Testere dansçıları
Cemal Kaşıkçı cinayeti, çok tehlikeli, sinsi, algı operasyonudur.
FETÖ'nün Diriliş Kilisesi 'İmam'ının 12 Ekim'de tahliyesinden 10 gün önce gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi Türkiye'ye yönelik açık Siyonist bir suikasttır. Kaşıkçı'nın girdiği Başkonsolosluktan çıkamadığını nişanlısı açıkladı. Katiller bunu hesap edemediler. Bilselerdi muhtemelen onu da öldürürlerdi, tanık ve delilleri yok ederlerdi. O zaman şöyle bir durum oluştururlardı: "Türkiye'ye giden gazeteci Cemal Kaşıkçı kayıp." manşetleriyle Türkiye'nin itibarına saldırıya geçeceklerdi. Aylarca, yıllarca bunu kullanacaklardı. Bu kayıp/cinayet muhtemelen faili meçhul bırakılacaktı. Türkiye'nin güvenli olmadığını her fırsatta söyleyen malum iç ve dış odaklar ilk günde bunun işaretlerini vermeye başlamışlardı.
Oyun bozulunca her şey ortada olmasına rağmen insanlığın gözünün içine baka baka olayı tiyatro; Kaşıkçı'yı da suçlu ilan etmeye hazırlanıyorlar.
Bu, toy, sünepe bir veliaht prensin yapabileceği operasyon değil. ABD Dışişleri Bakanı'nın apar topar Riyad'a gitmesi de delil karartma istişarelerinden biridir.
Trump, 21 Mayıs 2017'de Kral ailesiyle Kılıç dansı yaparak bölgedeki konumunu bir kez daha göstermişti. Kılıç dansı, Ilımlı İslamcı reformist, çağdaş, ilerici, aydınlanmacı Veliaht Perns Muhammed bin Selman'ın İstanbul Başkonsolosluğundaki Testere dansıyla devam ediyor. Kılıç dansından sonra Trump, 380 milyar dolarlık silah anlaşmasını imzalamıştı. Testere dansı sonrasında da yeni anlaşmalar peşinde. Türkiye'deki hücreleri de ABD'nin gösterdiği hedeflere doğru ürmeye devam ediyorlar.
Suudi Arabistan'ın açıklamasına göre Cemal Kaşıkçı, İstanbul Başkonsolosluğuna geldiğinde burada bulunan başka Suudi vatandaşlarla tartışmaya başlamış, tartışmanın arbedeye dönüşmesiyle de hayatını kaybetmiş. Bu açıklamayla Suud Şebekesi, dünya kamuoyunu salak yerine koyarak "Kaşıkçı, arbede çıkaran bir kişidir, mazlum değildir, zalimdir; öldürülmemiştir, ölmüştür. "diyor.
Mademki Suudi 'serserilerin' cinayette parmağı yok, öyleyse Krallık, neden açıklama için 18 gün bekledi, ilk gün (2 Ekim'de) Kaşıkçı'nın Başkonsolosluktan çıktığı yalanını ortaya attı, cesedin akıbetiyle ilgili hâlâ bilgi vermiyor?
Evet, ceset nerede?
Nedense bu arbedede hiç kimse de yaralanmıyor, sağlık görevlileri çağrılmıyor, emniyete ve adlî makamlara bilgi verilmiyor, kimse Kaşıkçı hakkında şikayetçi olmuyor. Başkonsolos ve güvenliği de bu arbedeyi' seyrediyor. Krallık, arbedeye katılanlar hakkında Masonik ritüellere de uygun olarak 18 gün sonra 18 kişi hakkında soruşturma açıyor.
Trump'ın eveleyip gevelediği serseri katiller bunlarmış, meğer.
Olaydan bir gün önce (1 Ekim'de) Başkonsoloslukta arbede çıkacağını bildiklerinden mi Türk çalışanları iki gün izine çıkardılar?
Suudilerin bu açıklamasından üç, dört gün önce şöyle diyordu Trump, Kral Selman ile görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada: "Aklını okumak istemem ama benim anladığım bu işin ardında serseri (kendi başına hareket eden) katiller olabilir. Kim bilir, bu işin içi yüzü yakında ortaya çıkacak ama o (Kral Selman) iddiaları kesin olarak reddetti." diyerek olayın örtbas edileceğinin sinyalini veriyordu.
Buna karşılık senatör Elizabeth Warren: "Suudiler yıllarca Donald Trump'ın batık işletmelerini kredileriyle kurtardılar. Bugüne kadar kaç para aldı acaba? Amerikan Başkanının Suudi Kralının sözcüsü gibi davranmasının bedeli ne? Trump vergi hesaplarını yayınlasın da görelim" diyerek kirli ilişkileri ifşa ediyordu.
İş adamlarını, Lübnan Başbakanı'nı rehin almış, çeteleşmiş devlet var, karşıda.
Kendi başkonsolosluğunda vatandaşını katleden Suudi yönetimini, vatandaşlarına bombalar yağdıran Esed'i, Sisi'yi, terör örgütlerini sevk ve idare eden aynı mihrak değil mi? Bunlar, Kral Selman'dan az kirli değil.
DEAŞlaşmış Devlet(ler) demek daha doğru.
Devlet vatandaşına tuzak kurmaz, onu öldürmez.
Cinayeti Türkiye'nin üstüne yıkacaklardı. Fakat mızrak çuvala sığmıyor.
Küresel haydut düzen yıkılıyor.
Teyakkuz halinde olmalıyız.
