Türkiye yeni düzene çekiliyor
Türkiye uluslararası sistem tarafından çok ciddi şekilde tahrik ediliyor.
Doğu Akdeniz’deki haklılığımızı tescil eden tüm uluslararası
hukuk normlarının göz ardı edilerek koşulsuz bir şekilde Yunanistan’a destek
verilmesini dikkatle izliyoruz.
Türkiye’nin “çok
cephede” verdiği mücadelede duygusallığa yer yok.
83 milyon olarak hepimiz “sorumlu” davranmalı hedeflerimizi saptıracak “gazlamalara” fırsat vermemeliyiz.
Gün, sabırlı olma ve “akılcı”
davranma günü…
***
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass’ın “başarısız” geçen arabuluculuk girişimleri sonrası Almanya Şansölye Angela Merkel’in AB
dönem başkanı olarak Birlik üyelerine lokomotif olma görevi gereği
Yunanistan’ın haklı olduğu tezlerde desteklenmesi çağrısı Türkiye’de çok tepki
çekti.
Ama açıklamanın içeriğine dikkatli bakılmadı. Almanya’nın
orta yoldan gitmeye çalıştığı aşikâr.
Fakat biz durumu o kadar çok duygusal bir hale getirmişiz ki
açıklamaya dikkat etmeden direkt topa tutmuşuz.
***
Bu zamanda itidalli bir dil kullanılması çok önemli.
“Zaten bütün dünya
bize karşı” düşüncesine kimse kapılmasın. Zorlu bir sınavdayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adli Yıl Açılış konuşmasında açıkça
buna dikkat çekti:
“Türkiye'yi 780 bin km karelik devasa büyüklüğüne bakmadan,
10 km karelik bir ada üzerinden kıyılarına hapsetme girişimi, haksızlığın ve
adaletsizliğin en açık ifadesidir. Tarih boyunca, hep başkalarının arkasına
saklanarak varlığını sürdürmüş bir devleti önümüze atarak, kendi gizli
emellerini gerçekleştirmeye çalışanların yaptıkları da en büyük adaletsizlik. Biz
artık bu gölge oyundan bıktık.”
Gölge oyunu…
***
Türkiye çok zorlu bir dönemeçte…
Cumhuriyet tarihinden bu yana Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra “dünyaya kafa tuttuğumuz” en büyük olayı yaşıyoruz.
Sadece Doğu Akdeniz olsa “belki” haklı davamızda ses etmeyerek süreci tıkamayacaklar.
Ama hayır, Türkiye’ye artık tek cephe yetmiyor.
Tüm cephelerde, tüm haklarını koruyan bir Türkiye olmak
zorundayız.
Bunu biz istemesek bile “sistem”
bizi buraya yönlendiriyor.
Ne Libya’da ne de Suriye’de geri dönüş yok.
Böyle bir dönemi fırsat bilen Ermenistan’ın kışkırtmalarına
karşı kardeşimiz Azerbaycan’a tam destek vermekten geri durmadır.
Üstelik Azerbaycan ile yaptığımız ortak tatbikat ile
Ermenistan’a çok ağır bir cevap Avrasya’da da düzenin “değişmeye” başladığının sinyalini verdik.
Ortada ABD’nin de Rusya’nın da Fransa’nın da dolduramadığı
bir boşluk var.
Ve Türkiye bu boşluğa doğru adım adım çekiliyor.
Bu bize hazırlanmış bir tuzak değil.
Planlı yapılan bir şey de değil.
Hayatın akışı gibi “akıyor”
sadece.
Türkiye’nin bu kadar sorunla bu kadar kısa sürede başa
çıkmaya çalışması emin olun kimsenin verdiği bir karar değil.
***
Biri bitiyor, biri başlıyor…
En son Avusturya İçişleri Bakanı Karl Nehammer, ülkede
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşıtı kişilere ilişkin
bilgileri Türkiye’ye sızdıran bir casus yakaladıklarını duyurdu. Nehammer, söz
konusu kişinin Türkiye'de sabıkası olduğunu ve Avusturya'da da yargılanacağını
açıkladı. Uyum Bakanı Suzanne Raab da "Türkiye'nin Avusturya’yı bölmek
istediğini" iddia etti.
İddialara Cumhurbaşkanlığı
Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy tarafından en üst perdeden cevap verildi.
Şu iddiaya bakar mısınız?
Son yıllarda kaç ülke için böyle bir “yakıştırma” yapıldı ki…
Taşlar çok hızlı oynuyor.
Şimdi akıllı ve sabırlı olma zamanı.
Bize karşı yapılan her türlü haksızlığa karşı tepkimizi
koyacak, masaya yumruğumuzu vuracağız.
Tezlerimizi Dünya’nın dört bir yanında tekrar tekrar
anlatacak, büyük bir “açılım”
yapmanın tam zamanıdır.
Hiçbir siyasi içerideki “çok
sesliliği”, dışarıda “fırsat”
arayanların ağzını sulandıracağı koza çevirmemeli.
Gücümüzü tahkim etmeli ve dış politikada ortak bir duruş
sergilenmesi gereken bir dönemdeyiz.
Dünya, ABD’de yaklaşan Kasım seçimleri öncesinde birçok yeni
krize gebe…
Birlik ve beraberlik mesajları verilmeli…
Tüm siyasiler politik çekişmeleri bir kenara bırakarak Türkiye’yi
ablukaya almaya çalışanlara karşı ortak bir mücadeleye girmeli.