Türkiye'nin önünü açacak iki önemli gelişme
Bu hafta
Türkiye’nin yakın gelecekte önemli bir yol ayrımına girmesini sağlayacak iki
önemli gelişme yaşandı.
Nedense
ikisi de basında çok fazla ilgi görmedi.
BİR:
Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi
(HTK) tarafından Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu
(BTK), OSTİM ve TÜBİTAK desteği ile başlatılan Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G (UUYM5G)
Şebekesi Projesi’nde yerli ve millî 5G altyapısı oluşturmak için kurulan iş
birliği sonuç verdi ve işleyen bir demo denemesi gerçekleştirildi.
Yerli 5G
istasyonları kullanılarak ilk veri transferi yapıldı.
Bu ne demek?
5G
teknolojisinde şu anda dünyanın en ilerisindeki çalışmalara imza atan Çin’in
Huawei firması.
İngiltere ve Almanya başta olmak üzere birçok devlet Çinli Huawei ile anlaşarak 5G altyapısını bu firmanın yapmasına
karar vermişlerdi.
ABD’nin önce
Çinli firmaya verdiği anakart desteğini kesmesi ardından da Çin’in 5G
teknolojisi ile ülkeler hakkında istihbarat toplayacağı suçlamasında bulunması işin
ABD tarafından ne kadar ciddiye alındığını gösteriyor.
Yeni soğuk
savaşın artık ne silah ne de ekonomi olmadığını söyleyen bazı güvenlik
uzmanları sosyal medya hesapları üzerinden toplumların sosyolojik yapısının
tespit edilmesini sağlayan büyük verilerin “hazine”
kadar değerli olduğu analizinde bulunuyorlar.
Dünyanın
birçok yerine daha internetin bile ulaştırılamadığı gerçeği ortada dururken 5G
teknolojisinin ekonomisi büyük olan devletlere büyüme yarışında rakipleri
tarafından çelme atılmasına neden olacak bir zemin oluşturduğu kayda değer bir analiz.
Türkiye’nin
dünyanın ileri devletlerinin gittiği bu yönde yaptığı çalışmayı kimse hafife
almasın.
Ülkemiz
dijital teknolojilere çok hızlı adapte olan bir özelliğe sahip.
Kripto
paraların rezerv para haline geleceği bir dünyaya doğru giderken dijitalleşme
kabiliyeti yüksek olan devletlerin ve halklarının fark edilir bir sıçrama
yapacağı ortada.
Elon Musk’ın
yakın zamanda tamamlanacak Starlink projesi ile dünyanın tamamının internete
ücretsiz erişebileceğini de hatırlatmakta fayda var.
Büyük
verinin barındırılabileceği bir altyapıya sahip olan ülkeler çekim merkezi haline
gelecek.
Türkiye
geleceği ıslakamayacak adımlar atıyor.
Dikkatli
gözlerin ilgisine sunarım.
Gelelim
ikinci konuya:
İKİ:
Irak’ta uzun
zaman oluşturulamayan yönetim nedeniyle devletin başıboşluk içindeki halinden
en çok kaybeden devlet Türkiye’ydi.
IKBY’nin
referandum girişimine verilen tepki ve İran’ın Irak’ı istikrarsızlaştırmaya dönük
adımlarının Kasim Süleymani suikastı
ile büyük oranda son bulması Irak’ta dümenin biraz daha toparlanmasına neden
oldu.
Tabii ki
ekonomik gerekçeleri de göz ardı etmemek gerekiyor.
Petrola
bağlı bir ekonomi ile ayakta duran Irak, pandemi döneminde krizin eşiğine
geldi.
Ekonomik sorunlar
din, dil ve ırk tanımaz. Herkesi vurur.
Bu nedenle
bir şekilde uzlaşı çıktı ve Irak’ın yeni Başkanı Kazımi göreve geldikten sonra Türkiye'ye ilk ziyaretini
gerçekleştirdi.
Ziyareti, PKK’nın
Peşmerge’ye saldırdığı, petrol kuyularının ateşe verildiği bir dönemde
gerçekleştiren Kasımi’nin ilk gündemi tabii ki de ekonomi oldu.
Suriye ve
İran’ın durumu ortadayken sınır ticareti yoluyla Türkiye ile iş birliğinin
artırmaktan başka bir ekonomik yapamayacak Irak’ın önündeki tek engel Biden’ın
Irak yaklaşımı olacak.
Büyük ölçüde
Obama’nın ekibi ile devam edeceği görülen Biden’ın Iran ile anlaşacağı ve
Irak’taki varlığını daha da azaltacağı düşünülüyor.
ABD’nin
Irak’ta bulunmasının getirdiği yüksek maliyete katlanmak istemeyen Trump gibi
Biden da süreci hızlı bir şekilde yürütecektir.
Irak’ta
Saddam sonrasında oluşan boşluğu dolduran İran’ın Irak’ı düşürdüğü durum
ortada.
Kasımi tek
çıkış yolunun Türkiye olduğunu biliyor.
Bu nedenle
devlet bakanlarından birini Türkmenlerden atadı.
Su
kaynaklarının kullanımı, enerji transferi, Ovaköy sınır kapısı, tren yolu,
PKK’nın varlığı gibi birçok zorlu konuya rağmen Türkiye ile yakın çalışma
arzusunun bölgedeki istikrara katkı sunacağına eminim.
Türkiye’nin haklı
davasında Azerbaycan’a verdiği destiğin Irak’ı daha da cesaretlendirdiğini
düşünüorum.
Sırada Suriye ve Yunanistan var.