Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2481.59
BIST 100
10573.6
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Ağustos 2020

Üniversite Tercihleri: Üniversite Mezunu Olmaya Mecbur Değilsin, Meslek Sahibi Olmaya Mecbursun!

Geçtiğimiz günlerde, “Üniversiteye adam gibi devam etmek isteyen etsin, istemeyen hayata kısa yoldan atılsın!” demiştik.

Bu “ana fikir” çok destek buldu.

Bazı yorum sahipleri “Keşke zamanında ben de böyle yapsaydım. (Filanca) bölümden mezun oldum, hiçbir işe yaramadı. Devlet’e kapak atmak zor, piyasa tecrübesi de yok!” benzeri cümlelerle dert yandı.

“Okumaya” niyetli gençlerden de, “Üniversiteye iş olsun diye gelenler yüzünden eğitimin kalitesi düşüyor, dersler kaynıyor. İsteksiz isteksiz gelenler motivasyonumuzu düşürüyor!” yollu cevaplar geldi.

“Nevbahar” rumuzlu okuyucumuz da, birçok mesajın özeti niteliğindeki şu cümleleriyle dikkat çekti:

“Hep söylüyorum, okumakta gözü olmayan öğrenci hem devletin, hem üniversitenin, hem de ailenin üzerinde yük. En deli dolu yıllarını okulda sıkıntı çıkartarak boşu boşuna heba ediyorlar. Oysa ki, o yılları bir ustanın yanında geçirseler, hem enerjilerini işte harcayacaklar, hem zanaat sahibi olacaklar hem de hayata erken atılıp sorumluluk alacaklar. Oysa, tam yaşken eğilecek yaşta okul sıralarında sıfır başarı ile öğretmenlerin ve diğer öğrencilerin huzurlarını kaçırıyorlar. Herkes üniversite mezunu olmak zorunda değil, lâkin herkes meslek sahibi olmak zorunda!”

Böyle yazmış kıymetli okuyucumuz, katılır mısınız bilmem.

Üniversite yıllarına kadar derslerine ilgisiz olup, üniversitede birden şevke gelen ve büyük işler yapan talebeler vardır elbette.

Bunlar çok çok azdır zannımca, bunca yıl böyle bir misale denk gelmedim.

Okuyacak çocuk kendisini az çok belli ediyor.

Bazıları da, “Yok anam babam, ben okumak filan istemiyorum!” görüntüsüyle dolaşıyor etrafta.

Ne yaparsın ki, bu memlekette “en azından” bir üniversite mezunu olmayınca “adam yerine” konulmuyorsun!..

Böyle bir düşünce var.

Oysa, zincirlerimizden kurtulmalıyız.

Bir “alanda” uzmanlaşmayı kafasına koymuş ve bunu başarabilmek için nice çilelere göğüs germeyi gözüne kestirmiş gençler için üniversite okumak güzel şey.

Değilse…

Çoğu için vakit kaybı.

Az vakit de değil, en az dört sene, öğrencilerin çoğu da okulu uzatıyor!..

Geçen gün, bizim epeyce yorulmuş emektarın 10 bin bakımı için bizim “otomobil ustası”na gittim.

Kendisine, “Bir genç gelse, kaç senede sağlam usta yaparsın!” dedim.

“Gencine göre değişir ama dikkatini biraz verirse 3 senede epeyce mesafe alır. Piyasada da hayli talep var!” dedi.

Yani…

Bin genç, bir yandan “Açık Öğretim”e gitse, diğer yandan da bir işte çalışsa…

Hem üniversite mezunu olacak, hem meslek sahibi olacak, hem bu 5,6 yıllık süreçte harcayacakları cepte kalacak, hem de maaş alacak, sigortası da işleyecek!

Etrafımda, 5,6 yılları boşa geçmiş nice “orta yaşlı” görüyorum.

Okumuş, okumuş, okumuş…

Pek bir şey öğrenmeden mezun olmuş.

İşe başvurmuş, “Tecrüben yok!” diye almamışlar.

Devlet’e kapak atmasını sağlayacak “puanı” da tutturamamış…

“Ne yapsam?” diye kara kara düşünüyor.

Ben üniversite için tercihte bulunacak gençlere derim ki,

“O bölümü bütün kalbinle istiyorsan yaz. Değilse, açık öğretime git, 4-5 yıl sene boyunca piyasada çalış, meslek öğren ve bu süreçte hayırlısıyla evlen!”

Bizim bu “herkesin kendisini üniversite mezunu olmaya mecbur ve de mahkûm hissettiği bu düzeni” değiştirmemiz gerekiyor!..

Birçok alanda iş bulma imkânları gittikçe azalırken, mezun sayıları gittikçe artıyor.

Birçok alanda büyük bir sıkışıklık yaşanıyor.

Buna mukabil piyasa, “iş yapabilecek” vasıfta eleman bulmakta güçlük çekiyor.

Beş, altı yılını çöpe atmak istemeyenleri en güzel üniversiteye, “Hayat Üniversitesi”ne alalım.