Dolar (USD)
32.20
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2418.20
BIST 100
10055.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Aralık 2019

Üretim Ekonomisine Nasıl Geçeceğiz?

Bir defa bugünden yarına üretim ekonomisine geçmek elbette öyle kolay bir şey değil. Ülkenin ekonomik, siyasal, kültürel ve eğitsel zemininin buna müsait olması lazım. Öncelikle psikolojik ve eğitsel bakımdan girişimciliğin önünü açacak ve fırsat eşitliği ile bunu ayakta tutacak bir eğitim sistemine ve ruha ihtiyacımız var. Herkesin memur olmaya özendirildiği ve okulların memur yetiştiren birer merkeze dönüştürüldüğü bu çorak ortamdan girişimci yetişmez. Yüzyıllardır üzerimizde taşıdığımız ordu/millet vasfı ile birlikte müteşebbis millet ruhuna biraz yaklaşmamız gerekiyor. Rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu söyleyen bir manevi iklimden geliyoruz. Dünyanın en gelişmiş esnaf teşkilatı olan lonca sistemini kurmuş bir millet olarak müteşebbisliğe çok da uzak değiliz. Her ne kadar tarihsel olarak endüstri devrimini kaçırmış ve geç sanayileşmiş olsak da üretmeye, icad etmeye, ticarete hiç de yabancı değiliz.

İkinci önemli husus; Türkiye’de devletin bir an evvel rant ve kazanç merkezi olmaktan çıkarılması gerekiyor. Siyaset kurumunun kaynak bölüştürme rolünün yeniden dizayn edilmesi ve adil hale getirilmesi elzem. Büyük çaplı devlet yatırım ve harcamalarını üç beş büyük oyuncuya ihale ederek özel sektörün alanını genişletemezsiniz. Az sayıda insanın büyük miktardaki kaynaklar üzerinde yegane söz sahibi olduğu bir düzende müteşebbis yeşermez!

İşin özel sektör tarafına geçince ortaya çıkan tablo şu: İnsanlar ellerinde bulunan sermayeyi riske ederek reel sektörde faaliyet göstermeye cesaret edemiyorlar. Fabrika açmak, üretim yapmak, insan çalıştırmak bugün hem zor, hem külfetli. Paradan para kazanmak daha kolay. Borsada, repoda, dolarda parayı bekleterek sermayeyi büyütmek daha kolay ve daha az riskli bir yöntem. O zaman paradan para kazandıran yöntemlerin önünü biraz kesmemiz gerekiyor. 100 lira faiz geliri elde edenden 5 lira vergi alıp üretimden 100 lira kazananın 40, hatta 50 lirasına göz dikerseniz tabii ki insanlar ellerindeki sermayeyi riske edip üretim sektörüne girmezler. Yine üretim yapmayan, istihdam ve ihracata katkı sağlamayan kapkaççı yabancı sermayeye de kapıları sonuna kadar açmamak lazım.

Öte yandan vergi sistemini adil hale getirmek, istihdam sağlayan girişimcinin üzerindeki SGK maliyetlerini hafifletmek gerekiyor ki, insanlar reel sektörde istihdam olabilsinler. Sermayesini üretime kanalize edecek girişimciye ücretsiz arsa, en az 5 yıl vergi muafiyeti, enerji giderlerinde %50 gibi kolaylık, makine teçhizat alımında uzun vadeli faizsiz-kâr ortaklığına dayalı kredilendirme gibi avantajlar sunmanız gerekiyor. Büyük balığın küçük balığı çabucak yuttuğu bir piyasa ikliminde küçük ve orta ölçekli girişimcinin ayakta tutulabilmesi için tedbirler almak gerekiyor. Girişimci işini belli bir noktaya taşıyıncaya kadar devletin takibi ve desteği şart. Özellikle yurtdışından ithal ettiğimiz ancak burada üretilse ülke ekonomisi ve cari açık, katma değer, istihdam bakımından stratejik değer taşıyan ürünlerin, ithalat kolaycılığına kaçmadan içeride üretilmesine yol vermeniz gerekiyor. Devletin ilgili birimleri bu ürün gruplarını ihracat istatistiklerinden pekala takip edebilir.

Bankacılık sektörünün ise kesinlikle yeniden yapılandırılması ve faizsiz sistemin alanının önce kamu bankaları sonra da özel bankalar üzerinden genişletilmesi gerekiyor. Vatandaşın ipotek ettiği gayrimenkulünü yok pahasına satıp alacağını cebren ve adaletsiz şekilde tahsil eden bir bankacılık sistemiyle müteşebbis ayakta duramaz. Yine yatırım kredilerinin oranının tüketim kredilerine oranla çok düşük olduğu bir ülkede girişimcilik gelişmez. Bankaların sürekli tüketimi körükleyen kredilendirme sitemine devletin belli ölçüde müdahale etmesi, en azından kamu bankaları üzerinden düşük maliyetli yatırım kredisi sağlayarak aç kurtlar gibi tüketiciye saldıran özel bankalara pres uygulaması gerekiyor. Bankalar hem girişimcinin hem de tüketicinin boğazını alabildiğine sıkıyor.

Diğer taraftan adil bir üretim, ticaret ve vergi yasasına ihtiyacımız var. Dünyanın bütün kapitalist ülkelerindeki ulusal yasalar küresel finans baronlarına ve onların içerideki acentalarına hizmet ediyor. Mesela mevcut yasalar gereği herhangi bir bankayı eleştirmeniz mümkün değil. Aksi taktirde ceza alıyorsunuz. Mevcut yasaların küçük balığın haklarını ve rekabet koşullarını iyileştirecek şekilde yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Girişimcilikte fırsat eşitliği adil bir hukuk sistemi kurulmadan mümkün olmaz, olamaz. İlk planda yazabileceklerim bunlar. Diğer önerilerimizi başka bir yazıda değerlendirmek umuduyla şimdilik hoşça kalın.