Dolar (USD)
32.16
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2531.80
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 May 2017

Türkiye -ABD diyaloğu sonuç vermeye başladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki ikili görüşme çok da dengeli değildi. Biri tecrübeliydi, önce bir ülkenin en büyük şehrini yönetmiş, sonra devleti yönetmeye başlamıştı. 15 yıllık fiili devlet yönetiminde oldukça tecrübe kazanmıştı. Tezleri belliydi. Bu tezleri, ikili görüşmede muhatabının yüzüne karşı açık açık söyledi. Baş başa görüşmeden sonraki basın toplantısında da ABD'nin kendi askerleri ölmesin diye piyon olarak kullandığı PYD/YPG ile iş tutmasının yanlış olduğunu muhatabına karşı adeta haykırdı. PYD/YPG için kullandığı "terörist" kelimesini canlı yayında tercüman çevirmeye cesaret edemedi.

Diğeri, emlak kralı bir işadamıydı. Devlet tecrübesi yoktu. Yeni seçilmişti. Göreve başlayalı daha dört ay olmuştu. Muhalifleri tarafından aşırı derecede sıkıştırılıyor, iş yapmaması için eli kolu bağlanıyordu. Basın her gün aforoz ediyordu.

Trump, Türkiye Cumhurbaşkanını ev sahibi olarak nazikane bir şekilde kapıda karşıladı, görüşme sonrasında da aracına kadar uğurladı. Basın toplantısında eline tutuşturulan Türkiye ile ABD'nin geçmişteki işbirliğini öven birkaç cümleyi aktarıp konuşmasını bitirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmekten memnun kalmıştı. Görüşme sonrasında Twitter hesabından "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Beyaz Saray'da ağırlamak büyük bir şerefti" mesajı yayınladı.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki görüşme aslında bir tanışma, tebrik ve nezaket ziyaretiydi. Nitekim Erdoğan da konuşmasında bunu iki kez tekrarladı ve Trump'un başkan seçilmesini tebrik etti. Bu seçimin, Türkiye'nin bulunduğu bölge için umutları yeşerttiğini söyledi. Tanışma ziyareti, karşılıklı diyalog için bir başlangıç olacaktı. Çok zaman geçmeden meyvelerini vermeye de başladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen, hemen ertesi gün "YPG'ye hiçbir vaatte bulunmadık" dedi ve ekledi: "YPG ile yola devam ediyoruz çünkü sahada kısa zamanda eyleme geçebilecek tek güç onlardı. YPG'ye hiçbir vaatte bulunmadık. Bu savaşın içindeler çünkü kendileri istiyorlar. Kendilerine ait bazı motivasyonları olduğu da aşikar. Bizim işbirliğimiz Irak ve Suriye'de etkin olan bir terör örgütünü yenmek üzerine kurulu bir işbirliği. İlişkimiz geçici, taktiksel ve 'al- ver'e dayalı."

Türkiye'yi çok yakından tanıyan Cohen'in Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü'nün panelinde söylediği sözler Türkiye açısından umut vericiydi. Sadece bununla da yetinmedi. ABD'nin Membiç'te söz verdiği halde sözünü yerine getirmediğini de söyledi.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesinden iki gün sonra, 18 Mayıs günü ABD, Suriye'de Esed rejiminin askerlerini "çatışmasızlık" bölgesine girdikleri gerekçesi ile bombaladı. Bu askerlerin arasında İranlı milisler de vardı. Suriye'de Esed zulmünün bu boyutlara gelmesinde rolü olan ülkelerin başında İran geliyor. Esed rejiminin muhaliflere karşı zayıfladığı bölgelerde hep İranlı milisler devreye girdi. Türkiye-ABD arasındaki mutabakatta asıl önemli nokta, İran'ın bölgedeki etkinliğinin kırılmasıdır. İran, nerede kendisine yakın kesimler varsa, onları harekete geçirerek fitne çıkarmanın peşindedir. Bunun farkına varıp üzerine en etkili şekilde gitmeye hazırlanan ise yeni ABD yönetimidir.

PKK, geçmişte batılı devletlerin taşeronuydu. Epey bir zamandır da batılıların yanı sıra Esed'in gönderdiği paralarla çarkını döndürüyor. PKK'nın Suriye kolu olan PYD/YPG ise Kobani'de DEAŞ'ın kendilerine kan kusturmasının intikamı için Rakka'nın kurtarılmasında ABD'ye paralı askerlik yapıyor. Rakka, DEAŞ'tan temizlendiğinde kıçlarına tekmeyi yiyecekler. Ne diyelim, kendi aptallıklarına yansınlar.

 
TDV kurban