Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2409.67
BIST 100
10112.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Kasım 2023

Türkiye'nin zorlu ekonomik dengesi

Türkiye'nin ekonomik manzara resmine bakıldığında, son dönemde ücret ve döviz kuru kaynaklı maliyet baskıları, vergi düzenlemeleri ve iç talepteki dalgalanmalarla birlikte enflasyonun tahminlerin üzerinde seyrettiği bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu durum, enflasyon beklentilerini olumsuz etkileyerek enflasyonun yükselme eğilimini devam ettiriyor.

İşgücü piyasasında ise yüksek frekanslı veriler, talebin hala güçlü olduğuna işaret ediyor. Yeni iş ilanları ve iş başvuruları, geçen yılın üzerinde seyrediyor. Ayrıca, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri de istihdam beklentilerinin güçlü olduğunu gösteriyor. Diğer taraftan firmaların istihdam planlarında bir miktar temkinlilik gözlemleniyor, özellikle makine teçhizatı, üretim tesisi ve enerji yatırımlarında.

Ülkemizin ekonomik dinamikleri, reel sektör firmalarıyla yapılan görüşmelere dayanan çalışmalarla şekilleniyor. Üçüncü çeyrek itibariyle, iktisadi faaliyetin bir miktar yavaşladığı ancak üretim faaliyetinin hala gücünü koruduğu gözlemleniyor. Ancak, işgücü ve kur kaynaklı maliyetlerin fiyatlara yansıtıldığı ve tüketici talebinde bir yavaşlama olduğu belirtiliyor.

Enflasyon, vergi düzenlemeleri ve yönetilen fiyat artışları nedeniyle hala yüksek seyretmekte. Bu durum, enflasyon beklentilerini olumsuz etkileyerek enflasyonun artışını beraberinde getiriyor. Hâlbuki mevcut politikalara göre enflasyonun düşmesi için iç talebin azalması buna bağlı olarak da işsizliğin artması gerekiyor.

Kamu maliyesi cephesinde, deprem felaketlerinin maliyeti ve harcamaları artıran düzenlemeler, bütçe harcamalarında belirgin bir artışa yol açmış durumda. Ancak, buna paralel olarak bütçe gelirleri, vergi artırıcı düzenlemeler ve iç talebin güçlü seyriyle yüksek oranda arttı.

Depremle ilgili harcamaların büyük bir kısmı konut yapım giderlerinden oluşuyor ve bu harcamaların bütçe açığını etkileyeceği öne çıkıyor. Ayrıca, deprem harcamalarının bütçe açığının şekillenmesinde belirleyici bir rol oynaması bekleniyor.

Enflasyonist baskılar, vergi düzenlemeleri ve yönetilen fiyat artışları nedeniyle önemli ölçüde arttı. Özellikle katma değer vergisi ve akaryakıttaki vergi artışları belirgin. Döviz kuru ve küresel fiyat artışları ise akaryakıt fiyatlarındaki yükselişi destekledi.

Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak ve dezenflasyonu sağlamak amacıyla parasal sıkılaştırma politikalarını sürdürüyor. Bu politikaların yanı sıra doğrudan yabancı yatırımlardaki artış, dış finansman koşullarındaki denge, rezervlerdeki artış ve talep dengesi gibi faktörlerin fiyat istikrarına olumlu katkıda bulunması bekleniyor. Türkiye, bu zorlu ekonomik dönemi aşmak adına içsel dinamiklerini ve dış politika stratejilerini dikkatlice yönetmek zorunda.

Türkiye’nin ekonomik durumu, son zamanlarda bir dizi zorlu faktörün etkisi altında. Enflasyonun yüksek seviyelerde seyretmesi, maliyet baskıları, vergi düzenlemeleri ve iç talepteki dalgalanmalar ekonomiye dair kritik konular arasında yer alıyor. Merkez Bankası, bu zorluklara karşı çözüm arayışını sürdürüyor ve enflasyonu kontrol altına almak için parasal sıkılaştırma politikalarını kararlılıkla uyguluyor.

Depremle ilgili harcamaların, özellikle konut yapım giderleri, bütçe açığını etkileme potansiyeline sahip olduğu vurgulanıyor. Kamu maliyesi, deprem felaketlerinin maliyetleri ve harcamaları artıran düzenlemelerle birlikte önemli ölçüde arttı.

Önümüzdeki dönemde, para politikası duruşunun enflasyonu düşürmeye odaklanacağı ve parasal sıkılaştırmanın kararlılıkla sürdürülmesiyle enflasyonun hedefe uygun bir seviyeye çekileceği öngörülüyor. Cari işlemler açığı ise finansman ihtiyacını canlı tutuyor. Doğrudan yabancı yatırımların artışı, dış finansman koşullarındaki denge, rezervlerdeki artış ve talep dengesi gibi faktörlerin ise fiyat istikrarına olumlu katkıda bulunması bekleniyor.

Vergi tedbirleriyle yönetilen fiyatlardaki artışlar, enflasyonu önemli ölçüde yukarı çekmiş durumda. Özellikle katma değer vergisi ve akaryakıttaki vergi artışları öne çıkarken, bu unsurlar genel enflasyonist baskıları daha da körüklemiş durumda. Türkiye, bu zorlu ekonomik dengelerle baş etmeye çalışırken, iç ve dış dinamikleri dikkatle yönetmeye devam edecek gibi görünüyor.

Türkiye'nin ekonomik dengeyi sağlama çabaları, iç ve dış zorluklarla mücadele etmek adına önemli bir süreci ifade ediyor. Bu bağlamda, ekonomi yönetiminin alacağı kararlar ve uygulayacağı politikalar, gelecekteki ekonomik seyri belirlemede kritik bir rol oynayacak.