Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.93
Gram Altın
2446.55
BIST 100
10173.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Nisan 2021

​TÜRKİYE HEM KİLİT HEM ANAHTAR

Mutant virüslerle salgının üçüncü pik aşamasının yaşandığı gelişmiş birçok ülke, gerek Dünya Bankası’nın gerek ise IMF’nin 2021 yılı için “hızla iyileşme” olacağı tahminlerine süphe ile yaklaşmaya başladı.

Bu devletlerin Johnson&Johnson ile Astra Zeneca aşılarının insanlarda pıhtı oluşturarak canlarına mâl olması riskini görmezden gelmesi ve bu aşıları tekrar uygulamaya geçirmesi iyimser tabloya geri dönme çabası olarak yorumlanıyor.

Türkiye ise bu aşamada üretken nüfusu ve ciddi sanayisini kullanarak -zorlu bir enflasyon sorunu ile karşı karşıya kalsa da- iç pazar ile ayakta kalabilecek ekonomik güçte bulunuyor.

Avrupa ortak para biriminin getirdiği “geleceğe borçlanma imkânı” ile “insan varlığını önceleyen” yaklaşım sergilese de bu aslında Avrupa’nın yıllar boyunca umursamadığı sağlık sisteminin çökmesinden kaynaklı bir durum.

Aynı zamanda Avrupa’nın kaybedilen nüfusunu yerine koyma süresinin mevcut doğurganlık ile uzun yıllar alması nüfusun korunmasını stratejik bir boyut kazandırıyor.

Türkiye ise ağır yüke rağmen vatandaşının sağlığını önceleyen sağlık sisteminin getirdiği başarı ile gururlanırken bu yükü kaldıracak yeni ekonomik atılımlarından da geri kalmak istemiyor.

Çin’in ise hızlı bir refleks göstererek ABD ile olan yarışta geri düşmemeye odaklanması ana hadef olurken bir kaç yıla kadar Çin’e rakip olması beklenen Hindistan’da ise tam bir kaos yaşanıyor.

Kovid19’a yakanan birçon insan evinde hiçbir yardım alamadan can veriyor.

Hindistan’da tablo o kadar vahim bir hâl aldı ki artık pandeminden hayatını kaybedenleri defnedemiyorlar bile...

Artık bazı bölgelerde direkt cesetler üst üste yığılarak yakılıyor.

ABD bu konuların dışında... Tuzu kuru tabii...

Çünkü ne kadar çok vaka geçiriyor olsa da ABD’nin sistemi yürütme şekli, yıkıcı rekabet üzerine kurulu.

Yani basitçe “Kim daha iyiyse o kazansın”...

ABD yönetiminin yıllar boyunca birçok gayriinsani durumu ortaya çıkaran bu yaklaşıma karşı geliştirdiği refleks “Çalışan kazanır” olmaya devam ediyor.

Sosyal yaşamın bir denge ve dayanışma üzerine kurulu olduğu gerçeği ABD’nin tarihi itibarıyla tam olarak anlayamayacağı bir şey...

İşte ABD Başkanı Joe Biden’ın sırf oy devşirmek için Türkiye’ye karşı yaptığı sözde “Soykırım” ithamı tam da böyle...

Bir önceki çılgın başkanları Trump da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı rezil bir mektup ile benzerini yapmıştı.

Türkiye batılıların şamar oğlanı değil.

Muasır medeniyet diye gösterilen hedef de bu Batı değil.

Türkiye’ye yapılan haksızlıklar aynı zamanda ellerinde Türkiye’ye karşı kullanacak hiçbir kozun kalmadığını da gösteriyor.

Nitekim 23 Nisan’da Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak nabız alması tam da bunun göstergesi.

Ama bu durum, yumuşamaya neden olmamalı.

Yapılan hatalar muhakkak karşılık bulmalı.

Türkiye; 85 milyona varan onurlu, dürüst helâlinden ekmek peşinde koşan insanların bulunduğu, tarihi övünç duyulacak birçok hadise ile süslü koca bir devlet.

Türkiye sadece 783 bin kilometrekareden ibaret değil.

Bunu hâlâ anlamıyorlar ama kaybedilen yarışta Türkiye’nin ne kadar büyük bir manivela olduğunu daha iyi anlayacaklar.

Çin, ABD, Hindistan, Rusya ve AB’nin tam ortasında dengeyi değiştirecek yegane güç Türkiye’dir.

PARA İÇİN HER ŞEY YAPILIYOR

Yunanistan yönetimi Türkiye’ye karşı giriştiği saçma mücadele ile milyarlarca dolarlık silah alırken bir yandan da salgının tepe noktasında Avrupalı turistlerin gelmesi için tedbirleri gevşetiyor.

Türkiye, Pfizer/Biontech ve Sinovac aşıları ile hızlı bir aşılama süreciyle bu dönemi yönetirken bir de şimdi Sputnik V aşısı ile yapılan anlaşma ile süreci daha da hızlandırıyor.

Yunanistan yönetimi ise halkını umursamaktan oldukça uzak. Turistleri Türkiye’ye kaptırmamaya çalışıyor.

Sanırım Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Cumhurbaşkanı Erodoğan’a “konuşmalıyız” demesinin sebebi de bu olsa gerek...

Türkiye’ye karşı giriştikleri çekişmeyi Suudi Arabistan’a Patriot temin ederek finanse edemezler.

Bugünü düşünenler ile yarını düşünenler arasındaki fark yakın zamanda kendisini gösterecek.