Sosyoloji profesörü de dolandırılıyorsa
Minibüse bindi, kapının yanındaki demire tutundu. İstanbul’da minibüsler tıklım tıklım dolu olurdu ancak bugün çok kalabalık değildi. Buna rağmen birisi arkadan onu sıkıştırmaya başladı. Şüphelenmişti. Maaşı yeni almış, hem ev sahibi ile görüşmek hem kirayı ödemek için yola çıkmıştı.
Daha önce de hiç hissettirmeden minibüste çantasından cüzdanını çektikleri için gayri ihtiyari elini cebinin üstüne doğru bastırdı. Şok olmuştu, cebinde yabancı bir el vardı. Geriye doğru döndü, arkasında genç, yakışıklı, iyi giyimli bir delikanlı duruyordu. Sert bir ifadeyle sordu:
- Senin elin benim cebimde ne arıyor?
Bir taraftan da gencin elini cebinden çıkarmaması için sıkı sıkıya bastırıyordu. Aynı soruyu daha sert bir ifade ile sorunca minibüs durdu, yolcuların tamamı dikkat kesildi. Boştaki sağ elini yumruk yapıp, içindeki bütün öfkeyi boşaltırcasına hırsızın suratına bir yumruk indirdi. Düşmemiş ama kafası arkadaki bir delikanlının başına çarpmıştı.
“Kapıyı aç” diye seslendi minibüsçüye. Hırsızı dışarı attı. Elini cebinde yakaladığı hırsız hala “Paranı aldım mı?” diye sesleniyordu. Minibüs kapısının iki yanındaki demirden tutup güçlü bir tekme atmayı düşündü ancak öfkesine hâkim olarak vazgeçti. Yolculardan biri su, bir diğeri de ıslak mendil uzattı.
***
Yaşanmış bir olayı aktardım size. Bu olayı anlattığım bir okul yöneticisi, “Bu yan kesicileri cerrah yapmak lazım, elleri o kadar hafif ki” diye olaya espri ile yaklaşmıştı. Ünlü sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı’nın dolandırılması bende geçmişte yaşadığım veya gazeteci olarak şahit olduğum birçok olayı çağrıştırdı.
Düşünebiliyor musunuz, toplumun durumunu en iyi bilen ve üniversitede bu konuda dersler veren bir profesör. Daha önce defalarca tekrarlandığı halde aynı şeyleri bire bir aynı şekilde söyleyerek Prof. Dr. Nilüfer Narlı’nın bankada biriktirdiği parasını, mücevherlerini ve altınlarını alıp hırsızlara teslim etmesini sağlıyorlar.
Özel bir üniversitenin Sosyoloji Bölümü Başkanı olan Narlı’yı “Vatana millete hizmet ediyorsun, MİT’le ortak operasyon yapıyoruz. Çeteyi çökerteceğiz” diye kandırmışlar. Bir de çok bildik bir parola belirlemişler. “Polis arkadaşımız sana gelince Barış diyecek, sen de Pınar cevabını vererek para ve mücevherleri teslim edersin, parmak izi araştırması yapacağız” demişler. Etmiş. Hırsızlar bununla da yetinmeyip diğer bankalardaki parasını da isteyince uyanmış hoca.
***
Hiç kimse “Ben dolandırılmam” diye kendinden emin olmasın. Hırsız ve yan kesicilere karşı çok ama çok tedbirli olmak gerekiyor. Ki sosyal medya hesaplarında bu tür sahtekârlıklar daha yaygın. Hackerler kurban seçtikleri kişi ve şirketlerin hesaplarına el koyup hesabı tekrar onlara pazarlıyor, yahut banka hesaplarının şifrelerini ele geçirmeye çalışıyorlar.
Bir gün bir okuyucum “Bana kampanyadan otomobil çıktı, vergilerini ödeyerek araba sahibi olacağım” deyince uyardım, “Sakın ha, vergi diye ödediğin paralar boşa gider” dedim. Çok zor ikna ettim.
Bu tür dolandırıcılıklar sanal ortamda daha yaygın. Geçenlerde İnstagram’da açtığı bir hesaptan faydalı paylaşımlar yapan bir arkadaşımıza mesaj geliyor, “Telif hakkı olan bir paylaşım yaptınız, hesabınızı doğrulamak için İnstagram’a mail gönderiniz.”
Paylaşımlarını tamamen kendi hazırlayan arkadaşımız şüphelenip gelen maili açmıyor, açacak olsa hesabı gitti… Aynı mesaj bana da geldi, ben de açmadım. Ne dersiniz, hırsız ve dolandırıcılara verilen cezalar siz de caydırıcılıktan uzak değil mi?