Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2454.33
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Kasım 2015

TÜRKİYE KAZANDI

"Güzel günler göreceğiz kardeşlerim" diye diye dua niyetine gökyüzüne saldığımız her dize, bize güneşli günler olarak geri geldi. Cümleler nereye çekilirse çekilsin, hangi anlamlara ulaşmak istenirse istensin, sonuç ortadadır ki milletin iradesi sandığa bir kez daha yansıdı. Türkiye nüfusunun yarısı, istikrar sürsün diyerek oyunu kullandı.

Başbakanımızın kuşatıcı ifadesi gibi bir tavrı herkesten bekliyoruz ama bu tavrı şimdilik görmek imkansız gibi. "Türkiye kazandı." Diyen bir başbakanımız olduğu için şükretmek gerek.

Bütün bunların yanında unutmamamız gerekenleri de bir yere not etmeliyiz. 7 Haziran seçimlerine damga vuran birçok söylem vardı ama Şafak Pavey'in Demirtaş'la "birlikte sallama" coşkusu herhalde akıllardan çıkmayacak gibi. İki siyasi parti, birbirine rakip olması gerekirken aynı hedef için birleştiklerini liseli gençlere yakışan bir coşkuyla kutlamışlardı.

Birlikte sallamak, kimi, iktidarı ve ülkenin istikrarını. Şimdi gördük ki sallanan aslında kendileri oldu. Ortaklıkları bile beş ay dayanamadı. 1 Kasım seçimlerinde herkes kendi derdine düşünce, sallananları hep birlikte gördük. Şimdi de genel başkanlık için birbirlerine düşecekler gibi görünüyor.

Seçimdir, olur, geçer. Hazmetmek, kazananı tebrik etmek, ben nerede hata yaptım demek de bir erdemdir. Fakat bakıyoruz ki yine aynı kafa aynı türküleri söylüyor.

Devlet Bahçeli bu kez televizyonlara bile çıkmadı. Yazılı açıklama yaptı. Açıklamanın satır aralarında bile tek cümle yoktu kendisine eleştiri getiren. Neden kaybettik, nereye gitti bizim oylar demek yerine yine iktidarı suçladı, hakaret etti, suçu kendi üstünden atmaya çalıştı.

"Ahlaken iflas etmiş, fikren ve zihnen çürümüş bir partinin tekraren iktidar olması ayrıca tartışılması, ele alınması gereken bir vakıadır."diyen Bahçeli'ye iktidarı bırakıp da kendimize bakalım dedi mi acaba partilileri? Sanmam. Bahçeliye desteğini açıklayanlar ve yanında olduğunu söyleyenler sıraya girdi bile.

Gazetelerin hali de hem içler açısıydı hem de oldukça komik. Bir anda AKP, birçok gazete tarafından AK Parti oldu. Cicili bicili cümlelerle parlatmaya çalıştılar iktidarı. Bu ucuz numaraları da yememek gerek. Hafızaları diri tutmakta fayda var.

Nokta dergisinin yaptığı hainlik de unutulmamalı. "1 Kasım Türkiye iç Savaşının Başlangıcı" gibi bir kapakla çıkan dergiyi sadece toplatmak yeterli olmaz herhalde. Çünkü bu ilk değildi.

Sözcü'nün kendi okurlarına beyinsiz iması ile çıkması da ayrı bir fecaat. Ahlak yoksunluğunun basınla bir ilgisinin olmadığının net bir göstergesi olarak bu da kayıtlara geçti. Bunun yanında yıllardır Cumhurbaşkanına "Tayyip" diyen Sözcü gazetesinin manşetlerinde "Erdoğan" demeye başlaması da sanatsal bir kıvırma olarak gözden kaçmadı.

Başbakan, seçim akşamı Konya'da başladığı konuşmalara Ankara'da da devam etti. Hem de defalarca. Kuşatan, kucaklayan bir ifadeyle. Kendine yakışanı yaptı Başbakan. "Sadece Ak Parti'ye oy verenler değil, Türkiye kazandı." diyerek istikrarlı yürüyüşün devam edeceğini söyledi. Bu basireti başka liderlerden beklemek de ne yazık ki şimdilik hayal görünüyor. Sonuçlara göre yorum yapan liderler hem iktidara hem de halka hakaret etme yarışına girdiler.

Bu sonuca sevinmek gerekir mi elbette gerekir. Çünkü 5 aylık belirsizlik döneminde Türkiye'nin yaşadığı sıkıntılara şahit olduk. Böyle bir sonucun neticesinde umut ediyoruz ki kısa bir aranın ardından bütün güzellikler kaldığı yerden daha güçlü olarak devam edecek. Halk, bu desteği istikrar devam etsin diye verdi.

Saldıranların, kendi çıkarları için halkı küçük görmeye çalışanların sınır tanımadan yaptıkları yorumlara, tehditlere bakınca elbette sevinmek hakkımız diyeceğiz. İsminin başında sanatçı yazan ama kimin ve neyin sanatçısı olduğu bile belli olmayan kişilerin halkı hiçe sayan, sandığa yansıyan iradeye hakaret eden tavırları da ne sanatta ne de insanlıkta kendine yer bulamadı.

Bazılarının, korkularının ve tedirginliklerinin sonucunda savurdukları tehditlere ve hadsizliğe karşı bizler de Başbakanımızın kuşatıcı söylemlerine tam destek vererek herkese gönülden yaklaşacağız ama haddini aşanlara, değerlerimize saldıranlara, ağzından çıkanı kulağı duymayanlara bizler de en incesinden cevap vererek. Alttan almayı bazıları ne yazık ki eziklik olarak algılıyor.