Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.96
Gram Altın
2457.00
BIST 100
9765.91
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Şubat 2022

Ters diplomasi dengesi

Dünyanın gözünün kuzeyimizdeki Ukrayna'ya çevrildiği bir sırada güneyimizde yeniden terör hareketliliği başladı. ABD ve Batılıların verdiği silahlarla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı veya Barış Pınarları bölgelerine sızma girişiminde bulunmak isteyen teröristlerden birkaçının daha eşekler cennetine yollanmadığı gün geçmiyor.

Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden, kameralar karşısına geçerek 2019'da DEAŞ lideri Bağdadi'den sonra örgütün başına geçen Ebu İbrahim El Haşimi'nin İdlib'de öldürüldüğünü açıkladı. Malum olduğu üzere Bağdadi de İdlib'de öldürülmüştü. Sözüm ona Haşimiyi canlı olarak yakalamayı hedefleyen 3 helikopter ve 2 düzine ABD komandosu 13 tane kadın ve çocuğu katletmekten başka bir iş yapamadı. Haşimi'nin kendini patlattığını söylüyorlar. Bir ABD helikopteri ise pert oldu.

Bağdadi'nin öldürülmesi ile Haşimi'nin öldürülmesi operasyonları arasına karbon kağıdı konulmuş gibi tıpa tıp birbirlerine benziyor. Her ikisi de Irak'tan kalkarak, kilolarca altın verdikleri PKK terör örgütü elamanlarının eskortluğunda 500 km yol katederek İdlib'e geliyorlar. İki ayı bulan bu yolculuklarında yakalanmak yerine Türkiye'nin kontrolündeki İdlib'de operasyon düzenleniyor. Başkan Biden tarafından başarılı olarak dünyaya lanse edilen operasyonda bir adam için 13 kadın ve çocuk yargısız infazla katlediliyor.

Özellikle Haseke bölgesinde hapisteki binlerce DEAŞ'lı ABD'nin gözetiminde PKK teröristleri tarafından serbest bırakılıyor.PKK terör örgütü, Barzani'ye bağlı yayın yapan Rudaw kanalının Suriyedeki faaliyetlerini yasaklayarak, ürettiği ve üreteceği yalanların başka birileri tarafından ifşa edilmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Malum ABD, birçok DEAŞ'lıyı da Taliban ile savaştırmak üzere Afganistan'a ve Afrika'da karıştırmak istediği bölgelere götürmüştü.

ABD'nin Haşimi hamlesinin Türkiye'nin Kış Kartalı operasyonundan hemen sonra gelmesi dikkatlerden kaçmıyor. Ukrayna'yı savaş çığırtkanlığı ile Suriyelileştirmek isteyen ABD'nin Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki istikrarlı bölgeleri karıştırma, böylece destek verdiği teröristlere nefes aldırma hamleleri bundan sonra da sürecek. Birileri emperyalistler gibi kandan, kaostan besleniyor, bölge insanın da Ukrayna'da da, Suriye ve Irak'da da huzur ve istikrara ihtiyacı var. Ukrayna krizinin başladığı günlerde AB liderliğine soyunan Macron'un Suriye'de yeniden rol almaya çalıştığı bir başka gerçek.

Başkan Erdoğan'ın Ukrayna ziyareti, Putin'den gelen olumlu mesajlar üzerine, Türkiye'den rol çalmak isteyen Macron bir hafta içinde Putin ve Zelensky ile 3 kez telefonda görüştü. Macron 7 Şubat günü Moskova'ya, 8 Şubat günü ise Kiev'e giderek Türkiye'nin kotardığı barış ikliminden pay almak isteyecek.

Başkan Erdoğan'ın koronaya yakalanması muhtemel BAE ve körfez ziyareti ile Putin'in Türkiye'ye gelmesi takvimini ne kadar etkileyeceğini göreceğiz.Duamız Erdoğan'ın bir an önce sıhhatine kavuşarak,Türkiye'nin hakkını ve hukukunu savunmaya devam etmesidir.

Bu arada Fransız asıllı bazı sitelerde Türkiye'de etnisiteyi gündeme getirerek, Konya'dan ötesini dillerinin bile konuşulmasına izin verilmeyen Kürt nüfusu olarak göstermesi, Erzurum, Sivas, Kayseri, Konya dahil Türkiye'nin yüzde 48'inin Kürt olduğunu Türklerin ise yüzde 43.4 ile ikinci etnik grup, yüzde 8'in ise diğer topluluklar olarak gösterilmesi 2023 öncesi 6 kollu siyasi ahtapotun parlamenter sistem arayışlarının altyapısını oluşturma gayretinin işaretlerini veriyor.

Türkiye güçlü olmak ve savaşı da göze alarak bölgede barışı savunmak zorunda. Akdeniz'de EastMed'leri çöpe gittiği gibi erinde veya sonunda, Suriye ve Irak'taki paravan devlet için teröre destekleride sonuçsuz kalacaktır. Yeterki, emperyalizmin oyununu görelim. Üç kuruşluk çıkarları için emperyalistlerle iş birliği yapanlara müsaade etmeyelim... Vesselam.