Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2430.59
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Eylül 2021

​Teknoloji festivaline dair!

Geçtiğimiz hafta TEKNOFEST haftasıydı. Teknoloji seferberliğiyle başlayan ve dördüncüsü düzenlenen Türkiye’nin Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivalini, pandemi şartlarına rağmen iki milyondan fazla insan ziyaret etti.

İdealini ülkenin ideali haline getirmeyi becerebilen azimli bir genç ve ailesinin tüm ülkede üstü küllenmiş, adeta söndüğü düşünülen idealizm ateşini tekrar tutuşturmayı başarmasıdır bu…

Uzun bir zamandır aşağılık psikolojisiyle kendine güvenmeyi unutmuş Batı karşısında kendisini ezik hisseden insanımızı, üç kıtaya hükmetmiş ve dünyaya adalet dağıtmış ecdadın, gelecek tahayyülü kalmamış torunlarını yeniden kendisine güven duymasını sağlamak… Şanlı geçmişin ruhiyatını diriltip, geleceğe dair ümitleri yeşertebilmek… Mesele de bu zaten.

Tabi ki bu çabayı destekleyip önünü açan siyasi iradenin sayesinde… Çalışmaları destekleyen siyasi irade olmadığında ne olduğunu yıllarca tecrübe etti bu ülke.

***

Sosyal medyada bir gencin “Sürekli “Bilim ve Teknoloji” deyip duran siyasetçiler, profesörler, yazarlar, her şeyde ama özellikle dini meselelerde “bilimden” bahsedip ahkâm kesen aydın görünümlü küçük beyinlilerden, böylesine büyük, gençliğin rağbet ettiği ve her açıdan ülkemizin faydasına bir organizasyonu ziyaret edip, hakkında tek laf ettiklerini gördünüz mü? Teknofesti kim neden istemez?” sorusuna binaen yazmak istedim bu yazıyı.

Bu ülkenin ilerlemesini Amerika başta olmak üzere küresel sömürü düzeni devam etsin diyen hiçbir emperyalist ülke istemez. Veya İran-Suud gibi kendi menfaatleri uğruna bölgeyi yangın yerine çevirmek isteyen hasis ülkeler… Ya da emperyalizmin Türkiye şubesinde görevli zihniyet!

Biz biliyoruz ki bu millet her dönem kendi ayaklarının üzerinde durmak için çok çalıştı, üretmeye, keşfetmeye yeni icatlarla ortaya yeni bir şeyler çıkartmaya her zaman çabaladı ve gayretli oldu.

Fakat bu çabaların sonucu her seferinde hayal kırıklığıyla neticelendi. Çünkü ülkeyi babasının çiftliği gibi gören ve sadece Batı devletlerinin menfaatini gözeten belirli bir zihniyetteki yönetici kesim, bu çalışmaların önünü kesti ve hatta kendi imkânlarıyla ortaya bir eser koyanları bırakın ödüllendirmeyi cezalandırarak engelledi.

***

Uçak yapıldı fabrikasını kapattılar, silah yapıldı fabrikasını havaya uçurdular. Roket yapıldı projesiyle birlikte yaktılar, araba yapıldı üretimi durdurdular, daha dün denecek kadar yakın geçmişte dünyanın en iyi cep telefonunu ürettik, yok ettiler projesiyle beraber. Bu zihniyetin tek gayesi bu ülkemizi Batının paryası haline getirmek…

Batı ülkeleri, kadim düşman olarak gördükleri Türkiye’nin güçlenmesini, sömürü çarklarına çomak sokmasını ister mi? İstemez tabi. Buna engel olmak için ise “içimizden” görünen ama ülkemiz ve milletimize aidiyeti olmayan bu maşaları kullanıyorlar.

Daha geçen hafta (mealen) “Mavi Vatan- deniz kıta sahanlığı” meselesini işgal olarak nitelendirip Akdeniz’i Yunanistan’a bırakalım bize balık tutacak kadar yer yeter” diyen muhalefet parti yetkilileri oldu bu ülkede.

İktidar olsalar ilk fırsatta İHA-SİHA teknolojisini yok edecekleri ortada olan bir zihniyet bu teknolojiyle yapılan festivali destekleyebilir mi? Amerikan senatosunda bazı milletvekilleri “Türkiye’nin İHA-SİHA teknolojisi-üretimi ABD güvenliği için tehlike teşkil ediyor” diye önerge verirken, göbekten emperyalizme bağlı olan kukla zihniyet bunu destekleyebilir mi?

Dünya hızla büyük ve çetin bir kaosa sürükleniyor. İki cihan harbi sonrası kurulan sömürü düzeni dünyanın yeniden dizaynıyla yeni bir şekle sokulmaya çalışılıyor.

Biyolojik saldırılar, küresel operasyonlar, ekonomik handikap, gıda ve su savaşları derken aslında bütün dünya adeta çalkalanıyor. Bu noktada ülkemizin yeni şartları faydaya çevirerek varlığını koruyabilmesinin yolu, teknolojik gelişmenin yanında tarımda (gıda ve içme suyu) belirli bir disiplin ile eldekini muhafaza ederek bir an bile kaybetmeden terakki edecek adımları atmasına bağlı.

***

Teknoloji seferberliğinin öncülüğünü yapan, milletimizin heyecanını dirilten bu uğurda taş üstüne taş koyan herkes baştacıdır.

Ama bundan daha önemlisi bu milletin dininin dilinin ahlakının kültür ve geleneğinin önündeki engelleri ortadan kaldıracak bir sistem inşa edip milletin asli ruhuna kavuşturulmasıdır.

Rahmetli mimar Turgut Cansever’in dediği gibi:

“Şehri imâr ederken nesli ihyâ etmeyi ihmal ederseniz, ihmâl ettiğiniz nesil imâr ettiğiniz şehri tahrip eder...”

Bütün müspet hamleler, kötülüğün bu kadar kolay güç bulduğu bir sistemde ruhundan kopuk insanlar eliyle kısa sürede yok edilebilir.

Teknoloji ancak gayesiyle kıymetlidir ve bir mana ifade eder.

Öncelikli meselemiz inancıyla terakki eden ruh, onun emrindeki koldur!