Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Temmuz 2023

Türkiye'nin öncelikli üç sorunu

Geçtiğimiz günlerde önce ek ders karşılığında öğretmenlik yapan camiayla dertleşiyorduk. 30 bin civarında ki eğitmenlerin yıllarca çok düşük ücretle çalışmalarına üzülmemek mümkün mü?

Öyleleri var ki aldıkları ücreti sadece ulaşıma yetiyor.

Soruyorum:

Peki, neden hiçbir kazancınız olmadığı halde bu işi sürdürüyorsunuz?

Aldığım cevap oldukça manidardı:

O çocukları, gençleri bırakamıyoruz ki!..

Çoğunun taşrada, köylerde yani herkesin gitmeyeceği yerlerde görev icra ediyor olmalarına bakınca öğrenme ve öğretmenin kutsallığını düşünüyorsunuz.

Bakanlık bir çözüm bulmalı.

Bu eğitimci ordusu için hem ücret artışı, sosyal ve özlük haklarında iyileştirmelere gitmeli hem de bu statü(süzlük) ortadan kaldırılmalı.

Ama nasıl?

Önerim şu:

Sayıları 30 bini geçmeyen bu öğretmen kardeşlerimiz için;

İlk olarak emeklerinin karşılığı verilmeli.

Sonra hizmet yılı sırasına göre kadrolu öğretmen olarak atanmalıdırlar.

Mesela;

2023 ve öncesi için çalışan öğretmenlere şöyle bir hak tanınabilir: MEB, 2023-2024 eğitim-öğretim yılı için 5-10 bin atama yapabilir. 2024-25 için de bu minvalde ve en geç 5 yılda bu yekûn bitirilerek derde deva olunur. Hem öğretmen ihtiyacı karşılanmış olur hem de bu fedakâr camiaya haklarını vermiş oluruz.

Bu fikir üzerinde düşünülmeye değer.

Bir başka iş/sizlik sorunu ile boğuşan camia TYP’liler. TYP’lileri çok dinledim, hak vermediğim hususlar vardı elbet. Anladım ki onlar için de kalıcı işe dönüştürme, ya da özlük hakları daha yaşanabilir kılınırsa sorunu minimize etmiş oluruz.

Ancak,

Malatya’dan Zeynep kardeşimizin anlattıklarına bigâne kalınmamalı.

Şöyle diyordu Zeynep Hanım kardeşim:

Abi, depremzedeyim diye ajitasyon yapmış gibi bir duruma düşmekten haya ederim lakin deprem bölgesinde, KYK’da kalan, ya da çadıra taşınan ve TYP ile kendi geçimini sağlayan bizleri Temmuz sıcağında işsiz bırakmak doğru mu?

Cevabı nasıl versem diye düşünür müyüm hiç?

Değil, tabi ki değil dedim Zeynep kardeşime.

Gerçekten de TYP ile ilgili düzenleme deprem bölgesi için farklı olmalı değil miydi?

Bunu hazırlayan bakanlık deprem bölgesini dikkate almadı mı?

Hayır, yani bunu düşünmek için filozof olmaya gerek yok ki!

Deprem bölgesinde işini kaybeden dünya kadar insan için TYP can simidi gibiydi, bakanlıklar bunu göz ardı etmişlerse bunun adı sorumsuzluktur, aymazlıktır. Hangi bakanlık olursa olsun…

Türkiye yapısal değişikliklere, yapısal reformlara imza atmaya devam edecek. Bu değişikliklerden biri de bu ve benzeri iş sorunu alanında olmalı. Türkiye istihdam alanında en avantajlı ülkelerden biri. Yeni dünyanın bu süreçte gözü bizde ve yatırım cenneti olma yolundayız şükür.

Bu süreçte TYP’lilere öncelik verilmesi mümkündür. TYP’li çalışanlara her zaman ihtiyaç olduğuna göre bu hizmet modeline “daimi”lik kazandırmak mümkündür. İşsizlik konusunu böyle çözmek devlete yük olsa da bu yükü hep beraber kaldırabiliriz. TYP unutulmamalı, unutulmasın.

Dileğimiz odur ki Zeynepler depremi yaşamışken bir de işsiz kalmanın yaratacağı “depremi” yaşamasınlar.

Bir diğer husus da emekli maaşlarına yapılan %25’lik zamın doğurduğu memnuniyetsizliktir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan seçimlerden önce, “en düşük memur maaşı 22.000 olacak” dediği konuşmasında “aynı oran emekliler için de geçerli olacak” müjdesini vermişti. Ancak Temmuz ayından geçeli olan maaş zamları açıklanırken sadece memurlar için 22.000 düzenlemesi açıklanmış olup emeklilere %25 zam uygun görülmüştü.

Bu hakkaniyet ilkesiyle uyuşmazdı. Bütün emekliler “Sayın cumhurbaşkanımız bunu düzeltir” umuduyla bekliyor.

Bu yazıyı hazırladığım dakikalarda MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli emekli maaşları ile ilgili olarak “memnuniyetsizlik var” dedi ve emekliler için de 8 bin ₺ seyyanen artış önerisinde bulundu. Emeklilerden aldığım pek çok bilgi Sayın Bahçeli’nin bu çağrısının karşılık bulması yönünde temennilerden ibaretti.

Sayın Erdoğan Litvanya dönüşü bu hususu masaya yatıracak diye düşünüyorum.

Hayırlısı.