Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2503.24
BIST 100
10895.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 May 2024

​Taka ile uzay yolculuğu

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla yeni müfredat taslağı açıklandı.

Sektörün konu ile alakalı söyleyecekleri elbette çok önemli; tabi söylerlerse, böyle bir hassasiyetleri varsa…

Eğitim, milletin var olma mücadelesinde asla ihmale gelmeyecek bir alan…

Vaziyet vahametini muhafaza ediyor.

Darbe anayasasıyla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin oluşturulması asla mümkün olmayacaktır.

Yeni anayasa aynı zamanda yeni müfredatın da yolunu açacaktır.

“Konuşan değil, susan Türkiye istiyoruz.”

“Tek tip insan yetiştireceğiz.”

“Mollalar İran’a” diyen ve İkna Odaları’nın mucidi, darbeci zihniyetin yaz(dır)dığı “anayasa” ile topluma giydirilen resmi ideoloji ile nereye kadar?

Asgari müştereklerini kaybetmek üzere olan bir toplumu adeta intiharın eşiğine getiren amillerden biri de bu ucube ideolojik yapılar değil midir?

Daha dün, belediyenin açtığı çukurda boğularak öl(dürül)en 5 yaşındaki çocuğun kimliğiyle, ailesiyle, depremzedeyle alay edenler, terör örgütleriyle hemhal olanlar, hangi ülkede böylesine insanlıktan çıkarıldılar?

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin başarılı olması için yeni anayasa gerekiyor.

Yeni müfredat, eleştirel düşünce etrafında tasarlanmış. Fakat resmi ideoloji orada durduğu ve “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” anlayışından vaz geçilmediği sürece bu asla mümkün olmayacaktır.

Toplum, ancak geçmişin gücüyle geleceği tasarlayabilir.

Mevcut müfredatın, bazı ülkelerin müfredatından iki kat daha ağır olduğu, taslak müfredatta ise konuların yüzde 35 seyrekleştirildiği açıklandı.

Ders sürelerinde bir değişiklik yok; 40 dakika olarak devam ediyor.

Halbuki çocuklar ne kadar sosyal faaliyet içinde olurlarsa o kadar zihni ve fiziki olarak gelişirler.08-17.00 mesai anlayışıyla eğitim olmaz.

Zorunlu eğitimin 12 yıl olarak devam edecek olması ise başlı başına bir meseledir.

8 yıl mecburi eğitimin 12 yıla çıkarılması zaten Nasrettin Hoca’nın “Fil” hikayesine benziyor. Mesleki eğitimin aksamasına en büyük sebeplerden biri bu 12 yıllık zorunlu eğitim anlayışıdır.

Sosyolojik ve demografi yapıyla da çatışmaktadır. Üniversitelerin iş bulma alanı olarak görülmesinin, akademik eğitimin doğal mecburi hale gelmesinin sebebi de budur.

6 yaşında başlayan eğitimde 12 yıl sonunda mesleksiz 18 yaşında yetişkin bir birey ortaya çıkıyor. Bunun üzerine üniversite eğitimi de eklenince 25 yaşlarında hayata atılabilecek duruma gelinebiliyor. KPSS’ye hazırlanma, “atanamayanlara” katılma durumu da dikkate alınırsa ancak 30’lu yaşlarda evlenilebilmekte. Bu da doğurganlık oranını etkilemekte, nüfus artışını düşürmekte…

Ekonomik, siyasi ve sosyal meselelere zemin oluşturabilecek, tetikleyici bir unsurdur.

Niyet halis…

Yeni Müfredat Taslağı, “bütüncül bir bakış açısıyla” oluşturulmuş…

Türk Dili ve Edebiyatı programı üzerinden bir değerlendirme yapılırsa

Edebi metinler üzerinden, sanat, tarih, din, sosyoloji, ekonomi, folklor vb. okumalar yapılabilecek, kazanımlar elde edilebilecektir. Olması gereken de budur. Yazarı, eseri besleyen sosyoloji, zaman ve mekân bilinmeden bir çıkarım sağlanamaz.

Mesela İstiklâl Marşı’nda “Korkma” ifadesi, tarih, psikoloji, din, sosyoloji vb. disiplinlere açıklanabilir.

Kabullenme değil, üretim esastır.

Taslak’ta moda denilebilecek ifadeler var: sürdürülebilirlik, okuryazarlık, atölye…

Uygulamanın adı olmuş “atölye…”

Edebiyatın, dilin atölye ile ne alakası olabilir?

“Atölye” edebî çağrışım yapıyor mu?

“Okuryazarlık” bilinçlenmeyle ilgili olabilir mi?

Bu ifade Osmanlı alfabesiyle ilgili…

(Osmanlıca metni okuyan herkes yazabilir değildir; yazmak ayrı ihtisası gerektirir.)

Hele bir de “öğretim/öğrenim yaşantıları” var ki…

Kutadgu Bilig, Dede Korkut, Yunus Emre Divanı ve Fuzulî müstakil bir ders olmalıdır.

“Atatürk laikliği, dini hurafelerden arındırarak kişinin sade dindar olmasını sağlar.”

“Atatürk laikliği” diye bir laiklik mi var?

Hangi “din”?

Hurafeler nasıl belirlenecek, arındırılacak?

Sadeliğin, dindarlığın sınırları nedir?

Ders kitabında geçen bu ifadeler, vaziyetin resmi değil midir?

 
TDV kurban