Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Kasım 2013

Tebessüm Güzeldir

"Tebessüm sadakadır" hadis-i şerifini ilk duyduğumda iyice sarsıldığımı hatırlıyorum. İslamiyet ne büyük, ne derin ve geniş evrensel mesajlara sahipti. Ve insanlık adına aslında dinimiz ne güzel, ne anlamlı ölçüler koymuştu. Sadaka, bilindiği gibi zenginlerin fakirlere maddi yardımda bulunmasıdır. Elbette herkes zengin olmayabilir ve yoksullara yardım edebilecek kadar sadaka verme imkanına sahip olmayabilir. İşte yüce Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadisiyle bir bakıma o hayırlı hizmeti minik bir eylemle, küçük bir yüz ifadesiyle yapabileceğimizi söylüyor. Bugün insanların en çok barışa ihtiyacı vardır. Barışa ve huzura. Bunlar, iyimserliği gerektirir, iyimserlik yanında tebessümü davet eder. Tebessüm ışıltıdır, aydınlıktır, ümittir, iç ferahlığıdır, yürek serinliğidir.

Tebessüm ve sadakau2026 Birbirine yakışan, birbiriyle kaynaşan, özdeşleşen, aynu00eeleşen iki kelime, iki kavramu2026 Yüzü asık kişilerin insanlara vereceği bir mesaj olamaz, bir tebliğde bulunamaz onlar. Kaşı çatık kimseler ancak ürkütür, korkutur ve uzaklaştırır. Toplulukların bal satan asık suratlı adamdan kaçıp sirke satan güleryüzlü insanlara koşması tesadüf değildir. İnsan öncelikle gazup değil beşüş bir çehre görmeyi ister, parıltılı gözlere rastlamayı, onlara inanmayı diler.

Bazen yazarlığa soyunmuş, aydın kabul edilmiş, makam mevki sahibi olmuş insanlar görürüm. Yüzlerinde o korkunç maske. Şaşar kalırım. Niçin insanlara güzel gelecek ışıltılı yüzlerini kara maskelerle örterler ki? Bir iyiliğiniz dokunmuyor diyelim insanlara, bir hayrınız olmuyor, bari bir tebessümle insanlık alemine bir katkınız olsun. Bırakın dikenler çoğalsın, ama siz gül yüzünüze tebessümü kondurun ve unutmayın ki insanlığın önderi Hazret-i Peygamber bize yol gösteriyor: "Gülümsemek sadakadır."

İki gün önce büyük dava ve fikir adamı Osman Yüksel Serdengeçti'nin vefatının 30. yıldönüydü. 1982 yılında Türk Edebiyatı Vakfı'nda kendisini tanıma ve dinleme şansını elde ettiğim Serdengeçti, yüreği büyük, gönlü zengin, ufku geniş bir alperendi. Şiirleri ve nesirleriyle nesilleri yetiştirmiş ve onlara istikamet göstermiştir. Türk Edebiyatı Vakfı tarafından neşredilen eserleri elbette okunmalıdır. Mabedsiz Şehir, Bu Millet Neden Ağlar?, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?, Ayasofya Davası, Mevlana ve Mehmet u00c2kif, Gülünç Hakikatler, Kara Kitap, Akdeniz Hilalindir başlıca eserleridir. Serdengeçti aynı zamanda büyük bir mizah ustası. Nükteleri dilde dile dolaşıyor. Madem ki konumuz tebessüm öyleyse Serdengeçti'nin bu yönüne temas etmemek olmaz. Edebiyatımızın Güleryüzü, Tarihimizin Güleryüzü ve Mizahın İzahı isimlikitaplarımdanseçtiğim nükteleri sizinle paylaşırken romancı Bahaeddin Özkişi ve Osman Yüksel Serdengeçti'yi vefatlarının yıldönümlerinde rahmetle anıyorum. Kabirleri nur, mekanları cennet olsun.

Mücadele ve mefku00fbre adamı Osman Yüksel Serdengeçti, son yıllarında parkinson hastalığına yakalanmıştı. Kendisini ilk olarak 1980'li yıllarda Türk Edebiyatı Vakfı'nın Yeşilay binasındaki katında görmüştüm. Bir zamanların ele avuca sığmayan kahramanının elleri titriyor, hiç bir eşyayı tutamıyordu. Bir gün ikram edilen çayı, eli titrediği için şekerini atıp karıştıramayınca kendi kendisiyle dalga geçti: "Hey gidi günler hey!.. Bir zamanlar Türkiye'yi karıştıran Serdengeçti, şimdi bir çayı karıştıramıyor!"

Yavuz Bülent Bakiler anlatmıştı. Agah Oktay Güner ile üniversite öğrencisi oldukları yıllarda Serdengeçti'yi ziyarete giderler. Üstat, kendisine memleketi Akseki'den gönderilen büyükçe bir tabak pekmezden tadına baksınlar diye Bakiler ve Güner'e ikram eder. Ne var ki, iri kıyım ve iştahlı iki delikanlının pekmeze fena halde yamulduklarını görünce bağırarak müdahale eder: "Hey ne oluyor! Size biraz yiyin dedim, bataklık mı kurutuyorsunuz!"

Bir toplantıda Büyük Doğu'yu kimin kapattığı tartışılıyordu. Serdengeçti durumu izah eder: "O kadar düşünmeyin yahu, düşüne düşüne başınız ağrımış olacak. Bir aspirin 'Bayer' yutun. Her şey anlaşılır. Bir şeyciğiniz kalmaz." Bazıları bu söze anlam veremezken Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı hatırlayanlar acı acı gülümser. Serdengeçti, kendisini sık sık hapse atan İsmet İnönü'den hiç hazzetmezdi. Aksi gibi, eşinin adı da İsmet'ti ve bu eşinden çocuğu olmuyordu. Bu tesadüfü soranlara tebessümle şu açıklamayı yapıyordu: "İki İsmet'ten çok çektim. Biri beni hürriyetimden, diğeri de zürriyetimden etti."

Osman Yüksel'e hastayken sorarlar: "Tansiyonunuz nasıl Osman ağabey?" Feleğin çemberinden geçen kahraman cevap verir: "Düşük... Düşük... Zaten tek düşük tarafımız tansiyonumuzdur." Serdengeçti, Ankara Cebeci'deki bodrum katını satmak ister. Alıcıya evi şöyle över: "Ev çok merkezu00ee bir yerde. Bir penceresinden bakınca hastane görünür. Bir penceresinden de hapishane... Ötekinden ise Cebeci Mezarlığı... Zaten hayat da bu üçü arasında geçer."