Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Kasım 2013

Sohbet Notları

Çok güzel atasözlerimiz vardır. Onlardan birini hep tekrar ederim: "Söz uçar, yazı kalır." Doğru söze ne denir. Kayda geçmeyen, yazılmayan bir çok söz denize atılmış altın gibi kaybolup gitmiyor mu? Mesela bugün Fethi Gemuhluoğlu'nun, Muzaffer Ozak'ın, Nurettin Topçu'nun, Peyami Safa'nın, Yahya Kemal'in, Tanpınar'ın, Cemil Meriç'in, Kemal Tahir'in, Erol Güngör'ün, Samiha Ayverdi'nin, Safiye Erol'un sohbetlerinin notları ne kadar önemli. Gerçi bir kısmı tutulmuştur bu notların, ama ne yazık ki büyük bir kısmı zapta geçmemiştir. Söylenmiş ve geçilmiştir. Denilebilir ki, bu ilim, fikir, sanat ve edebiyat ustaları düşüncelerini zaten kitaplaştırıyorlar, konuşmalarını yazmaya ne gerek var? Hiç de öyle değil. Bir mütefekkir, her düşüncesini yazıya dökemez, kaleme alamaz. Zuhurat denen bir gerçek vardır. O sohbet havasının muhabbeti içinde söylenmiş sözleri bir daha duymak, okumak mümkün olmayabilir.
Bir çok toplantıya katılıyorum. Çoğuna da dinleyici olarak. Gençlerimizin elinde kalem defter görmek istiyorum, ama yok. Halbuki olmalı. 35 yıldan beri İstanbul'da katıldığım toplantıların notlarını tutuyorum, daha sonra bir şekilde o notlardan istifade ediyor, yazıları değerlendiriyorum. Kimisi bir yazıya ilham veriyor, kimisi bir kitaba. Son zamanlarda görüştüğüm gençlere küçük defterler hediye etmeye başladım. "Ama deftere katıldığınız toplantıların notlarını yazacaksınız. Bu şartla veriyorum." diyorum. Çünkü sohbet toplantılarının birikimi millu00ee servet gibidir. Zapt etmek, kaydetmek ve geleceğe emanet etmek gerek. Öyleyse biz yetişkinler örnek olalım gençlere. Toplantılarda elimizde kalem, kağıt veya küçük defterler olmalı. Hatiplerin, sohbetçilerin konuşmaları arasında geçen isimleri, eserleri, bilgileri ve hatıraları kaydetmeliyiz. Son aylarda küçük defterlerime aldığım notlardan bir demet sunmak istiyorum size. Umarım bu yazı, bir hayra vesile olur. Not tutanların sayısının artmasını sağlar. İşte, muhtelif mekan ve zamanlarda yapılan konuşmalardan kayda geçtiklerim:
Abdullah Kılıç: Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Taif'te eziyet görür, kan revan içinde kalır. Şehrin dışına çıkar. Cebrail gelir: "Allah'ın selamı var, bu Taif'in altını üstüne getireyim mi?" diye sorar. "İstemem" der, tebliğine devam eder. Köpek beni ısırdı. Ben onu ısıramadım. Ben dudağımı ısırdım. Hadis-i şerif çok manidar: "Namaz müminin miracıdır." Her namaz kılan iyi değildir ama Allah dostlarının hepsi namaz kılmıştır.
Dursun Gürlek: Beyazıt meydanında Bayezid-i Veli'nin huzurundayız. O mübarek padişaha selam olsun. Osmanlı'da 'Huzur Dersleri' vardır. Dersi verene mukarrir (ikrar eden, konuşan) dinleyenlere muhatap denir. Bu derslerde mürettep, yani önceden hazırlanmış sorular sorulurdu. Camilerde maksure denilen bölümler vardı. Büyük hukukçumuz Ebulu00fbla Mardin'in muhalled eseri Huzur Dersleri adını taşır. Enfiye yaygındı. Bir adı da "Burun otu"dur. Padişahın burnundan bahsedilirken "enf-i şahane" denilirdi. Beyazıt, İstanbul'un ortasıdır. Eski adı Forum Taori idi. Fatih Sultan Mehmed yalnız yemek yerdi. Sebebi "padişahlık vakarına halel gelmesin." diye. Mükrimin Halil Yinanç "İki şerefli hanedan vardır, der. 'Hanedan-ı Resul' ve 'Hanedan-ı u00c2li Osman'. Okunması gereken tarihçilerimizden bir kaçı: Yılmaz Öztuna (Türk Tarihi), Ziya Nur Aksun (Osmanlı Tarihi, İslam Tarihi), İsmail Hakkı Uzunçarşılı (Osmanlı Tarihi), İsmail Hami Danişmend (İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi). Nuruosmaniye Camii'ni 1. Mahmut Başlatmış, 3. Osman tamamlamıştır. Sahaflar Şeyhi Muzaffer Özak derdi ki: "Mecelle mecelle / Herkes ölecek ecelle."
İhsan Atasoy: Peygamber Efendimizin hayatında önce 'temsil' sonra 'tebliğ' gelir. Sevgili peygamberimiz, "Aranızda sevgiyi kökleştirmek için selamı yayın." buyurmuştur. Müminler arasında selamı yaymak kardeşliğin şiarıdır.
Nevzat Bayhan: Ramazan bir kültür, bir medeniyettir. Ayetler, 'ey insanlar' diye başlar. Başkasının acısını hissediyorsak insanız demektir. Biz Ramazanı severiz. Ramazan da bizi sever. Mutluluk bir anafordur. Şükretmeyi biliyorsak iç huzurumuzu sağlamışız demektir. Kız çocukları anne olarak yetişiyor.
Dursun Ali Taşçı: Araf Suresi'nde, "Ben u00c2dem'i topraktan yarattım." ayeti geçer. Hayatta en büyük zulüm eşitliktir. Mecnun kendi içindeki Leyla'yı ararken Mevla'yı buluyor. Yaradılış gerçeğini bilmeyen hiçbir bilim, bilim değildir. İnsanın özü 'Lailaheillallah'tır. Kadın erkeğindir, gurbetidir. Erkek kadının vatanıdır. Mahir İz'e göre insanın bir anlamı gözbebeğidir. Mecazu00ee aşktan ilahu00ee aşka geçilir. Ama boğulmamak şartıyla. Aşkta yaş aranmaz. Necip Fazıl Batı için, "muhteşem hiç" diyordu. Kömürün elmasına çile denir. İnsanlığın da elması Hz. Muhammed'dir. Kişi kişinin aynasıdır. İnsan kendisi gibi olanla beraber olur. Karadeniz'de bir gelin eve gider. Kaynanası ona orak ve sepet verir. "Git çim yap ve otları kes, getir." Gelin gider, bir saat sonra boş döner. Kaynana sebebini sorunca "Hiçbir otu kesemedim, çünkü hepsi Allah diyordu." demiş. Mevlana, "Musiki evrenin sesidir, hu'dur", "İbadet kainatla bütünleşmektir." der. Mizah, insanın avlusudur. Hep hayatı gırgır olursa insanın hayatı tuvaletten ibaret olur. Din bir araçtır. Onunla insan yapılır. Necip Fazıl "Sahip olmak için uğraşmayın, olmak için uğraşın." derdi. Ve bu buyruğa kulak vermeli: "Nefsini bilen Rabbini bilir."