Siyaset körlüğüne dikkat
Son zamanlarda zihnim karışık. Hakikaten bende mi bir problem var yoksa ters giden bir şeyler mi var anlamıyorum. Veya çevremin, sosyal medyanın etkisinde fazla mı kalıyorum? Çözemedim.
Durum
ne olursa olsun toplumsal algının yönetilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Hem
muhalefetin hamleleri hem de iktidar kanadının çıkışları toplumsal albeniden
uzak. Gerçi hem muhalefete hem iktidara sorsanız muhteşem derecede
başarılarından söz edeceklerdir.
Öyle
görülüyor ki Türkiye’de siyaset hızla toplumdan ve halktan uzaklaşıyor. Bunun
nedeni halkın beklentilerini okumada siyasetin giderek körleşmesidir. Siyasette
körlük başladığında halkın gerçek gündemini yakalamak imkânsızdır.
İşte
böyle dönemlerde halkın oy verme davranışının nereye kayacağını ön görmek mümkün
olmaz. Bugüne kadar dünyada halkın oy verme yönünü etkileyen belli kriterler
vardır. Bunların başında güven ve güvenlik gelir. Onu ilk sırada ekonomi izler.
Onun peşinden ise diğer etkenler sıralanır.
Türkiye
40 yıldır terörle mücadelede elde ettiği
başarılara rağmen Güneydoğu Anadolu bölgesinde güvenliği tam
yerleştiremediğinden bölge insanını adeta Stockholm sendromuna tutulmuş gibi
katiline oy verme durumunda kalmaktadır. Devlet ise ancak kayyumlar ile çözüm
bulabiliyor. Oysa bu durumdan kurtulmaya dünden hazır insana güven ve güvenliği
sağlamak, gelecek baskıları önleyebilecek gücü göstermek yeterli. Bu işler
kürsülerde afakı çıkışlarla değil saha da her vatandaşın yanında devletin 365
gün 24 saat olduğunu hissettirmekle sağlanır.
Muhalefet
ise güçlü görünme uğruna Stockholm
sendromunun da ötesine giderek HDP ile dost olmuş gizli âşıklar gibi gizli
köşelerde buluşarak bu konuda neyi çözeceğini sanıyor anlamak mümkün değil.
Evet,
iktidarı ile muhalefeti ile siyasette körleşme tam gaz devam etmektedir. Bu
durum seçmeni hızla kararsız kesime itmektedir. ‘Yaptım oldu’ mantığı ile
olmuyor, olmuyor. Alınan kararların etki analizleri yapılamadan uygulamaya
geçilmesi durumunda ciddi aksaklıklar ortaya çıkıyor. Yola çıkan kervanı tekrar
düzmek zor iştir.
Bu
arada iktidar açısından bürokrasinin uygulamaları ağır maliyetler getiriyor.
Bugünlerde siyasetin halktan giderek uzaklaşması bürokrasiden kaynaklandığını
söylemek gerekir. Şunu özellikle iktidar
görmek zorunda. Bürokrasi bir fanusun içinde ve halkı anlamaktan çok fazla
uzaklaşmış durumda.
Bu durum siyaset kurumunun bütün iyi
niyetlerini ve faaliyetlerini heba etmektedir. Ne kadar iyi niyetlerle atılım
yapmaya kalksan bile halktan uzakta
fanusta yaşayan bürokrasinin çelmesi ile her şey heba olabiliyor.
Bu
nedenle hızlı bir şekilde bürokrasinin içine düştüğü bu durumdan çıkarılması
için çareler bulunmalıdır. Bürokrasinin yüzünüze gülüşüne, sırıtışına aldanmayın. Asıl davranışına bakınız.
Bugün
muhalefeti kendi haline bıraksanız kendiliğinden yok olup gidecektir. Fakat ne hikmetse bazı hatalar can
simidi gibi yetişiyor. Son olarak
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Adalardaki atlar olayı
patlamışken ne hikmetse İktidara şaklabanlık yapma yarışına girenlerin hamlesi
ile mağduru oynamasına neden olundu.
Sokağa
çıkma yasağı sürecinde marketler konusunda yaşanan kargaşalar, alınan tedbirlerin
sonrası düzenlemeler kafa karışıklığını
artırdı. Kervanı yolda düzme huyundan vazgeçilsin.
Anlayacağınız
iktidarı ile muhalefeti ile siyaset bir an önce körlükten kurtulmalıdır. 2023’e
giden yolda siyasetin halkın beklentilerini karşılaması, ülkenin sorunlarına
çözüm üretmesi giderek zorlaşacaktır. Bizden söylemesi…
Cuma’nın
hayrı üzerinize olsun…