Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Haziran 2023

Tevekkül ve Sufiler

Tevekkül sözlükte ‘tefe’ül’ babından bir mastar olup, farklı çekimleri ile birlikte Ku’ran-ı Kerim’de 70 defa geçmektedir.

“Rabbin şüphesiz, onlar (inkârcılar) arasında hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, her şeyi bilendir. O halde sen Allah`a güvenip dayan. Çünkü sen apaçık hakikat üzeresin.” Neml:78-79.

“Allah’a güven. Vekil olarak Allah yeter.” Ahzab:3.

“Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah’a güvenip dayan. Vekil ve destek olarak Allah yeter.” Ahzab:48.

Eğer mü’minler iseniz ancak Allah’a güvenin. Maide:23.

Ayet-i Celilelere bakıldığında tevekkülün itimad, güven, dayanmaya ile ilgisi açık ve seçik olarak görülmektedir; şeksiz-şüphesiz güven…

Tasavvuf dilinde tevekküle daha yakından baktığımızda ise, “Allah’ın katında olana güvenmek, ‘sahip oldukları’ndan dolayı bir umut taşımamak, Allah’ın, rızkına ve işine kefil olduğunu bilerek, sadece O’na yönelmek ve başkasına dayanmamaktır.” Yani, “kişinin aczini kabul edip, dil ve kalp ile O’na dayanmasıdır.” Tasavvuf sebeplere güvenmeyi hoş karşılamaz ancak zahir araçlara sarılmayı da meşru görür.

Kimi tasavvuf şeyhi “tevekkül her şart ve zamanda Allah’a bağlanıp, ona güvenmek, kişiyi amaca ulaştıran tüm sebeplere güveni terk etmek ve Allah’ın sebeplerin yaptığı işi üzerine alması halidir.” dese de bununla birlikte, “kişi meydana gelen hadiseler karşısında tamamen edilgen durumda olmamalıdır çünkü sadece kişinin kesbi onu mesul tutar” diyenleri de vardır.

İslam Metafizikçileri tevekkül deyince bunu derecelendiriyor. Kişinin makamına göre üç mertebesi olan tevekkülü; tevekkül, teslim ve tefviz olarak ayırmışlardır:

Yüce Yaradan’ın vermiş olduğu söze (va’d) itimad ederek huzur bulan tevekkül sahibi/mütevekkil,

Semi’ ve Basir olan Allah Subhanehu Teâlâ’nın kendisini gördüğüne, bildiğine ve her durumda kendisinden haberdar olduğuna iman edip kanaatinden şüphe duymayan teslim olan kişi,

Tefviz sahibi ise şartlar ve sonuç her ne olur ise olsun huzur ile Allah’ın iradesine, kararına, hükmüne kalbinde hiçbir sıkıntı duymadan rıza gösterendir.

Bu mertebelerden hareketle tasavvufta;

Tevekkül, tahsiline, bilincine bakmaksızın herkesin,

Teslim, seçkinlerin (havas),

Tefviz, seçkinler arasında en önde olanların niteliğidir (havasu’l havas).

İslam metafizikçileri tevekkülü içselleştirmek için çeşitli zorluklara katlanmayı esas alırlar. Sufilerin kimi zaman yemeden kesilmeleri de bu minvaldedir. Çünkü kendisini aç bırakan zahid kendisini yani nefsini açlıkla terbiye etmez, nefsini aç bırakarak tevekkülünü arttırmak ister. Adeta “Yediğim için hayatta kalmıyorum, Allah dilemedikçe yemesem de ölmem” bilincine varmak için kendisini yemeden uzak tutar Sufi.

İbn Ata tevekkülü, “içinde sebeplere karşı bir meylin belirmemesi, sebeplerin üzerinde önemle durmana rağmen Hakk’ta bulduğun sükûnun hakikatinden bir şey kaybetmemendir.” olarak tarif eder.

Anlayacağımız o ki tasavvuf “tevhid”i zedeleyecek hiçbir şeye izin vermemektedir. Evrende meydana gelen olaylara Allah’tan gayrı bir gücün tasarrufta bulunduğunu düşünmek inancı yani “tevhid”i bozar.

Bu meyanda tasavvuf ehli, çok bilinen bir hadis olan “Önce deveni bağla sonra Allah’a tevekkül et!” rivayetten, “Deveni bağlasan dahi tevekkül et…” gibi bir anlam çıkarır ki bu tasavvufi düşünceye tutarlılık kazandırır çünkü rivayetteki tevekkülden, “aldığın tedbirine güvenme, her şeyin Sahibi’ne tevekkül eyle.” sonucunu çıkarıyorlar. Yani kul hiçbir olayı Allah’tan bağımsız düşünmemeli, her olayda Rabbi’ni merkeze almalıdır.

Elbette anlattıklarımızla tedbirin terkini kast etmiyoruz, yalnız bütün tedbir ve kararların üzerinde nihai belirleyicinin Allah Teâla olduğunu hayatımızın odağına koymamızın zorunlu olduğunu vurguluyoruz.

Ve iman ediyoruz ki;

Her ne şekilde olursa olsun hiçbir tedbir takdiri değiştiremez.

Tevekkül inananı Yüce Yaradan’ımız olan Allah’ın sevgisine mazhar eyler:

Allah tevekkül edeni sever. (3:195)

“Hasbunallah ve ni’me’l vekil/Allah bize yeter, O ne güzel Vekil’dir!”

Galiba bir toparlama yazısı gerekecek, inşaallah…