Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2443.50
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Eylül 2022

Türkiye için yeni problemler

Dünya, yeni bir denge ararken siyasi ve ekonomik türbülans şiddetini giderek artırıyor.

COVID-19 pandemisi ve ardından gelen Rusya-Ukrayna savaşı, buna bağlı olarak da Rusya’ya uygulanan yaptırımlar hâlihazırda var olan siyasi ve ekonomik problemlerin derinleşmesine neden oldu.

Para ve enflasyon

FED’in aşırı parasal genişlemeye gitmesine bağlı olarak hızlı artan küresel enflasyon daraltıcı para politikalarıyla düşürülmeye çalışılıyor. Çin’in sıkı COVID tedbirleri, konteyner maliyetlerinin artması, enerji ve emtia fiyatlarındaki artışa ek olarak işçi maliyetlerinin artması küresel çapta enflasyonun hız kazanmasına neden oldu. Maliyet tarafında dengenin bozulmasıyla birlikte parasal genişleme ve salgın tedbirlerinin kaldırılmasına bağlı olarak hızla artan talep enflasyonu rayından çıkardı.

Dünya genelinde enflasyon hızlı artarken Türkiye de bundan nasibini aldı. Ancak iç piyasadan kaynaklı diğer etkenler de enflasyonu hızlandıran unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.Döviz kurunun yükselmesi, tedarik zincirinin bozulmasıyla dış talebin artması iç piyasadaki dengeyi bozdu.

Türkiye’nin yıllık 20 milyon ton olan buğday ihtiyacı normal şartlar altında Türkiye’nin yıllık 21 milyon tonluk üretimiyle karşılanırken Türkiye’nin dünyanın en büyük un ve makarna ihracatçılarından biri olması sebebiyle ithalat yapmasına neden oluyor. Savaş sebebiyle buğday ithal edemeyen ancak ihracata devam eden Türkiye’de iç piyasada gıda enflasyonu hızla artmaya başladı. Türkiye’nin girişimleriyle Ukrayna tahılının dünyaya açılması sonrasında tahıl fiyatları düşmeye başlayınca iç piyasada da gıda enflasyonu başta olmak üzere enflasyon da frene bastı. Ancak gübre ve enerji maliyetlerindeki yükseklik sebebiyle fiyat düşüşlerini iç piyasada çok fazla hissedemedik. Fiyat artış hızının düşmesi olarak gördük sadece. Bu da zaten enflasyonun düşmesi anlamına geliyor.

Bunun dışında ABD başta olmak üzere birçok ülke merkez bankası enflasyonla mücadele kapsamında stagflasyonu göze alarak uyguladıkları daraltıcı para politikasının etkisi Türkiye’de de hissedilmeye başladı. Azalan emtia fiyatları Türkiye iç piyasasında da enflasyonun yavaşlamasını destekledi.

Gerek Türkiye’de uygulanan makro ihtiyati tedbirler gerekse küresel ekonomi politikaları Türkiye’de enflasyonun frene basmasına neden olurken sanayi üretimimizin de yavaşlamasına neden oluyor. Azalan ihracat talebi ve bayramın da etkisiyle temmuz ayında sanayi üretimimiz aylık bazda sert düştü. Bu durum daha az üretim diğer bir ifadeyle istihdam artışının yavaşlaması anlamına geldiği için merkez bankası faiz indirim politikasına devam etti. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat politikası doğrultusunda ilerleyen Türkiye ekonomisi bu yolda ilerlemeye devam ediyor.

Dış politikanın ekonomik yansımaları

Türkiye küresel sistemin değiştiği bu dönemde denge politikalarına devam ediyor.

Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısının ardından BM genel kurulu toplantısı yapmak üzere ABD’ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı ikili temaslarla diplomatik adımlarına devam etti.

Yürütülen diplomasinin ekonomik yansımaları Türkiye’ye gelecek doğrudan yatırımları artırıcı etki oluştururken Türkiye’nin ihracat pazarını genişletmeye de önemli katkı sağlıyor.

Rusya ile yapılan görüşmeler oraya olan ihracatı artırırken enerji arz güvenliğinin de korunmasını sağlıyor. Avrupa’nın enerji krizi yaşadığı böyle bir dönemde Türkiye’nin böyle bir sorununun olmaması ekonomik güvenliği de sağlayan önemli bir etken olarak gösterilebilir.

Komşuda pişer bize de düşer

Bu söz genellikle olumlu durumlar için kullanılsa da Türkiye için genelde olumsuz durumlarda gerçekleşiyor. Suriye’de yaşanan iç savaş sebebiyle milyonlarca mültecinin ülkemize akın etmesi bu duruma gösterilebilecek en net örneklerden biridir.

Irak’ta yaşanan olaylar henüz soğumadan İran’da yaşanan protesto gösterileri yine Türkiye’yi ilgilendiren bir konu. İran her ne kadar Suriye gibi bir ülke olmasa da olası bir iç karışıklık durumunda sınırlara yığılacak milyonlarca Türkmen nüfusu Azerbaycan ve Türkiye için önemli bir risk unsuru oluşturuyor.

Rusya’nın seferberlik ilan etmesi sonrasında Türkiye’ye yönelen Rus vatandaş akını aynı şekilde Türkiye için risk oluşturuyor. Haberlere yansıyan bir diğer konu da kışın Avrupa’da yaşanacak doğalgaz krizi sebebiyle Türkiye’de otel rezervasyonu yapanlar da eklenince komşuda pişenler bize de düşüyor.

Tüm bunlar Türkiye’nin ne kadar güvenli ve tercih edilebilir bir ülke olduğunu da gösteriyor. Ancak riskleri de beraberinde getiriyor.