönlünden, pulsuz ve dilekçesiz. Adresini bulacak sözleri var şairin. Kendi yerini de pekiştiriyor şiirlerin safiyetiyle. “Örtüsüne bürünmüş / bir güzel yetim gibi / çıkarıp kalbimizi / göğüs kafesimizden / omuz yükü bilip de / taşıyanlardık hani”

Dört mektup eşliğinde kalbini beyaz bir kâğıt belleyip şiirler gönderiyor göğe. Aşkın ayak seslerini duyurmak için tüm dünyaya, yollara düşen bir seyyah olmayı bile göze alıyor şair. Sevdası vatan, sevdası memleket.

Mektup denince akla ne kadar sevda düşüyorsa o kadar kapıyı aralıyor şair. Her kapının ardında aşkın aydınlığı, hüznü, ayak sesi var. Bu aşk o kadar kutlu ki şiirlerin dünyasına girince hakikat karşılıyor bizi.

“Daha dokunmadım ayrılığa / sırtımda dünya yükü / beklemekteyim aşkı / yalınayak halinle / geliversen ayanfer / çiğ düşmüş saçlarıma / güneşler takasım gelir”

Fatih Budak, şiirini samimiyeti ile kuşatan bir şair. Tanıştık, hasbıhal ettik. Şiiriyle çelişmeyen bir içtenliği var şairin. Kitabı kutlu olsun, şiiri her vakit muhatabına ulaşsın. Dördüncü mektubun son bölümünü bir dua niyetine geçmesi dileğiyle paylaşıyorum.

“Bir kutlu kıyam ki / yenikapıdan / ses verir taş toprak / anadoluda / vatansız hainler / ne anlar bizi / milletçe farkımız budur ayanfer”