Dolar (USD)
32.40
Euro (EUR)
34.63
Gram Altın
2393.63
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Sosyal bilimler ne anlam ifade eder?

Sosyal bilimler alanında Türkiye’nin ilk ve tek devlet üniversitesi olan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ), 25 Nisan 2019 Perşembe günü çeşitli üniversitelerden öğretim üyelerinin katılımıyla “21. Yüzyılda Sosyal ve Beşerî Bilimler: Sorunlar, Beklentiler, Öneriler” konulu önemli bir çalıştaya ev sahipliği yaptı.

ASBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet BARCA’nın açılış konuşmasıyla başlayan çalıştayda, sosyal bilimler alanında toplam 21 soruya cevap arandı. Bu sorulardan bazıları şunlardır:

  1. ABD ve Batı’nın ağırlıklı olarak bilgi üreticisi, dünyanın geri kalanının ise bilgi tüketicisi olmasının nedenleri, bunun yol açtığı sorunlar ve çözüm önerileri neler olabilir?
  2. Sosyal ve beşerî bilimlerde dünyada ve ülkemizde ihtiyaç duyulan öncü veya öncelikli araştırmalar nelerdir?
  3. Çağın meydan okuyucu sorunlarının üstesinden gelebilmek için sosyal ve beşeri bilimlerin eğitimi hangi yönde ve nasıl olmalıdır?
  4. Sosyal ve beşerî bilimlerde ithal bilgiye dayalı eğitimin yol açtığı sorunlar nelerdir ve bu sorunların çözülmesi için neler yapılabilir?
  5. Sosyal ve beşerî bilimlerde bilginin faydaya dönüşümünün önündeki engeller nelerdir; bilginin faydaya dönüşememesi ne tür sorunlara yol açar ve bunlar nasıl çözülebilir?
  6. Sosyal yeniliğin teknolojik yenilikler kadar takdir edilmemesinin ve yaygınlaşmamasının nedenleri nelerdir?

Ne var ki, çalıştay sonunda yapılan değerlendirmelerde pek çok alanda olduğu gibi sosyal bilimler alanında da Batılı ülkelerden epey geri kaldığımız ifade edildi. Bu mesafeyi kapatmamız ve bu tür sorulara cevap bulmamız için de konuyu düzenli bir tartışma hâline getirmemiz gerektiği vurgulandı.

Çalıştayda dile getirilen tespit ve önerilerden dikkatimizi çeken birkaç tanesini şu şekilde sıralayabiliriz:

Sosyal bilimler alanında yapılan istatistiklere göre bilginin %85’i ABD, %10’u Avrupa ülkeleri, %5’i ise diğer ülkeler tarafından üretiliyor. ABD ve Avrupa’da üretilen bu bilgiler yanlıdır.

ABD ve Batı dışında milli bir bilgiden söz etmek mümkün değildir. Diğer ülkeler bu bilgileri yaygınlaştırıyor. Başkalarına ait bilgiyi ithal edip yaygınlaştırmaya çalıştığımızda bağımlı hâle geliyoruz.

ABD ve Avrupa’da üretilen bilgiyi öğretmek, yaymak yerine araştırmaya teşvik etmek ve bilimsel düşünmeyi öğretmek gerekir. Bunun için müfredatın değişmesine ihtiyaç vardır.

Pozitivizm sosyal bilimleri ciddi şekilde etkilemiştir. Avrupa’da biyoloji alanında ileri sürülen Darvinizm, sosyal alana taşınmış ve “Sosyal Darvinizm” zihinsel dünyamızı yeniden inşa etmiştir.

ABD ve Batı, ürettiği her bilgi ve ürüne Batılı bir değer verir. Çin bu bilgileri kopyalar, biz de ikisin arasında kalırız.

Gerçek rekabet bir medeniyet rekabetidir. Medeniyet inşası için sosyal bilimlerden yararlanmak zorundayız. Bize sosyal bilimler ancak böyle bir alan açar. İslam dünyasında bunu tartışma konusu yapmaya uygun tek ülke Türkiye’dir.

Sosyal bilimlerin maddi bakımdan kurumsal desteğe ihtiyacı vardır. Bu alan bireyin imkânlarına terk edilmemelidir. Sosyal, siyasal ve kültürel hayatı, din, inanç ve zihniyeti dönüştüren sosyal bilimler ülke politikası olarak ele alınmalı ve TÜBİTAK tarafından daha fazla desteklenmelidir.

Yakın siyasi tarihe bakıldığında devlet yönetimlerinde bulunanların sosyal bilimci olmadığı dikkat çeker. Bu durum tesadüfi değildir. Yönetimdekilerin mühendislik ve fen bilimlerinden olmaları sosyal bilimlerin gelişmesine engel teşkil etmiştir.

Sosyal bilimlerden faydalanma ya da faydalanmama yönetim kalitesini ya da kalitesizliğini belirler. Sosyal sorunların çözümü sosyal bilimlerden daha fazla yararlanılarak çözüme kavuşturulabilir.

Ekonomik kalkınmışlık düzeyimizin yanı sıra insani kalkınmışlık düzeyimizi de yükseltmemiz gerekir. Bunun için metafizik bir ürperti olmalıdır.

Sosyal bilimleri sınıftan topluma taşımalıyız. Edebiyat da fantastik bir alan değil farkındalık yaratan bir alandır.

Bilgi stoğu ve özgün (yerli) kavram eksikliğimiz var. Sosyal bilimleri öğretirken Batıya ait kavramlar kullanıyoruz. Bu kavramların için tarafımızca doldurulamadığından çoğu kez bir anlam taşımamaktadır.

Ülkemizde sosyal bilimcinin ithal edilemeyeceği hususu iyi anlaşılamamıştır. Bu yüzden sosyal bilimler önemsenmemiş, öncelikle yol, köprü ve sanayiye yönelim olmuştur.

Ulusal düzeyde önceliği olan konularda araştırma yapacak enstitü şeklinde bir yapılanmaya ihtiyaç vardır.

Bu tür etkinliklerde konuşulan bilgileri Avrupa’da tartışmamız için bunları olgunluğa eriştirmemiz gerekir. Bunun için ısrarcı bir şekilde bu konuyu tartışmaya devam etmemiz lazım.

Yapılan bu değerlendirmelerden sonra şunu söyleyebiliriz: Birlik ve beraberliğimizin, sahip olduğumuz inanç ve medeniyetimizin, başta egemenlik olmak üzere uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan haklarımızın korunması için bu tür çalıştayların yapılmasında ve sonuçlarının değerlendirilmesinde büyük fayda vardır.

Sosyal bilimler alanındaki araştırmalara öncü olmak amacıyla 2013 yılında kurulan ASBÜ, bu tür çalışmalarla güncel konulardaki araştırmalarda etkin rol üstlendiğini ortaya koymaktadır. Bu çalışma bir başlangıçtır. Öyle ümit ediyoruz ki devamı gelecek olan bu tür tartışmalar ülkemizi sosyal bililer alanında da belirgin bir yere getirecektir.