Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2438.69
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Temmuz 2019

Sulandırmayın

Sulu duruma getirmek için su ilave etme işinin adıdır sulandırmak. İlaç, yemek, meyve suyu içine su katılarak sulandırılır. Su oranı attırma işlevidir aslında yapılan. Bir de işin suyunu çıkarmak var ki bu da farklı bir sulandırma tekniği.

Ciddi bir mevzu üzerinde yoğunlaşmışken birilerinin durumu gayri ciddi bir hale getirmesi de sulandırmak olarak adlandırılır. Sen ciddi ciddi konuşursun ama konunun ehemmiyetinden uzak birileri gelir ve alakasız konularla ciddiyeti bozar. “Arkadaşlar sulandırmayalım. Ciddi bir şey konuşuyoruz şurada.” denir ve sulu şahıs ciddiyete davet edilir. O kadar sudan sonra bu davete icabet edip ortamı tekrar kurmak da oldukça meşakkatli bir süreçtir.

Son zamanların en müzmin hastalığıdır sulandırma. Sadece şahsî meselelerde değil millî meselelerde bile sıklıkça bu yola başvuran aymazlar çıkıyor ortaya.

Ülke savunması için S 400 anlaşmaları yapmaya, ülkenin savunma gücünü arttırmaya yönelik çalışmaların olduğu bir zamanda birilerinin çıkıp da “S 400’ler külliyeyi korumak için alınıyor, S 400’ler Cumhurbaşkanı’nın evini koruyacak, S 400’ler Ak Parti’yi savunacak.” gibi akıl dışı sözleri en masum ifadeyle mevzuyu sulandırmak olarak ifade edilebilir. Daha ağır ifadeleri varın siz düşünün.

Haftaya 15 Temmuz’un yıldönümü. Sanki bir darbe girişimi yaşamamışız, sanki bu ülkenin canına, ruhuna, geleceğine kast edilmemiş gibi bir havayı yaymaya çalışanlar yine zihinlerindeki hainlik suyunu mevzuya katarak 15 Temmuz milli ruhunu gölgelemek istiyor. “15 Temmuz’un siyasi ayağı nerede, suçlular kadar masumlar da var, 15 Temmuz kontrollü darbeydi, 15 Temmuz darbeciği…” gibi birçok akıl dışı söz yine masum bir ifade ile mevzuyu sulandırma girişiminden başka bir şey değildir.

Elbette siyasi ayaklar da bulunsun, bu ülkenin zerresine zarar vermek isteyen kim olursa olsun cezasını çeksin ama bunca olanı görmezden gelerek konuyu dağıtmaya çalışmak da darbe severlerin değirmenine su taşımaktan başka bir şey değildir.

Sadece siyasi arena için geçerli değil bu sululuklar. Kültür-sanat ortamımız da oldukça sulu şahsiyetlerle dolu. Bir kitapçıya girdiğinizde en çok satanlar bölümünde adı uyuşturucu ile anılan şarkıcının hapishane anılarını yazdığı kitabının on binlerce satış yaptığını görünce ya da tek özelliği medya patronu bir kişinin eski eşi olma özelliğinin ötesine geçmeyen birinin ne idüğü belirsiz konular içeren kitabının ilk günden itibaren çok satanlar listesine girmesi ve bu kitaptan küçük çaplı bir servet kazanması gerçek kültür sanat çalışmalarını sulandırmaktan başka bir şey değil. Tabi asıl mesele bu kitaplara sımsıkı sarılanlarda.

Atatürk konulu bir kitap çıkarıp bu kitabı özel baskı (!) ile satışa sunarak ortaya hiçbir özgün cümle koymadan Atatürk sevgisiyle (!) bir servete kavuşmak da hem Atatürk’ü kapitalist emellerine alet etmek anlamına gelir hem de insanları gerçek bilgiden uzaklaştırmak için gayet sulu bir Kemalist çıkış olarak tarihteki yerini alır.

“1990’lardan başlayarak yazılan şiirde büyük payı vardır ve şiirimizin en büyük adlarından biri olarak daha da olacaktır. Nâzım Hikmet nasıl 20’nci yüzyılda Türk şiirinin temsilcisiyse, küçük İskender de şiirimizin 21’inci yüzyıldaki temsilcisidir.” Böyle söylüyor Haydar Ergülen Küçük İskender’in ölümünün ardından yazdığı yazıda. Ayar tutmaz bir zihin dağılması var. Yere göğe sığdırmama gayretinin yoldan çıkma halini bizlere yaşattığı için Ergülen’i de kutlamak gerek 21. yüzyıl şiirimizi sulandırdığı için.

21. yüzyıl şiirimizin şairler sıralamasında kendine yer bulabilir elbette Küçük İskender. Bulduğu yerin konumunu ve işelevini de zaten bilen biliyor. Birilerinin çıkıp da veda sözlerinde yoldan çıkmasına gerek yok.

Yaşananları sulandıranları kendi sululukları ile baş başa bırakıp, meseleleri özünden kavrayarak ve küçük ayak oyunlarına meyletmeyerek doğru düşünceyi arayanların içimizde çoğalmasını dilemek gerek. Duygusallık, önyargı, aklını kiraya vermek gibi sulu şakaları da terk edelim artık. Yaşamak gayet ciddi bir mücadele çünkü.