Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
35.09
Gram Altın
2473.12
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Ağustos 2020

Siyasi partiler çöplüğüne ilk adım

Türkiye’nin selameti, CHP’nin halka yönelmiş altı okunun kırılmasına bağlı. İlk oku gitti gidiyor. CHP’nin Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları ile dolmaya başladığını anlatan Muharrem İnce, Memleket Hareketi’ni başlatarak yeni bir parti kurma yolunda ilk adımı attı. Diğer okların da birer ikişer kadük olması ile CHP’nin siyasi partiler çöplüğündeki yerini alma süreci başladı.

Atatürk dönemindeki adıyla Cumhuriyet Halk Fırkası, halka rağmen halkı yönetmeye çalışan bir teşkilattı. Küçük bir azınlığın, halka baskı yaparak halka zulmettiği bir dönemdi. Türk insanının bu yönetim şeklini kabul etmemesi üzerine de, jandarma ve olağanüstü yetkiye sahip mahkemeler kullanılıyordu. Seçim kelimesi, yönetimin belirlediği kişiye halkın oy vermesi anlamına geliyordu. Parti yöneticisi ile vali ve belediye başkanı aynı kişiydi.

Cumhuriyetin ilk 30 yılında jandarma zulmü halkın üzerine tam bir kâbus gibi çökmüştü. Hele 1940’lı yıllar, Türk insanının jandarma çizmesi altında ezildiği vahşet yıllarıydı. Ne zaman ki ABD’nin zoru ile çok partili sisteme geçme kararı alındı. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın aklına halkın ayağına gidip ihtiyaçlarını sorma fikri geldi.

***

Cumhuriyet kurulduğundan beri altı kez seçim yapılmış ama her seçime CHP tek başına seçime girmişti. Parti başkanının belirlediği mebuslar ve belediye başkanları da halk tarafından seçilmişti! Seçimler açık oy, gizli tasnif sistemi ile yapılıyordu.

1946’daki seçimlere ise iki parti katılacaktı. Bunun üzerine CHP’nin adayları yurdun dört bir yanına dağıldılar ve halkın arasına karışarak vatandaşlarla konuşmaya başladılar. Mebus adaylarından biri de Karadeniz’in köylerini gezmeye başlamıştı. Köyün birinde çeşme başında destisini doldurmaya çalışan yaşlı bir nine görünce hemen yardımına koştu.

Nine, “Evladım sen kimsin, nereden gelir, nereye gidersin? diye sorunca; mebus adayı geliş amacını anlatarak nineye yardım etmek için elini uzattı. Nine “Aman evladım, ben bu su ile abdest alacağım. Sakın dokunup mundar etme” dedi.

Türk insanının basireti yüksekti. 30 yıl jandarma dipçiği altında inim inim inlediği halde inancından asla taviz vermemişti. Türk Milleti’ni Avrupalılara benzetmek için yapılan devrimlere karşı çıkanlar hiç tereddüt etmeden boyunlarını celladın baltasına uzatmışlar, zulme boyun eğmektense şehit olmayı tercih etmişlerdi.

***

CHP’nin bu zihniyeti hiç değişmedi. Günümüzde de halka rağmen halkı yönetme zihniyeti aynı şekilde devam ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu, nerede devlet millet düşmanlığı ile sivrilen bir isim bulursa onu hemen parti yönetimine monte ediyor. Atatürk, mezarından kalkıp kendi kurduğu partide arz-ı endam eden bu millet düşmanlarını görse herhalde ilk yapacağı iş, Bay Kemal’e esaslı bir Osmanlı tokadı akşetmek olur.

PKK’nın siyasi kolunun desteği ile kazandıkları belediyelerde de hizmet etmemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Milletine ve memleketine hizmet aşkı ile çalışanları işten çıkarmanın yanı sıra temel atmama törenleri yaptıkları en belirgin icraat.

Dün metroya binerken baktım şahane (!) bir broşür hazırlamışlar. Kuşe kâğıda 52 sayfa. İsmi “25 Soruda Kanal İstanbul.” Açıp okudum. Ne kadar yalan dolan, alavere dalavere varsa doldurmuşlar içine… Cumhuriyet tarihinin bu en büyük projesini yaptırmamak için milletin beynini yıkamak için döktürmüşler de döktürmüşler. Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan karalama metinler…

Broşür şöyle bitiyor: “Tercihini yap, iradeni göster: Ya Kanal, Ya İstanbul.” Sanırım milletin yeni bir seçimde CHP yalanlarına ve hizmet engelleme politikasına vereceği cevap, tercihini yaparak onu siyasi partiler çöplüğüne gömmek olacaktır.