Sivas Ellerinde Şiirin Sesi

Buruciye Şiir Akşamları’nın 11. si için Tokat’tan yola çıkarken Ali Bal hocam ile dilimizde Cahit Külebi’nin “Tokat’a Doğru” şiiri vardı. Her ne kadar biz Sivas’a doğru yol alsak da Külebi demek Tokat olduğu kadar Sivas da demekti.

Buruciye Şiir Akşamları bu kez Sivas Kitap Günleri’nin bünyesinde gerçekleşti. Geceyle ilgili daha isabetli bir güzellikse şiir akşamlarının ilk kez Buruciye Medresesi’nde yapılıyor olması idi. Yani adına yakışan bir programın ilk adımı atılmış oldu.

Benim için Sivas, değerlilerim arasında ilk sıralardadır. Üç şehrimden biridir Sivas; Tokat, Sakarya ve Sivas.

Şiir programlarının birçok güzelliğe vesile olduğuna can-ı gönülden inananlardanım. Şehrin gürültüsünün arasında şiirin kendine yer buluyor olmasına ancak sevinilir. Daha önce de katıldığım Buruciye Şiir Akşamları’ndan ve üniversite yıllarımdan da biliyordum ki Sivas’ın saza, söze olan muhabbeti takdire şayandır. Yine öyle oldu. Buruciye Medresesi şiirin davetine kulak verenlerle dolmuştu ve şiir bu mekâna çok yakışmıştı.

Şiir programlarının şairler açısından şöyle de güzel bir yanı var; uzun yıllar görüşemeyen şairler hasret gidermiş oluyor, hatta uzun yıllar gıyaben tanışan şairler de yüz yüze tanışmış oluyor. Eyyüp Akyüz, İsmail Bingöl ve Rıdvan Tulum ile gıyabi tanışıklığımızı vicahiye çevirmiş olduk. Sanki yıllardır tanışıyormuş gibi samimi ve öylesine sıcak.

Sivas Valisi Salih Ayhan ve Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’in programa katılması önemliydi ama programı sonuna kadar takip etmeleri de daha büyük incelikti. Programın diğer bir misafiri ise Tokat Valimiz Dr. Ozan Balcı idi. Valimizi programda görmek bizleri de ziyadesiyle mutlu etti.

Kitapların arasında, şiirin sesinin yankılandığı bir mekânda; dinleyicileri sıkmadan, tadında, gönle huzur veren anların yaşandığı bir program oldu Buruciye Şiir Akşamları. Bir antoloji titizliğiyle hazırlanan programa katılan şairlerin şiirlerinin ve özgeçmişlerinin yer aldığı kitap için de Mustafa Pakoğlu’na teşekkür ediyorum. Programın başından sonuna kadar Pakoğlu’nun emeği çoktu. Böyle gönül insanlarının varlığı insana huzur veriyor. Eksik olmasınlar.

Bundan önceki programlarda da sahnede yer alan değerli dost Murat Kıral’ı da tebrik ediyorum. Şiir programı sunmak farklı bir meziyet ister. Sahnede işini bilen bir sesi görmek şairleri de rahatlatıyor. Kendimden biliyorum.

Şiir programlarının bir başka güzel yanı, programdan sonra şairlerin gecenin derinliklerine kadar uzayan sohbetleridir. Konakladığımız Sivas Selçuklu Alaaddin Hotel’de İsmail Kılıçarslan’ın, Bahtiyar Aslan’ın, Bestami Yazgan’ın, İsmail Bingöl’ün Anadolu coğrafyasından başlayıp dünyanın en uzak diyarlarına kadar uzayan ve şairlerin de katkı sağladıkları muhabbet de şiir tadında idi.

Selçuklu Alaaddin Hotel 11 ay önce geçmiş faaliyete. Her köşesi büyük bir incelikle döşenmiş, şehrin yüzünü ağartacak bir işletme olmuş. Bugüne kadar gittiğim şehirlerde kaldığım yerler arasında ilk sıralarda olmayı hak edecek bir titizlik vardı Selçuklu Alaaddin Hotel’de. Emeği geçenleri tebrik ediyorum.

Ertesi gün de şiir devam etti bizim için. Ali Bal ve Eyyüp Akyüz ile birlikte değerli dostum Hüseyin Kaya ve Kadir Yılmaz ile Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerinin katıldığı edebiyat atölyesine konuk olduk. Gençlerle yazmak ve okumak merkezli keyifli vakitler geçirdik.

En son muhabbet halkamıza Hüseyin Karacalar da dahil oldu. Şiirden, dergilerden, uzaktan ve yakından bahis açarak bir havuz serinliğinde sonlandırdık Sivas programımızı.

Tokat’a doğru yola düşerken aklımızdan neler geçti peki; Ali Bal’ın organizesi ile Eyyüp Akyüz ve Mustafa Uçurum’un MGV Yayınları’nda gerçekleştirdiği mini imza günü, yeni dostlar, ÖmerYalçınova’nın Maraşlı halleri, ( Kahramanmaraş değil J ) İsmail Bingöl’ün insanlara ve şehirlere karşı aşina yüzü, objektifini gönüllere ustaca çeviren şair dostumuz Bilal Tırnakçı’nın güzel yüreği, değerli hocamız, rektörümüz Alim Yıldız’ın gönülleri hoşnut eden ev sahipliği, Alper Duran’ın dengeleri sarsan şiiri ve Sivas simidinin damağımızda kalan tadı aklımızdan çıkmadan girdik Tokat’a Cahit Külebi edası ile.

“Çamlıbel’den Tokat’a doğru
Tozlu yolların aktığı ırmak!
Ben seni çoktan unuttum;
Sen de unuttun mu, dön geri bak.”