Dolar (USD)
32.29
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2408.36
BIST 100
10270.72
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2017

Terör ve devlet tanımı!

Dünyadaki terörün kaynağı, emperyalist devletlerin sömürüye dayalı politikalarıdır. Emperyalist devletler varlıklarını sömürü ve yağma üzerinden gerçekleştirdikleri ve bu düzenin bekasını da başka ülkelerin kaynaklarını sömürerek devam ettirmek zorunda oldukları için dünyadaki terörün savaşların işgal ve katliamların asıl faili ve sebebidirler.

Yani devlet politikaları, terör ve savaş düzeni üzerine inşa edilmiş bir sistemden bahsediyoruz.

Haklı olanın değil, güçlü olanın düzenidir bu. Zulüm düzeni!..

Bu sistemi ise, fiillerin tanımını yaparak, katagorize edip yer tayiniyle sürdürüyorlar.

Tanımlamak, katagorize etmek ve yer tayini yapmaku2026 Ana meselemiz ve bugünkü politik hamlelerimizi boşa düşüren nokta burasıdır. Kime göre, neye göre ve ne için devlet ve politika?...

Terör tanımı meselau2026 Terörist kimdir, terör faaliyeti nedir, kim ne yaparsa terorist olur ve bunları belirleyen kim ve belirleyici kıstası nedir?

Özetle kuralı koyan kimdir?

Tek başına bir ferdin varlık gayesini sorgulamak için kendisine sorduğu sorular, cemiyet planında en büyük teşekkülü oluşturan devletler için de geçerlidir. " Ben kimim, varoluş gayem ne, hayata bakışımı belirleyen temel direkler, adım atmamı sağlayan ana faktörler nedir ne olmalıdır?"

Kendi dünya görüşünü ortaya koyarsın bunun dışında kalanı kendi içinde katagorize eder yer tayinine başlarsın. Bir fiili tanımlamak, o tanım üzerinden fiili ve fikri yaptırım uygulamak da bu kendini ifade edişle olur.

Bizim terör dediğimize özgürlük savaşçısı diyen ve bizim aleyhimize olacak şekilde bunları destekleyen bir dünya var karşımızda.

Bugün "Teröre karşı ortak koalisyon" adı altında Müslüman topraklarını vurarak Müslümanları katleden emperyalist güçler, terörle mücadele adı altında sömürü düzenlerini sürdürme peşindeler. Rakka'da DEAŞ ile mücadele edilecekmiş de DEAŞ terörünü bitireceklermişu2026

Bu hikayenin baştan aşağı yalan olduğunu herkes biliyor. DEAŞ dedikleri zaten emperyalist Amerika'nın terör politikalarını uygulamak için sahaya sürdüğü bir piyon ve kullanım alanına göre diğer devletleri bu piyon ile politika belirlemeye zorluyor. DEAŞ'la mücadele diyerek Suriye direnişini kırdılar, DEAŞ'la mücadele diyerek dünyanın heryerinde Müslümanlara baskıyı artırdılar DEAŞ'la mücadele diyerek dibimizde Siyonist İsrail'in güvenliği ve Arzı Mevud'u için PKK devleti kurma hazırlığındalar.

Yıllardır devlet olarak Batı normlarına uygun bir gelecek hayali ile Batının kurallarını benimsemek üzerine kurulu politikamız, hadiselerin dayatmasıyla bir anda çöpe döndü. Bu toprakların mayasına, ruhuna geçmişine ve geleceğine uygun olmayan hayat tarzı ve gelecek tahayyülünün yanlışlığı, bile isteye olmasa da en nihayetinde hadiselerin dayatmasıyla ortaya çıktı.

Batı dünyasının bin yıldan fazla bir zamandır bize bakışı ve bizim için biçtiği rol ortada iken bugün, demokratik dünya hikayesiyle bunun değişeceğine inanmak saflığın zirvesi değilse ihanettir.

Bu bakış açısının hasrı içinde "tabi olan olarak" dost ve müttefikliğe razı olmak ile, "asi olan olarak" terörist devlet yaftası yemek arasında sıkışıp kalmanın handikapını yaşıyoruz devlet olarak.

Emperyalizmin kurallarına uyarak emperyalizmle mücadele etmek mümkün mü? Uluslarası ilişkilerde dış yüzden maslahatı gözetmek ayrı, kendi çıkarına göre adım atmak ayrıdır. Sınırımızda kurulmak istenen terör devletini engellemenin yolu yine sınırımızda bizimle her şekilde birlik olacak insanlarla engeleyebilecekken bu tanımlamalara uyma kaygısı başımıza büyük işler açmak üzere.

Emperyalistlerin yanıbaşımızda bizden olanlara terörist yaftası vurması bizi neden bağlasın ki?

Devlet olarak inancımıza tarihimize ve geleneğimize uygun tanımlamalarımızı yaparak, sistemimizi buna göre inşa etmeli ve politikalarımızı da ona göre belirlemeliyiz.

Beka sorununu çözmemizin yolu, "kim olarak ve kiminle gelecek tahayyülü" sorusundan geçiyor anlamalıyız artık.