Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2386.58
BIST 100
10229.54
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


​Toplumun üçte ikisi birbiri ile kavgalı

Ülkemizin ihtiyacı olan avukat sayısı ile hukuk fakültesinde mezun olup avukat olan kişilerin sayısı kıyaslandığında akılla izahı olmayacak kadar fazla avukat yetiştirildiği son yıllarda sürekli gündeme getiriliyor. Buna rağmen hiçbir tedbir de alınmıyor. Bununla eş zamanlı olarak da özel üniversitelerden son derece düşük puanlarla fakülteye giren öğrenciler de Türkiye derecesiyle hukuk fakültesine giren öğrenciler eşit muamele görerek, avukat, hakim, savcı olunca hukuk devleti ve adliyelerdeki kalite iyice ayaklar altına alındı. Bazı Avrupa ülkelerinde hukuk fakültesine gidecek öğrenciler orta öğretimde ayrıştırılıyor, sadece ülkenin en yüksek başarısını göstermiş öğrencilerin hukuk fakültesini tercih etmesine izin veriliyor, diğerlerinin hukuk fakültesini tercih etmesine imkan bile verilmiyor. Zaten ülkemiz, hiçbir zaman nitelikli bir hukuk devleti olmamıştı, son dönemde bu nitelik sorunu iyice aşağılara indi. Kamu vicdanında adalete olan inanç daha derinden yaralanmaya devam ediyor.

Avukatlık mesleğini icra edilmesinde avukatların meslek örgütü olan Barolar da her fırsatta meslekte nitelik sorununu dile getirmelerine rağmen kendilerini dinlettiremediler. Öte yandan mevcut işleyiş adliyelerin iş yükünü de azaltmadı, tam tersine sürekli artırdı. Zira hukuk devletine inanç olmayınca hukuk ihlal etmek de yaygın pratik haline geliyor. İnsanlar adliyelerin nitelik zaafını bildiği için ve adliyelerdeki yavaş işleyişten emin oldukları için kolaylıkla hukuk ihlal ediyorlar. Bunun üstüne bir de adliyelerde verilen kararların hatalı olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu gören insanlar kolaylıkla hukuk ihlali yapıyorlar. Hukuka saygının olmadığı yerde hukuk devleti olmuyor işte.

Bugün itibarıyla güncel verilere baktığımızda Ceza Mahkemelerine 3.055.892, Hukuk Mahkemelerine 2.349.830, İdari Yargıya da 620.723 yeni dava açılmış. Cumhuriyet Başsavcılıklarına Toplam 4.538.547 şikayet yapılmış, İcra Dairelerinde de İcra ve İflas için 11.020.040 dosya açılmış. Yani toplamda 21.585.032 adet yeni dosya açılmış. Yılın bitmesine iki ay daha var olduğu için yıllık ortalama 25.902.038,4 yeni dosya açılıyor, yani kabaca yılda 26 milyon kişi adliyeye müracaat ediyor. Her dosyanın da en az iki muhatabı olduğu nazar alınınca adliyede yılda en az 52 milyon kişi ile ilgili işlem yapılıyor demektir.

Ülkenin yaklaşık üçte ikisinin her yıl birbiri ile birer yeni uyuşmazlığı olduğu verilerden anlaşılıyor, bir ülkenin vatandaşları arasında bu kadar çok hukuki uyuşmazlık olması ülkedeki barış ve huzur ortamının yeniden tesis edilmeye ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Sadece hukuk ve adalet inancın toplumsal kültür içinde çok derinden zedelenmiş olduğu toplumlarda bu kadar çok sayıda ve yaygın uyuşmazlık görülür. Sağlıklı toplumlarda bu kadar çok yönetilememiş hukuki çatışma olmaz. Çatışma yönetimi yapılarak sorunlar adliyeye intikal etmeden çözülür.

Alt kırılımlarında çok unsura yer verilebilecek olsa da şu konulara değinilmesinde fayda var: Herşeyden önemlisi, toplumu yönetenler ve kanaat önderleri, yani rol model olan kişiler gerçekten hukuk ihlali yapmamalı ve yapılmasına da izin vermemelidir. Bunu sağlarsak sorunun çok çok büyük kısmının kendiliğinden çözüldüğünü göreceğiz. Bizim ülke olarak öncelikle toplumu aklı selim zeminine taşımaz gerekir, sağlıklı sebep sonuç ilişkileri kurarak muhakeme edebilme yeteneği artırılması şart. İlkokuldan başlayarak, değerler eğitimi güçlü şekilde verilip bu kuralların içselleştirilmesi sağlanırsa ihlaller daha aza inecektir. Çatışma yönetimi konusunda bilinçlendirme yapılırsa sorunlar ilişkilerin geliştirilmesi aşamasında çözümlenerek gider, adliyeye intikal edecek iş sayısı azalır. Eğitimde ve özellikle de hukuk eğitiminde nitelik sorunu hızlı şekilde çözülmeli, ülkenin en nitelikli öğrencilerinin hukuk fakültesini tercih edebileceği yeni bir modellemeye gidilmelidir. Toplumda hukukun mutlak olarak hakim olması ile adaletin hızlı, doğru ve kaliteli işlemesi odaklı çalışmalar artırılmalı, adliyeye giden kişiler adaletli bir karar alacağından emin olmalıdır. Adalete erişim makul şekilde maliyetlendirilmeli ancak haksız çıkan tarafın dişe dokunur bir maliyet ödeyeceğini de bileceği bir modelleme yapılmalı, adliyede haksız çıkmaktan çekinilecek bir maliyetlendirme yapılmalıdır. Bu bağlamda, özellikle de resmi avukatlık ücret tarifesi ile baroların yayımladığı vekil-müvekkil arasındaki en az ücret çizelgesindeki rakamlar birbirine yakın ve gerçekçi olmalıdır. Kişilerin avukatına ödediğinin onda biri bile haksız çıkan karşı taraftan alamadığı için haksız olan kişiler cesaretle hukuk ihlali yapabiliyorlar.