Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2389.42
BIST 100
10252.9
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Temmuz 2023

Sürdürülebilir cehaletle sürdürülebilir kalkınma olmaz!

Tarih boyunca insanları sömürmek, kullanmak va manipüle etmek için bilgiyi saklamak, insanların farkındalıklarını önlemek ve insanları düşünmeden alıkoymak için sayısız toplum mühendisliği ve ve cehalet mühendisliği projeleri uygulamaya konulmuştur. Cehalet ve toplum mühendisliklerinin ortak amacı insanları sömürmek ve köleleştirmektir. Cehalet mühendisliğinin olduğu yerde özgürlük, kalkınma ve refah olmaz. Cehalet mühendisliğinin en tehlikeli meyveleri, yoksulluk, yolsuzluk ve adaletsizliklerdir.

Demokrasinin, barışın, hukukun, hürriyetin ve kalkınmanın yeşermesi ve gelişmesi için eğitime, bilime, felsefeye ve eleştirel düşünceye ihtiyaç vardır. Platon, demokrasinin sahici anlamda gerçekleştirilmesi için toplumun çok iyi bir eğitim tecrübesine sahip olması gerektiğini söylemektedir: “Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar."Demokrasi, özgürlük, barış ve refah, iyi eğitim almış, sahte kurtarıcılara prim vermeyen, övgü yerine eleştiriyi esas alan, insan avcılığı yerine insanlarla birlikte çözüm yollarının arandığı ve tartışıldığı sosyal ve kültürel kontekslerde var olabilir.

İnsanları sömürmek ve kullanmak için din, ahlak ve kültür kullanılarak topluma her türlü yalan söylenebilir. Ahlak, Tanrı, milliyet, kültür, tarih, aile ve kimlik başta olmak üzere her türlü aidiyet ve bağlılık kullanılarak üretilen yalanlar ve korkular yoluyla insanların düşünme, akletme ve iletişim yetenekleri köreltilebilir ve sıfırlanabilir. Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbles, toplumun okumamış ve cahil yığınlarının yalanlarla ve sahte inançlarla nasıl kandırılabileceğini çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir: ‘Önemli olan halkın aydın kesimini kandırmak değildir. Onları fazla önemsemeyin. Onları kandırmak zordur ve zamanı boşa harcamış olursunuz. Sizin asıl hedefiniz cahil ve okumamış kitlelerdir. Onları kandırmak çok daha kolaydır. Eğer belli bir konuda hedefinizde dindar kesimler varsa, onlara tanrıdan ve peygamberden söz edip inançları doğrultusunda kolayca kandırabilirsiniz. Bu amaçla kilise cemaatini kullanmakta yarar vardır.’Dinle, kimlikle, tarihle ve kültürle aldatılmamak ve kandırılmamak için insanların aktif bir akla ve diri bir bilince ihtiyaçları vardır.

Eğitim, diplomalı sayısının milyonları bulması ve her yere okulların açılması demek değildir. Eğitimin amacı, kalitesiz insan yetiştirmek değildir. Eğitimin amacı, anlayan, arayan, akleden, soran, soruşturan, sorgulayan, dinleyen, açık fikirli ve çoğulculuğu esas alan özgür bireyler yetiştirmektir. Cehaletin amacı, diploma sahibi kalitesiz cahil yığınlar yetiştirmektir. Diplomalı kalitesiz yığınlar, hiçbir şekilde bilimin, felsefenin, sanatın, kalkınmanın ve ahlakın gelişmesi anlamına gelmemektedir. Cehalet, kalitesizliktir, sığlıktır, sığırlıktır, yapaylıktır, yalakalıktır, yalamalıktır ve yıkıcılıktır. Diplomalı kalitesiz cahillerin artması, aslında yoksulluğun, keyfiliğin, kuksuzluğun, çatışmanın, düşmanlığın ve ataletin artması ve kalıcılaşması anlamına gelmektedir. Cehaleti sürdürülebilir hale getiren ana dinamik, kalitesiz eğitimdir.

Bir kişinin, grubun veya odağın bütün toplumun sorunlarını çözeceği ve onları daha iyi bir geleceğe götüreceğini sanmak, bir akıl tutulmasıdır. İnsanlar ve toplumlar, kurtarıcı bekleme yanılgısından ve ahmaklığından kendilerini kurtararak olgunlaşmak için çaba sarfetmelidirler. Toplumlar, kişileri tanrısal güçlerle donanmış kurtarıcılar olarak görmek yerine verimli ve işlevsel kurumlar ve sistemler kurmalıdırlar. Kişilerin hukuk, demokrasi ve barış dışı uygulamaları, insanları cehalete, sefalete ve şiddete götürür. Sistemler ve kurumların sağlıklı bir şekilde oturması ve işlemesi, cehaleti sürdürülebilir olmaktan çıkararark özgürlüğü, refahı, barışı ve demokrasiyi sürdürülebilir hale getirebilmektedir.