Dolar (USD)
32.21
Euro (EUR)
35.03
Gram Altın
2494.12
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 May 2020

Sosyal Medyada Birlik, Beraberlik ve Güzel Ahlâk (2)

Bir önceki yazımız da bu başlığı taşıyordu;

“Sosyal Medyada Birlik, Beraberlik ve Güzel Ahlâk”

Birçok kardeşimiz yazıyı çok beğendiklerini, çok faydalı bulduklarını belirttikten sonra ekledi:

“Çok güzel ama çok uzun. Bu devirde çok az kişi okur uzun yazıları!”

Evet.

Bu doğru ama…

Ne yapmalı?

Dendi ki, “Özetin özeti olarak yeniden ver.”

Deneyelim:

Her şeyi Cumhurbaşkanı’ndan beklemekten vazgeçilmelidir. Bu ne ya, “cam filmi”nden “nişasta bazlı şeker kotası”na kadar herbir şey “Bir Kişi”den mi beklenmeli?.. Sosyal medya alanında hareketlenmek için de, Cumhurbaşkanı’nın çağrısına ihtiyaç duyuldu ya, yazıklar olsun!

Bu memleketin gariban vatan evlâtları üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyorlar!..

“Ötekiler” de topa girsinler lütfen.(Sözüm gariban vatan evlâtlarının destekleriyle bir yerlere gelenlerin, Cumhurbaşkanı” devreye girmedikçe “ortada kuyu var yandan geç” yapanlarına!.. Sorumluluklarını yerine getirenler üzerlerine alınmasınlar, öbürleri de artık kendilerine gelsinler!)

Bir başka ve çok daha mühim mesele:

Sosyal medya maalesef çok “kirlenmiş” vaziyette. Bu berbat ortamda “mücadele” etmeye çalışırken “karakter aşınması”na uğramamak da çok mühimdir.

Sosyal medya platformlarında öylesine itibar suikastları yapılıyor ki, berbat!

Bazen “iyi niyetli” insanlar da “Sonuca ulaşmak için her yol mubahtır” anlayışına savrulabiliyor!Bir süre sonra yalanlarla doğruların birbirine karıştığı, morallerin iyice alt üst olduğu; küfür, hakaret ve iftiraların havada uçuştuğu bu berbat ortamın kokusundan rahatsız olmama durumuna geliniyor.

Hani, çok kötü kokan bir yere girdiğinde ilk bir saatte feci halde rahatsızlık duyar da, saatler geçtikçe o kokuya “alışır” ya insan;

Öyle bir durum meydana geliyor.

Aman biz biz olalım, sosyal medyanın kiriyle kirlenmeyelim!

Bu memleketin has evlâtları, memleket karşıtlarının “çirkin yöntemlerini” örnek alırlarsa, onlardan farkları kalmaz!

Öte yandan;

Sürekli olarak olarak karşı çıkmak da sürekli olarak alkışlamak da, “samimiyet eksikliğine” işaret eden tavırlardır. Destek vermenin gerektiği yerlerde destek vermek, “dostça ikaz etmenin” gerektiği yerlerde de bundan imtina etmemek. Burası da çok önemlidir. Destek verirken, “dostça ikaz” mükellefiyetini de unutmayalım. (Tabii sadece bildiğimiz konularda.)

GINA GELDİ!

Son olarak...

Birçok milletvekilinin, birçok belediye başkanının, il ve ilçe başkanının yani “birçok MÜHİM” şahsın,

“Şu bana ziyarete geldi, ben şuna ziyarete gittim…” filan yollu paylaşımlarından gına geldi! Bana ne bunlardan, vatandaşa ne!.. Herkes elindeki imkânı sağlıklı bir şekilde kullansın. Bu işler “yönetim” tarafından düzenli olarak raporlansın. Kim hangi durumda topa giriyor, kim “Ortada kuyu var, yandan geç!” yapıyor, takip edilsin!..

6- Bir önceki yazıda unutmuşum, bu yazıda yer vereyim: Milli konularda destek parayla olmaz, yürekle olur! Üçe gelen beşe gider! Yani… Buralara da dikkat! Bu işler gönül işleridir! Yoksa!.. Neyse, bu kadarı anlayanlara yeter!..

Yeni bölüm

Teknoloji ve Sosyal Medya Özürlüyüz

Koronavirüs evlere kapatınca “internet dünyası” iyice hayatımıza girdi.

İşlerimizin çoğunu buradan halletmek mecburiyetinde kalıyoruz, bu mecburiyet alanı her geçen gün genişleyecek kaçınılmaz olarak.

İnternet üzerinden işlem yapmayı bilmeyenler, bildiğiniz “okur- yazar olmayan” insanlara dönecekler, her adımda birilerinin yardımına muhtaç duruma düşecekler.

İmkânı olan herkes, en azından “hayatını idame ettirebilecek” kadar internet bilgisine” sahip olmalıdır!

Bu bir…

İkincisi:

Bugüne kadar “gençliğin ihmal” edilişine”, eğitim ve kültür alanlarında “dibe vuruşa” dair nice yazı kaleme almışızdır ama “ileri yaştakilerin eğitimi” meselesinin ihmal ettiğimiz alanlardan biri olduğunu bugünlerde fark ettik.

Mesleğimiz ve “sosyal izolasyon” tavsiyeleri gereği birçok röportajımızı “internet üzerinden” gerçekleştirmek durumunda kalıyoruz malûm…

Bu süreçte net bir şekilde gördüğümüz şu ki, 40 yaş üzerindeki insanlarımızın kahir ekseriyeti “dijital medya” alanında ciddi sıkıntı içinde.

“Muhataplarımın bir kısmı” bu işlere çok uzak oldukları için vakit ve enerji kaybediyorum.

Bazıları bu işten hiç anlamadıklarını ve evlâtları, torunları evlerine geldiğinde yardım isteyeceklerini söylüyorlar.

Bunlar arasında gençliğe öncülük etmeleri beklenen “meşhur isimler” de var!

Evet, hayatı “internete” indirgemek çok yanlış bir tutumdur ama “hayattan kopuk” bir inancın mensupları da değiliz!

“Öbür tarafta” yapabileceğimiz bir şey yok, burada ne yapmışsak, orada onun karşılığını göreceğiz.

Ne yapacaksak burada yapacağız yani, “dünya ömrünü” geçirdiğimiz bu vakit diliminde ve “bu insanlarla” birlikte.

“Teknolojiden İzolasyon” bizi hayattan kopartır ve hayattan kopuk bir “Din” anlayışı “laikliğin” bir “türü” olur, “Din işleri ile dünya işlerini ayrı tutmanın” bir türü!..

Gördüğüm o ki, kırk yaş ve üstü, özellikle de 50 yaş ve üstü insanlarımızın büyük bir bölümü, internet dünyasında epeyce geride kalmış durumda.

Bu kuşaklar arasındaki mesafenin artmasının sebeplerinden biri;

“gençler ve ileri yaştakiler” ayrı dünyalarda yaşıyorlar adeta!..

Oysa, memleketin içinden geçmekte olduğu “sancılı” süreçte de görüyoruz ki, gençlerle ileri yaştakiler arasındaki bağların kopmaması hayati öneme sahip.

“Sosyal Medya”nın bu kirli ortamında kaybolup gitme tehdidi altındaki gençler, “tecrübe zırhını” kuşanmış yaşlılarımızın ilgi ve şefkatine her zamankinden çok muhtaçlar.

Bu ortamlarla iyice haşır neşir olmaya başlamış “yaşlı” bir vatan evlâdı olarak, gençlerin bu “çok kalabalık” alanda ne kadar yalnız olduklarını net bir şekilde görebiliyorum.

Sosyal medya üzerinden ulaştığım genç kardeşlerimden bir bölümüyle sürekli olarak görüşme halindeyim.

Onlara dilim döndüğü, aklım yettiğince naçizane tavsiyelerde bulunuyorum.

Sosyal medyanın kirine bulaşmamak, trollük yapmamak, ona buna iftira atma kampanyalarına alet olmamak son derece önemli.

Bu alanın istifade edilebilecek yönleriyle ilgilenmek, “zararlarından” mümkün olduğunca uzak durabilmek “şuur” ister.

İnternet âleminin oyuncağı olursanız, Allah muhafaza, dünyanız da ahiretiniz de tehlikeye girer!..

Her şey Devlet’ten beklenmez ve artık şunu iyice gördük ki, eğitim ve kültür alanlarında Devlet’ten çok az şey beklemek gerek!..

Çaresi yok, bu alanda “kişisel gayretlerimiz” ve “etrafımızdaki” bu işi bilenlerin destekleriyle ilerleyeceğiz.

Kolları iyice sıvadık Allah’ın izniyle.