Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2016

Üst aklın soykırım resti

Vaktiyle Ermeni bir çocuğu alıp savaş pilotu yaparak Dersimli Alevilerin üzerine bomba yağdıran bir akıl geçen hafta Alman parlamentosundan ezici çoğunlukla geçen soykırım tasarısını yakasına Ermeni rozeti iliştirilen bir Türk'e hazırlattırdı. 150 yıldır dünyaya nizamat vermeye kalkan bir düzenekten bahsediyoruz. Türkiye, 1.Dünya Savaş'ından sonra küresel güç olma iddiasından vazgeçtiğini dünyaya deklare ederek kendini uyku moduna aldı. Bu sürede hiçbir büyük savaşa katılmadı. Bin yıllık kadim devlet geleneğine sahip bu derin akıl, küresel hiçbir dengenin içerisinde de yer almadı. Bu sürede üst aklın kurguladığı bir takım darbeci, vesayetçi, derin yapıların işleyiş tarzını ve tesir alanını da her daim bir hesap dahilinde gündeminde tuttu. KısacasıTürkiye yine eskiden olduğu gibi ayağa kalkıp dünyaya adaletle hükmedeceği bir "vakit" için güç topladı. O vakit şimdi geldi. Bu topraklar Abdülhamid Han'dan sonra ikinci bir lideri tarih sahnesine soktu.

1876'da Abdülaziz'e yapılan darbeyle 500 yıllık kadim Osmanlı devlet geleneği yıkılarak yerine kontrol edilebilir yeni bir düzen inşa edilecekti. Ancak Abdülhamid tüm planlarını altüst edecek ve onlara Erdoğan gibi tarihi bir şok yaşatacaktı! Gücünü toplayana kadar itaatkar bir görüntü veren Abdülhamid, devletin bekası için cesur adımlar attıkça düşmanları çoğaldı, büyük düşündükçe operasyon yemeye başladı, imparatorluğu yeniden ayağa kaldırmaya çalıştıkça iç ve dış odaklar tarafından hedefe kondu. Bugün Erdoğan'ı PKK üzerinden sindirmeye çalışanlar, o gün Abdülhamid'i Hınçak ve Taşnak üzerinden diz çöktürmeye çalışmıştı.

Asırlardır millet-i sadıka olarak yaşayan Ermenilerin içinden çıkarılan ayrılıkçı örgütlerle (Kürtlerin içinden çıkarılan PKK gibi) Abdülhamid'in sonunu hazırlamaya çalıştılar. Osmanlı, Doğu Anadolu'da Ermenilerle müzakere ve çözüm masasına oturtulmaya zorlandı. Öyle ki bu sürecin sonu özerklik ve sonra da Doğu Anadolu'da bağımsızlığa doğru gidecek çetrefilli bir süreçti. Abdülhamid, "Bu topraklarda bir Ermeni meselesi yaratarak bizi bölmeye çalışıyorsunuz, kellemi veririm Doğu Anadolu'yu vermem" dediği gün ise diktatör ilan edildi.

Ermeni terör örgütleri, hemen her gün Abdülhamid'in aldığı güvenlik tedbirlerini üst aklın medya organlarına servis ediyor ve uluslararası kamuoyunda Ermeniler katlediliyor diyerek algı üretiyorlardı. Bugün PKK'nın, HDP'nin ve ona destek verenlerin yaptığı gibi! Fakat mesele bu değildi. Küresel güçlerin kontrolünde Abdülhamid'siz bir Osmanlı devleti isteniyordu. O gün Abdülhamid'i devirmek isteyenler nasıl bir arada hareket etmişlerse bugün de PKK, FETÖ, Ermeni diasporası ve onu destekleyen iç ve dış unsurlar Erdoğan'ı devirmek için bir bütün halinde hareket etmektedir. Ermeni tasarısının geçmesi, ABD'nin geçenlerde FETÖ'yü terör örgütü olarak görmediğini ifade etmesi, Suriye'de yaşananlar, içeriden ve dışarıdan Erdoğan'a dönük geliştirilen nefretin her geçen gün artması bize bu yoldaki mücadelemizin çok çetin geçeceğini göstermektedir.

Türkiye'ye mesafeli kesimlerle uzlaşma zemini arayan, koalisyoncu, AB'ci, müzakereci bir kesim tarafından ikinci bir lider olarak takdim edilmek istenen Davutoğlu'nun görevi bırakmasıyla birlikte, Erdoğan'ı destekleyen insanlara yönelik ilginç bir karalama kampanyası başlatıldı. Erdoğan'ı desteklemenin neredeyse fitne olarak takdim edildiği "düşmanına benzemek" tabirinin ise tam da bu noktada hayat bulduğu ilginç bir dönem yaşadık/yaşamaktayız. Erdoğan'ı meczup olarak gösterme gayretlerinden tutun da yaşananların tek parti dönemini arattığı bunun da yegane nedeninin liderliği kimseye kaptırmak istemeyen diktatör Erdoğan'ın olduğuna varana kadar hemen her gün Erdoğan aleyhinde amansız bir "Kara" kampanya yürütülüyor. Öyle ki, Erdoğan'ı paranoyak, diktatör, meczup, kral onu destekleyenleri de liyakatsiz, seviyesiz, amigo, şarlatan, çıkarcı, amip ilan eden bu güruh Erdoğan'sız bir Türkiye istediklerini her fırsatta deklare ediyor. Kumarda kaybeden, kaybettikçe daha fazla batan kumarbazlara benziyorlar.

Üst akıl işte bu kesimlerle oluşturacağı yeni dönemi Erdoğan'ı tasfiye etmek için tarihi bir fırsat olarak görmüştü. Erdoğan bu kozu ellerinden alınca ilk mesaj Alman parlamentosundan geldi. Hem de üst aklın kendine köle ettiği Türklerin eliyle! Oysa tüm mesele Türkiye'nin büyük devlet olma iddiası taşımasıdır. Tarihi şartlar, bugün Erdoğan'ın yürüdüğü yolun taşlarını çok önceden döşedi. Artık bu yolu kesmek mümkün değildir. Çünkü Türkiye'nin kaderi büyük devlet olmaktır.

@ufukcoskunn