Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Aralık 2020

Umursamazlık virüsü!

Gerçekten umursamazlık bulaşıcı bir virüstür… Toplumsal vurdumduymazlığın bizleri nasıl vurduğunun farkında değil miyiz?

İnsan duyarlılık ve duruşu ile değerlidir.

Duyarlılığını kaybeden, duruşunu bozan insan eşreften esfele savrulur, “halife” olma misyonunu kaybeder…

İşte insanoğlunun en acı hüsranı; duyarsızlık, umursamazlık…

İnsanın kendisine verdiği en büyük zarar, umursamazlık… “Boş verme” mantığı batılın önünü açıyor…

Olumsuzluklar karşısında “bir şey olmaz” anlayışının insanı nasıl dumura uğrattığını, değersizleştirdiğini görmekteyiz…

Bugünkü umursamazlığın yarınlarda bize pahalıya mal olacağını tahmin edebiliyoruz…

Umursamazlık ekenin, pişmanlık biçeceği, perişan olacağı bugünden belli değil mi?

Gerçekten umursamazlık bulaşıcı bir virüstür… Toplumsal vurdumduymazlığın bizleri nasıl vurduğunun farkında değil miyiz?

Umursamazlığımızla günahın önünü açıyor, kötülüğün ömrünü uzatıyoruz… Kötülüklerin çıkardığı yangının iyileri de yakacağını unutuyoruz…

Zulmü umursamayan Müslümanlar zamanla zalimlerin tarafından yönetilir hale geliyorlar.

Allah'ı ve Ahireti unutan, kulluk sorumluluklarından kopan duyarsız Müslümanlar, yaşamın anlam ve amacından hızla uzaklaşıyorlar…

Arzular öne çıkınca, bireysel çıkarlar konuşunca; ilkeler, ölçüler, değerler, doğrular, kutsallar devre dışı kalıyor…

Hevanın egemenliği başlayınca hassasiyetler köreliyor… Samimiyetler sulanıyor… Sadakatlar bozuluyor…

Kimse kimseyi takmıyor, tanımıyor, taşımıyor…

Umursamazlık ailenin, akrabalığın, kulluğun, kardeşliğin içini boşaltıyor… Toplumsal doku bozuluyor…

“Bana ne”ci, bahaneci bencillikler bizi bitiriyor…

“Allah belasını versin!” demekle iş bitmiyor… Münkerata muhalif, toplumsal gidişata müdahil olmazsak bu kötülükler mutlaka bir gün bizi de bulur…

Seyirci kalmak, sinik, sönük, donuk tavırlar sefillerin tercihidir…

“Aldırma geç git” demek aldanış ve alçalışın göstergesidir…

“Neme lazım”cı felsefe insanın iflasına işaret ediyor…

“Dertsizlik” derdi derinden gençliği tehdit ediyor…

Her devrin adamı olanlar çoğalırken, her derdin adamı olanlar günbegün azalıyor…

Dava derdinden sıyrılanlar hayatlarından memnun, günü kurtarma derdindeler…

Konfor, kariyer, kapitale bağlı kompleks ve kaprisler kulluk ve kardeşliği tehdit ediyor…

Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler kişisel ikbal peşindeler.

İnsanların acı ve ıstıraplarını umursamayanların, insanlık sefaletine tanıklık ediyoruz…

Zulme uğrayanların çığlığını duymazdan gelen, merhamet damarları tıkalı, yüreği nasırlaşmış, çağın “umursamayan insanı” yeryüzünün en büyük şanssızlığı…

Toplu ölümler karşısında kahredici suskunluk ve umursamazlık, merhamet ve insaniyet testinde sınıfta kaldığımızı göstermiyor mu?

Yaşanan insanlık trajedisi karşısında susan herkes suç ortağıdır!

Balık istifi doluştukları kamyonların arkasında havasızlıktan ya da tıklım tıklım bindikleri botun batması sonucu suda boğulan göçmenlerin günahı kimin boynunda?

Bu insanlığın tükenişini sergileyen utanç fotoğrafları kimin umurunda?

Umuda yolculuk adına yola çıkan, insanlık onuru çiğnenen bu mağdurlar kimin sınavı?

Bu umursamazlık korkarım gayretullaha dokunur, bize ağıra mal olur…

Bu hale bigâne kalamayız… Çünkü biz insanız… Biz Müslümanız… Biz vazifeliyiz…

İnsanlar ölebilir, insanlığın ölmediğini biz göstermeliyiz…

“Kimse yoksa ben varım!” diyebilmeliyiz.

Görmemezlikten gelemeyiz, çünkü “Bir Gören” var…

Bilmemezlikten gelemeyiz, çünkü “Bir Bilen” var…