Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Ocak 2022

Sovyetlerin yeniden doğuşu mu?

Kazak halkı bağımsızlık uğrunda uzun yıllar mücadele etti. Yaklaşık 300 yıl süren Çarlık Rusya hâkimiyeti, Kazakistan tarihinde derin izler bıraktı. Ancak 1917 Devrimi ile Kazak halkının hayatı tamamen değişerek yürekleri titreten bir ıstıraba dönüştü.

Bolşeviklerin geleneksel yaşam tarzını yok etmesi neticesinde milyonlarca Kazak hayatını kaybetti, bir kısmı da komşu devletlere göç etmek zorunda kaldı. ‘’Alaş Orda’’ harekâtına mensup şahıslar neredeyse tamamı ya öldürüldü ya da hapsedildi.

Bolşevik devrimi sonrasında Rusların baskısı Kazaklar başta olmak üzere bütün bölge halkı için ‘sosyal felaket’ olarak tanımlamak mümkündür. 1920’den 1953’e kadar olan dönemde aydın kesimi başta olmak üzere toplam 120 bin kişi baskılara maruz bırakıldı.

Mihail Gorbaçok döneminde ‘’yeniden yapılanma’’ anlamına gelen ‘’perestroyka’’ ilanı sonrasında ülkede büyük değişiklikler meydana geldi. 1986-1990 yılları arasında Kazakistan’da gençlerin Sovyet yöneticilerine karşı isyan etmeleri, Kazak milli uyanışında etkili olmuştur.

Hatta bazı Batılı araştırmacılar 1986’da başlayan olayları, Kazakistan’da milliyetçiliğin başlangıcı olarak belirtirler. Sovyetlerin uyguladığı baskı Kazakların ‘’Müslüman Türk’’ kimliğine zarar verdi ama tamamen söküp atamadı. Kazakların sahip olduğu kültür ile siyasi iradenin uyuşmazlığı ayaklanmaların temelini oluşturdu.

Kazakistan’da 1986’da başlayan ayaklanmalar Sovyetler Birliği’nin merkezi hükümetinin kararlarına karşı yapılan ilk isyandır. Bu anlamda Sovyetlerin dağılışının fitilini Kazakistan’daki 1986 olayları ateşlediğini söyleyebiliriz. Zira o dönemin kayıtlarına baktığımızda, genç Kazakların ayaklanmasından sonra, diğer cumhuriyetlerde de benzer ayaklanmaların başladığını görürüz.

1991’de Sovyetlerin dağılışından sonra Kazakistan ile birlikte Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kazakistan’da 1 Aralıkta devlet başkanlığı seçimleri yapıldı. Seçim sonucunda Nur Sultan Nazarbayev Kazakistan’ın ilk devlet başkanı seçildi.

Kazakistan’ın iç politika detaylarına takılmadan dışarıdan bir gözlemci olarak Kazakistan’a baktığımızda Nazarbayev’in milli bilincin gelişmesi için ciddi adımlar attığını görürüz.

Örneğin: 74 yıllık Sovyet iktidarı döneminde yaşanan siyasi baskılar kaldırıldı. Değiştirilen mekân isimleri tekrar Kazakça isimler verildi. Geri planda bırakılan Kazak dili resmileşti. Ayrıca Rusların Kazak topraklarında yaptığı Semipalatinsk Nükleer Test Sahası kapatıldı. Zira denemelerden dolayı bölge halkının sağlığına ciddi zarar veriyordu.

Ancak 3 Ocak 2022’de başlayan protesto olayları, Kazakistan’ın bağımsızlığına tekrar zarar verebilir. Bu konuda Türkiye’nin de yapacağı katkı tarihi nitelikte olacaktır.

Peki, ne yapılmalı?

Kazakistan’da Nazarbayev’in attığı adımlar elbette önemli olmakla birlikte daha atılacak adım, yapılması gereken çok iş olduğunun altını çizmek isterim. Zor bir süreçten geçen Kazakistan’a diğer Türk Devletleri yardım etmelidir.

Türk Devletler Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı olarak atanan Ak Parti Genel Başkanvekili Sayın Binali Yıldırım beye bu konuda büyük görev düşmektedir. Binali beyin siyasi tecrübesi uzlaşmanın sağlanmasında önemli rol oynayabilir.

Türkiye, terörle mücadele konusunda engin bir tecrübeye sahiptir. Sayın Binali Yıldırım, Türk Devletler Teşkilatı’nın Aksakallılar Heyet Başkanı olarak Türkiye’nin tecrübelerini aktarabilir. Ayrıca diğer Türk Devletleriyle birlikte Kazakistan’la çok boyutlu dayanışma içinde olacağının güvencesini verebilir.

Toparlayacak olursak, 19986’da Kazakistan’da başlayan protestolar Sovyetlerin dağılışına neden olurken, umarız 3 Ocak 2022’de Kazakistan’daki protestolar Sovyetlerin yeniden doğuşuna neden olmaz.