Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2406.60
BIST 100
10254.91
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 May 2023

​Uyan Türkiyem!..

Türkiye zor günlerden geçiyor. Zor günler hafif kalır, “Kurtuluş Savaşı” veriyor. Tam da “Türkiye Yüzyılı” ilan edilip seçim sathına girilirken başımıza öyle bir zelzele felaketi geldi ki, “Asrın Felaketi” denmesi abartı değil, tam da buna tekabül ediyor. Dünya başımıza yıkıldı, on vilayetimizde taş üstünde taş kalmadı.

*

Bölgesinde cereyan eden iç savaşlar yüzünden âdeta “mülteci istilası”na uğratılan Türkiye çok yönlü kuşatmalara tabi tutulup bunlarla mücadele için yeni stratejiler geliştirirken deprem fırtınasının ortasında kaldı. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa imdadına koşan ülke konumundan, yardıma muhtaç hâle geldi.

Mâtem Evi”ne dönen Türkiye, ölüm-kalım mücadelesi verirken, bunu fırsata çevirmek isteyen iç ve dış mihraklar bütün kirli senaryolarını hükümet üzerinden devreye soktu.

Amaç, iktidar üzerinden Türkiye’nin kazanılmış iç ve dış mevzilerini sekteye uğratıp, mücadele verdiği sahaları abluka altına alarak etkisiz hâle getirmek.

Bunun yolu da istikrarsızlıktan geçiyor. Bu istikrarsızlığın yolu da mevcut hükümeti daha önce çokça denedikleri “darbe”yle değil, “seçim”le devirmekten geçiyor!..

Daha önceki 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde “5 Benzemez”i bir araya getirip İstanbul ve Ankara gibi şehirleri “Her Şey Güzel Olacak” mottosuyla ele geçirenler, bu defa Türkiye’nin yönetimine göz dikti.

*

Bir tarafta; 21 yıldır iktidar (bir süredir de muktedir) olan ve zaman zaman iktidar zehirlenmesi, metal yorgunluğu, paradan para kazanma, mülteci kampına dönen ülkede demografik ve kültürel bozulmaya tedbir geliştirememe, dar gelirliyi barınma ve temel gıda enflasyonundan koruyamama, uyuşturucu ve sapkınlık gibi habis urların toplumu ifsâd etmesini yeterince engelleyememe hastalıkları nüksetse de; arka planında ciddi bir emek, vizyon, planlama, kadro ve siyasi irade ile “40 güne 40 yılın işini sığdırarak”;

* Kangrene dönüşen ve milyonlarca vatandaşı mağdur eden EYT ve 3600 Ek Gösterge problemini çözerek, atanamayan 45 bin öğretmeni atayarak, 700 bin kamu işçisine yüzde 45 zam müjdesi vererek,

*61 yıllık yerli araba hayalini TOGG’la gerçekleştirerek,

*İlk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü gözlem uydusu İMECE’yi yörüngeye oturtarak,

*Dünyanın kalbi konumundaki İstanbul’a finans merkezi açarak,

*Dünyanın ilk silahlı insansız hava aracı (SİHA) gemisi ve Türkiye’nin en büyük askeri gemisi TCG ANADOLU’yu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrine vererek,

*Türkiye’nin ilk yerli ve millî elektrikli ana hat lokomotifi olan ve saatte 140 kilometre hıza ulaşabilen yeni nesil elektrikli ana hat lokomotifi E5000’i raylarla buluşturarak,

*En büyük cari açığa sebep olan “enerji açığına dur” demek için Karadeniz’deki Sakarya ve Çaycuma-1 sahalarında yaklaşık 50 gemi ve 10 bin personelin üstün gayretleriyle çıkarılacak 710 milyar metreküplük doğalgaz rezervini devreye sokarak,

*6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde “Asrın Felaketi”yle yıkılan 10 vilayeti 1 yılda ayağa kaydırmak için bölgeyi dünyanın en büyük şantiye sahasına çevirip (650 bin yeni konut yapılacak), 45 günde tamamlanan köy evlerinin anahtarlarını teslim ederek,

*Her ne kadar gecikmeli de olsa Ankara-Sivas Hızlı Tren Hattı’nı (hızlı tren hattında ilk defa yerli ray kullanıldı) açarak Sivaslılara çifte bayram yaşatıp, “Durmak Yok Yola Devam” sloganını bir kez daha kuvveden fiile geçirerek,

*İlk ünitenin devreye alınması için geri sayımın başladığı Akkuyu Santrali Projesi’nde, taze nükleer yakıtın tesise getirilip santralin “nükleer tesis” statüsü kazanmasıyla Türkiye’yi nükleer ülkeler ligine yükselterek,

*Avrupa’nın en büyük güneş santrallerinden biri olan 3 milyon 256 bin güneş panelli Kalyon Karapınar GES’i, 20 milyon metrekare araziye kurarak, yıllık 3 milyar kilovatsaat elektrik üretiminin gerçekleştirmek suretiyle 2 milyon kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak santralı devreye sokarak,

* Daha düne kadar teröristlerin cirit attığı Cudi Gabar Dağı’nın 2600 metre derinliğinde bulunan çok yüksek kaliteli petrol rezervi için bölgeye açılacak 100 kuyu ile 100 bin varillik üretim kapasitesine ulaşılacağı müjdesini vererek,

* “Türk Savunma Sanayii” ile hamle yaparak, küresel güç olma yolunda ilerlemek için Hürjet, Hürkuş, Kızılelma, ANKA-3, Süper Şimşek ve çok sayıda farklı projenin yanında millî muharip uçağı KAAN’ı hangardan çıkarıp, eğitim ve genel maksat uçağı Troy T200’ün ilk kez taksi testini başarıyla gerçekleştirmesini sağlayarak, ASELSAN tarafından geliştirilen “Şekil Değiştiren İHA”yı uçurarak,

mega projeleri birbiri ardına hayata geçirerek Türkiye’nin makûs talihini değiştirme çabasında olan CUMHUR İTTİFAKI... (Adalet ve Kalkınma Partisi + Milliyetçi Hareket Partisi; bu seçimde Cumhur İttifakı’na Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi de dahil oldu. (AK Parti, MHP, Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı adı altında girerken, seçime AK Parti listesinden giren Hür Dava Partisi ittifakı dışarıdan destekliyor.)

Diğer tarafta; Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “300 milyar dolar temiz para” vaadi, “Her Şey Güzel Olacak”, “Sana Söz!.. Yine Bahar Gelecek Bay Kemal Sözünden Dönmeyecek”, “Haydi Türkiye Haydi!..”, “Bir Oy Kemal’e, Bir Oy Meral’e”, “Patates, Soğan Güle Güle Erdoğan”, “Dişe Diş Kana Kan Seninleyiz Öcalan”, vs. sloganlarıyla değişim isteyip, değişime dair ciddi bir söylem ve proje geliştiremeyen, yerli ve millî unsurlara parmak sallayarak “Eski Türkiye”nin cak, cuk vaatleriyle Türkiye’yi yönetmeye talip olan MİLLET İTTİFAKI... (Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi, Gelecek Partisi + (gayriresmî) Halkların Demokratik Partisi.) (“Millet İttifakı”nda İYİ Parti kendi lososu ile pusulada yer alırken, diğerleri CHP logosu altında seçime giriyor.)

*

Umuda dair bir ışık gözükse de şurası kesin; 14 Mayıs’ta yapılacak 13. Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nden sonra büyük bir “enkaz” bizi bekliyor.

Deprem ve sellerle yerle yeksân olan şehirler...

Rayından çıkan ekonomi...

Bir türlü durdurulamayan enflasyon...

Çığ gibi büyüyen mülteci problemi...

...

Bunlar üst üste konulduğunda büyük bir umutsuzluk tablosu ortaya çıkıyor.

Peki bu problemleri kim çözecek?..

Genetiğinde yolsuzluk, yoksulluk, yasak ve zulümden başka bir şey barındırmayan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mu?!..

Başbakanlık” hayali uğruna 40 takla atan, “kumar ve noter masası”na benzettiği ortaklarını daha işin başında yüzüstü bırakıp sonra hiçbir şey olmamış gibi “kurtlar sofrası”nın nimetlerinden faydalanmak için geri dönen Meral Akşener mi?!..

Önce Ahlâk ve Maneviyat” şiarını hayat felsefesi olarak gören “Millî Görüş”çüleri CHP’nin arkasına takan “Stockholm Sendromu”na yakalanmış Temel Karamollaoğlu mu?!..

Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde “komşularla sıfır problem” deyip, problemleri zirveye çıkaran Ahmet Davutoğlu mu?!..

TEKEL, TÜPRAŞ, Türk Telekom, İstanbul Borsası başta olmak üzere “özelleştirme”lerle en konforlu yılları Ekonomi Bakanı olarak yaşayıp krizlerin teğet geçtiği günlerden sonra gemiyi terk eden Ali Babacan mı?!..

Sessiz ve derinden giden Gültekin Uysal mı?!..

+

Kürdistan” hayali ile ülkeyi kana bulayan bebek katili PKK’nın TBMM’deki politik uzantısı HDP mi?!..

*

Başımızı iki elimizin arasına alıp iyice düşünelim...

Kararı ona göre verelim.

***

HÂMİŞ:

Din Gününün Sahibi şöyle buyuruyor: “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır.” (Bakara Sûresi, 174)

***

HEDEF ERDOĞAN DEĞİL, TÜRKİYE

Türkiye’ye “balans ayarı” vermeye alışmış ABD’nin Başkanı Joe Biden, “Bence daha önce yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçimle. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz” küstahlığıyla bilinç altındaki kirli senaryoyu açık etmişti. Yazılı ve görsel basın başta olmak üzere bütün unsurlarıyla sahaya inen “küresel düzen”in işbirlikçileri kaybettikleri mevzileri yeniden ele geçirmek için bütün yolları deniyor.