Dolar (USD)
32.40
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2398.71
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Eylül 2015

Şöhreti Çağları Aşan Allah Dostu Şeyh Hamid-i Veli

SABRİ GÜLTEKİN

[email protected]

İslam coğrafyasında bir süredir yarım uykuyla hayat süren "fitne" artık tamamen uyandı. Afrika'da el-Şebab, Boko Haram, Ortadoğu'da el-Kaide, DAİŞ, YPG, Türkiye'de DHKP-C, PKK gibi "özgürlük savaşçıları(!)" fitne ateşini Müslüman kanıyla körüklemeye başladı.

Bizleri ayrıştırıp savaştıranlar; fikrimizi, zikrimizi, kardeşlik damarlarımızı lime lime bölüyor. Fitne kurşunlarına hedef olan coğrafyamız artık direnemiyor; yavaş yavaş intihar ediyor. Bu intihara direnmenin yolu; uyanmaktan, sevgiden, kardeşlikten, metanetten, sabırdan, sözü, duayı, himmeti ve kalbi bir etmekten geçiyor.

Fakat efsu00fbs!.. Olup bitenlere nefes alıp veren mü'minler suskun, arifler suskun, alimler suskun; geriye nefesi tükenmiş Allah dostlarının bıraktığı mirastan "medet ummak" kalıyor. Geçtiğimiz günlerde "Ey Oğul!.." nasihatıyla nefislere gem vuran Şeyh Edebali'nin makamındaydık, bugün ise "Diriyiz daim, ölmeyiz..." diyen Şeyh Hamid-i Veli'nin huzurunda...

***

Malatya'nın gönüllere taht kuran ilçesi Darende yolundayız. Malatya, Darende arası yaklaşık 110 kilometre. 1 saat 30 dakikalık yol boyunca inişli, çıkışlı, dolambaçlı Akçadağ Karahan Geçidi, 1800 rakımlık yükseltisiyle hararetleri yükseltiyor. Çeşme başı, arabalarından inenlerle dolup taşıyor. Tohma Çayı'nın kenarındaki Medi Şeyh Türbesi'ni geçtikten sonra yeşillikler içerisindeki Darende gözüküyor.

Zengibar Kalesi talan edilmiş

Tüccarların, bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin gelip geçtiği tarihu00ee İpek Yolu üzerinde bulunan Darende, tarih boyunca pek çok medeniyete hizmet etmiş.

Yaklaşık 7000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan Malatya ilinin Darende ilçesi; Hititlere, Asurlulara, Perslere, Makedonlara, Romalılara, Bizanslılara, 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Selçuklulara, Timur'a ve ardından 1515 yılında Yavuz Sultan Selim'le birlikte Osmanlılara ev sahipliği yapmış. 18. Yüzyılda Sivas'a bağlı olan ilçe, Cumhuriyet'in ilanından sonra 1934 yılında Malatya'ya bağlanmış.

İlk dönemlerde Zengibar Kalesi'nin içerisinde kurulan ilçe, devrinin önemli yerleşim, askeri üs, kültür ve ticaret merkezleri arasındaki yerini almış. Zengibar (yekpare) Kalesi'nden bugüne sadece bir giriş kapısı kalmış. Şimdilerde 28 bin nüfusa sahip olan beldenin en büyük gelir kaynağı ise kayısıymış.

"Yalnız miraler"in hüzünlü hikayesi

Darende ayrıca eski şehir mevkiinde bulunan "yalnız minareler"iyle meşhur bir belde. Açık hava müzesini andıran bölgede, camileri yıkılmış fakat çok sayıda minare günümüze kadar ulaşmış. Bunlardan birisi Eski Darende Mevkii'nde bulunan ve 1778'de Cebecizade Mehmet Paşa tarafından yaptırılan "Sadrazam Külliyesi"nin minaresi. Bir diğeri, Dana Bey Minaresi. Bir diğeri ise Zengibar Kalesi'nin altında yer alan 14. Yüzyıldan kalma Ulucami Minaresi (Bu minarenin yanına Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından yanına bir cami yapılarak yalnızlıktan kurtarılmış). Her ne kadar yalnız sayılmasa da Somuncu Baba Külliyesi'nin içinde bulunan 1677 tarihli eski camiye ait minare de yalnızdır. Tarihinden anlaşıldığına göre, Şeyh Hamid-i Veli zaviyesinin minaresidir.

Bu minarelerle ilgili rivayetler çok muhtelif. Fakat biz akla en yatkın olanını not düşelim. 1800'lü yıllarda deprem, sel yada yeni bir şehir planlaması sonucu başka bir mevkiye taşınan Darende, bu taşınma sonrasında Dulkadiroğulları, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait yapılardan sökülen taşlarla yeniden imar edilmiş. Fakat İslam'ın sembolü gibi algılanan minarelere dokunulmamış. Onlar da yanlarındaki yapılardan yoksun bir şekilde Darende'nin simgesi olarak günümüze kadar ulaşmış.

Zamanının kutbu Somuncu Baba

Bizi buralara çeken asıl meseleye gelelim efendim; Somuncu Baba. Evet Darende deyine hemen bu Allah dostunun ismi geliyor akla; Şeyh Hamid-i Veli. Namı diğer Somuncu Baba.

Miladi 1331 tarihinde Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğan Hamid Hamidüddin (asıl adı),Anadolu'ya manevi fetih için gelen Horasan erenlerinden Şemseddin Musa Kayseri'nin oğludur. Peygamber Efendimiz (sav)'in 24'üncü kuşaktan torunudur. İlk tahsilini babasından alan Şeyh Hamid-i Veli, ilim alanındaki çalışmalarını Şam, Tebriz ve Erdebil'de sürdürür.

Dinu00ee ve dünyevu00ee ilimlerle ilgili icazet alarak, irşad vazifesi için Bursa'ya yerleşir. Bursa'da çilehanesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında somun pişirip, "somun, müminler somun..." diye seslenerek halka dağıtmaya başlar. Bu haliyle Bursa halkının büyük sevgisini kazanarak, Somuncu Baba ve Ekmekçi Koca olarak tanınmaya başlar.

Zamanın Padişahı Yıldırım Bayezid Han Niğbolu Zaferi'ni (25 Eylül 1396) kazanınca Allah'a şükür nişanesi olarak Bursa Ulu Camii'ni (1396-1399) yaptırır. Yıldırım Bayezid, caminin açılışında ilk hutbeyi okuma görevini damadı Emir Sultan Hazretleri'ne (Muhammed Şemseddin) tevdi eder. Emir Sultan, "Zamanımızın kutbu aramızdayken bu vazifeyi kabul etmem münasip olmaz" der.

Fatiha'yı 7 farklı anlamıyla irad ediyor

Hutbeyi okumak üzere Somuncu Baba'yı davet eder. Bursa halkının ve idarecilerin şaşkın bakışları arasında o zamana kadar küçük fırınında yaptığı lezzetli ekmekleriyle tanıdıkları Somuncu Baba, "Hay Emir, bizi faş ettin" der. Hutbede Fatiha Su00fbresi'ni yedi farklı şekilde yorumlar. Bu olağanüstü hutbeyi dinleyen cemaat Somuncu Baba'ya büyük bir teveccüh ve tazim gösterir. Aynı anda caminin üç kapısından çıkan cemaatin hepsinin "bizler de elini öptük, duasını aldık" diyerek bu yüce velinin kerametini dile getirir.

Şöhret korkusu yollara düşürdü

Manevu00ee kişiliği ve bilgelik yönü ortaya çıkan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, şöhretten korktuğu için müridlerinden Hacı Bayram'ı ve Ak Bedrettin'i yanına alarak Bursa'dan ayrılır. Aksaray'a giden Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, büyük oğlu Yusuf Hakiki'yi burada bırakıp hacca gider. Hac dönüşünde ise Darende'ye yerleşir. Somuncu Baba bu dönemde Hacı Bayram-ı Velu00ee Hazretleri'ni Ankara'da irşad çalışmaları için görevlendirir.

Miladi 1412 yılında Darende'de ebedi aleme göç eder. Kendi ismiyle anılan Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba) Camii'ne defnedilir.

Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nin Yusuf Hakiki, Halil Taybi ve M. Said Taybi adında 3 oğlu, Mahmude adında bir kızının olduğu bilinmektedir. Yusuf Hakiki Aksaray'da kalarak burada vefat etmiştir. Diğer oğlu Halil Taybi ise, hacdan döndükten sonra babası ile birlikte Darende'ye gelerek yerleşmiş ve burada ebedu00ee aleme göçmüştür. Kabri şerifleri Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nin yanındadır.

Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nin günümüze kadar gelen uzantıları ve yansımaları o kadar muhteşemdir ki, Anadolu'nun her köşesinde bir parçasını bulmak ve yüreklerde hissetmek mümkündür. Hac-ı Bayram-ı Velu00ee (Ankara), Akşemseddin (Göynük), Halil Taybi (Darende), Baba Yusuf Hakiki (Aksaray), Ak Bedreddin (Darende), Hızır Dede (Bursa), Molla Zeyrek (Bursa), İsmail Hakkı Bursevu00ee (Bursa), Şeyh Üftade (Bursa), Aziz Mahmud Hüdayi (İstanbul) gibi alim ve tasavvuf ehli kimseler üzerinde emeği ve etkisi bulunan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri kültürümüzün temel taşlarından birisidir.

Hulu00fbsi Efendi dergahı yeniden imar etti

Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri'nin soyu Darende'de Halil Taybi ile günümüze kadar devam etmektedir. Şeyh Hamid-i Veli neslinden büyük devlet adamları, alim ve fazıl zatlar yetişmiştir.

Babasından devraldığı Somuncu Baba Camii imam-hatipliğini 42 yıl sürdüren Es-Seyyid Osman Hulu00fbsi Efendi de (1914-1990) bunlardan bir tanesidir. Somuncu Baba'nın 12'nci kuşaktan torunu Es-Seyyid Osman Hulu00fbsi Efendi tarafından 1986 yılında kurulan vakıf, Şeyh Hamid-i Veli Külliyesi'nin restorasyonu başta olmak üzere birçok sosyal hizmeti yerine getirmektedir. Es-Seyyid Osman Hulu00fbsi Efendi, Somuncu Baba Camii içindeki hazirede medfu00fbndur.

Dinu00ee ve tasavvufu00ee eğitimini babası Es-Seyyid Osman Hulu00fbsi Efendi'den alan ve 1987 yılından beri Somuncu Baba Camii'nde imam-hatiplik görevinde bulunan Hamid Hamideddin Ateş Efendi, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın uyguladığı rotasyon gereği emekli oldu. Hala Es-Seyyid Osman Hulu00fbsi Efendi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı olan Ateş, Somuncu Baba Külliyesi'ni Anadolu'nun en önemli inanç ve manevu00ee ziyaret merkezlerinden biri haline getirme gayretlerini devam ettiriyor.

Somuncu Baba Külliyesi dolup taşıyor

Eski Darende mevkiinde, Tohma Çayı'nın kenarında bulunan Somuncu Baba Külliyesi, son yıllarda yapılan çalışmalarla adeta yeniden hayata döndürülmüş. 3000 metrekaresi kapalı, 3000 metrekaresi açık olmak üzere 6000 metrekare üzerine Selçuklu ve Osmanlı mimaru00ee özellikleriyle inşa edilen yeni camide, 10 bin kişi aynı anda namaz kılabiliyormuş.

Somuncu Baba Camii'nin içindeki kayalardan sızıp gelen su; bir taraftan klima, bir taraftan musluklar vasıtasıyla ziyaretçilere şifa, diğer taraftan ise balıkların yüzdüğü ark ve havuzu besliyor. Ark ve havuzdaki balıklar tıpkı Şanlıurfa'nın Halil-ür Rahman Gölü'ndeki (Balıklı Göl) balıklar gibi kutsal sayılıyor ve yenmiyor. Somuncu Baba Boğazı olarak bilinen kanyonun iç kısımlarına doğru ilerleyen arkın bazı bölümlerinde balık kuyuları yer alıyor. Bu arkın suyundan beslenen sonradan yapılma havuz ise ziyaretçilere doğal akvaryum keyfi yaşatıyor.

Somuncu Baba'nın dergahtan yaklaşık 200-250 metre ileride bir de çilehanesi bulunuyor. Yalçın kayaların oyuğundaki çilehane ancak bir kişinin sığabileceği mekan özelliğini taşıyor. İnsanlar burada dua etmek ve namaz kılmak için bazı vakitlerde kuyruklar oluşturuyor. Fatihalar kalplerden dudaklara dökülürken, "Diriyiz daim ölmeyiz, / Karanlıklarda kalmayız, / Çürüyüp toprak olmayız, / Bize leyl(gece) ü nehar(gündüz) olmaz.../ dizeleri tesbih taneleri gibi gönüllere diziliyor.

Külliyedeki manevu00ee atmosfer hemen hemen bütün ziyaretçileri etkiliyor. Her taraf pırıl pırıl, sosyal alanlar burada maddu00ee ve manevu00ee hayatı her yönüyle kuşatıyor. İnsanlar bir taraftan Tohma Çayı'nın yanındaki çardaklarda otururken, diğer tarafta su ve yeşilin buluştuğu alanlarda piknik yapıyor.

Burası Bosna'daki Sarı Saltuk Tekkesi'nin kurulu bulunduğu doğal atmosferi hatırlatıyor. Balıkların yüzdüğü havuzuyla, dik kayalarla göğe yükselen minareleriyle, aynı kıbleye yönelerek hu00fbşu00fb içinde ibadet eden erenleriyle "sonsuzluk coğrafyası"nın izdüşümlerini andırıyor.

Somuncu Baba Tanıtım Merkezi Müzesi ve Şeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi de ziyaretçilerin dikkatinden kaçmıyor. Külliyenin içinde bulunan mekanda misafirlerin ilgisine sunulan ilginç obje ve birbirinden ünlü simanın fotoğraf sergisi geçmişin zihinlerde yeniden canlanmasına neden oluyor.

Kudret Havuzu şifa dağıtıyor

Tohma Kanyonu'nun şehir merkezi yönünde bulunan Kudret Havuzu, yılın 4 mevsimi sabit olan 22 santigrat sıcaklığıyla bu bölgeye zenginlik katan yerlerin başında geliyor.

Doğal mağaradan çıkan su; stres, romatizmal eklem ağrıları ve cilt rahatsızlıkları başta olmak üzere bir çok hastalığa çare sunuyor. Es-Seyyid Osman Hulu00fbsi Efendi Vakfı tarafından yenilenen Kudret Havuzu, 80, 120 ve 150 santimetre derinliğinde birbirine bağlı 3 havuzuyla hizmet veriyor.

Şarkışla ve Gürün'den doğan, Darende'ye hayat verdikten sonra Fırat'a karışıp giden Tohma Çayı, tıpkı hayat gibi coşkuyla akıyor. Bu coşkuyu adrenalin tutkunları, rafting botlarıyla gürül gürül akan çaya eşlik ediyor. Burada suyla birlikte hayat da coşkuyla akıyor.

*** /// ***

MALATYA İLE AKSARAY ARASINDAKİ "SOMUNCU BABA" POLEMİĞİ BÜYÜYOR

"SOMUNCU BABA AŞKIN SIRRI" GÖNÜLLERİ FETHEDECEK

Malatya daha Adıyaman'la "Dünyanın 8. Harikası" olarak nitelendirilen Nemrut Dağı meselesini çözememişken, şimdi de Aksaray'la "Somuncu Baba" polemiğine dahil olacak gibi gözüküyor.

Geçtiğimiz yıllarda iki vilayetin il sınırları içerisindeki Kommagene Krallığı'ndan kalan devasa heykelleri ve güneşin doğuş ve batışının en iyi izlendiği yer olan Nemrut Dağı yüzünden gerginlikler yaşanmıştı. Malatya ile Adıyaman arasındaki "Nemrut Polemiği"ne bakan ve milletvekilleri dahil olmuştu. Adıyamanlılar "Nemrut Adıyaman'ındır ve Adıyaman'ın kalacaktır. Nemrut'u kimseye kaptırmaya niyetimiz yok" derken, Malatyalılar da, "bu kültürel mirastan pay almak bizimde hakkımız" iddiasında bulunmuştu. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın UNESCO tarafından dünya kültür mirasları arasında yer alan Nemrut Dağı'nın Malatya tarafında kalan bölümünde turizm planlamasına izin vermesiyle konu mahkemeye kadar taşınmıştı.

Malatya şimdi yeni bir polemiğin eşiğinde; Somuncu Baba. Osmanlı Arşivleri'ne dayanan araştırmalar neticesinde, bilimsel olarak nesli ve kabrinin Darende'de olduğu tespit edilmesine rağmen; Aksaray ili "Somuncu Baba"yı sahiplenerek, "inanç turizmi"nden pay almak için büyük projelere imza atmaya başladı.

Film gecikmeli olarak vizyona girecek

Mahmut Ulu'nun aynı isimli romanından uyarlanan ve Aksaray Belediyesi'nin öncülüğüyle birçok kurumsal firmanın sponsorluğunda çekimleri gerçekleştirilen "Somuncu Baba Aşkın Sırrı" filmi Kasım 2015'de vizyona girecek.

Zinciriye Medresesi, Aksaray Ulu Camii, Hasan Dağı, Ihlara Vadisi gibi Aksaray'ın 23 yerinde çekilen filmde, fikirleriyle Selçuklu'dan Osmanlı'ya köprü olmuş Anadolu'nun yetiştirmiş olduğu en önemli erenlerden olan Somuncu Baba'nın hayatı konu ediliyor.

"Somuncu Baba Aşkın Sırrı"filminde genç bir dervişin ilahi aşkı arayışı ve bu uğurdaki zorlu mücadelesi; destansı bir dil ve anlatım ile sevda, ayrılık, sabır ve tevazu gibi temalar üzerinden işleniyor. Film aynı zamanda Somuncu Baba'nın aşkı arama yolunda Hicaz'dan Şam'a ve Bursa'dan Aksaray'a uzanan hikayesiyle bir yol filmi olma özelliği taşıyor.

Yapım ve yönetmenliğini Kürşat Kızbaz'ın yaptığı filmde, Somuncu Baba'yı "Kızıl Elma" dizisiyle yıldızı parlayan genç yetenek Furkan Palalı canlandırıyor. Gürkan Uygun, Suna Selen, Emin Olcay, Ali Sürmeli, Sinan Albayrak ve Fırat Tanış gibi dev bir kadroyla çekilen film, ülkede yaşanan sıkıntılar yüzünden seyirircisiyle biraz gecikmeli olarak buluşacak.

İlk kez bir sinema filminde rol almanın heyecanını yaşayan Furkan Palalı, "Somuncu Baba bu coğrafyada, kültür dünyasında çok değerli bir insan. Onu engin dünyasını büyük bir projeyle dünyaya anlatmak için bir yolculuğa çıktık. Seyirci bu filmle günümüz yaşamını sorgulayacak" ifadelerini kullanıyor.

Bakalım film gösterime girdikten sonra Aksaray ve Malatya arasındaki "Somuncu Baba" rekabetine Bursa da dahil olacak mı?

***/// ***

Darende demişken, yazımızı şu hoş anekdotla nihayete erdirelim...

OLMAYASIN 5 BELDENİN BİRİNDEN...

Koca Ragıp Paşa'nın "Olamazsın beş temiz beldenin birinden" (Belde-i Hamse-i Mutahhara) diye söz ettiği beş beldenin birisi de Darende'ymiş.

Meselenin özü şudur efendim...

Uzun yıllar önce, İstanbul'da, Koca Ragıp Paşa Medresesi'nde, hoca zor mu zor bir soru sormuş.

Öğrenciler birbirine bakakalmış. Bir çocuk, parmak kaldırmış ve zor problemi anında çözüvermiş. Hoca önce öğrenciyi "aferin"le taltif edip sonra da:

- "Olmayasın 5 beldenin birinden; Eğin'den, Gürün'den Divriği'den, Arapkir'den hele hele de Darende'den" diyerek böyle zor problemi ancak bu beldelerin zeki çocukları çözebilir"diye ilave etmiş.

*

Vakti zamanında Yeni Devir Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Veli Sezai Balcı'ya bu mevzuyu anlatmak için "Olmayasın 3 beldenin birinden..." diye söze başlayınca, bir Divriğili olarak hemen müdahil olup, yukarıdaki şekliyle anlatmıştı.