Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2439.12
BIST 100
9988.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Eylül 2015

Vahşi Kapitalizm Geleceğimize İpotek Koyuyor!

Kapitalizm herkese ekonomik durumuna göre muamelede bulunuyor. Yoksulsanız, geliriniz azsa, harcama eğilimleriniz kapitalist piyasa ekonomisini tatmin etmiyorsa piyasa da toplum da size ona göre davranış geliştiriyor. Eğer zenginseniz, bol bol harcıyorsanız, allı pullu, limitleri yüksek kredi kartlarınız varsa size bambaşka bir muamelede bulunuluyor.

Mesela herhangi bir işlem için banka şubelerine gittiğinizde tecrübe ediyorsunuzdur, kredi kartı olanlar otomatik sıra alma makinasından sıra aldıklarında sıra onlara daha erken geliyor. Maaş hesabı olandan bile daha önce girebiliyorlar. Esnaf ya da şirket sahipleri, yani bankada sürekli bankada para sirküle edenler herkesten çok önce işlemini yaptırıp gidiyor. Hele düm düz müşteri iseniz yandınız. Sizden çok sonra gelenler sizden evvel işlemlerini çok önce yaptırıp giderler, sinirleriniz bozulur. Yani sisteme ne kadar çok entegre olursanız sistem size o oranda ayrıcalık tanıyor. Kredi kartı kullananlar makbul muteber vatandaş ya da müşteri, kullanmayanlar ise çağdışı ve her şeye müstehak müşteri olarak değerlendiriliyor.

Son yıllarda bankacılık sisteminin Türkiye'de çok karlı dönemler geçirdiği zaman zaman basına yansıyor. Finans yorumcularına göre Türkiye bankacılık açısından bölgesinde en karlı ülke konumunda bulunuyor. Son birkaç yıl içerisinde Türkiye'de yeni bankalar da kuruldu. Demek ki yatırım ortamı cazip ki yeni bankalar kurulabiliyor ve mevduat toplayabiliyorlar.

Vahşi kapitalizm bankacılık sisteminde kara yüzünü bankaların müşterilerinden kestiği yüksek miktardaki aidat ve masraflarda gösteriyor. Gerçekten de bankalar dosya masrafı, kar aidatı, havale masrafı (havalede neyin masrafı oluyorsa) gibi masraf kalemleri adı altında bankayla ilişkisi olan vatandaşların cebinden toplamda epey yüklü miktarda paralar kaldırıyorlar. Yıllardır tüketiciler ve tüketici dernekleri bununla mücadele ediyorlar ama hala kanunen bu masraflar vatandaştan alınamaz ya da şu makul ölçülerde alınabilir diye bir kayıt ne yazık ki yok!

Sistem kendi içerisinde bir düzen kurmuş bu düzenin devamı için elinden gelen taklayı atıyor. Ne yazık ki açıktan bu sistemi eleştirmek de kanunen yasak. Mesela mevcut yasalara göre bankacılık sistemiyle ilgili yüksek dozajlı (yani tüketicileri bankalardan uzaklaştıracak şekilde) eleştiriler yapamıyorsunuz. Bu türden yorum açıklama ve kanaatler mevduat sahiplerini ürkütecek açıklamalar kapsamında değerlendiriliyor. Vahşi kapitalizm ülkelerin ulusal hukuk sistemlerini de kontrol altına alarak sisteme muhalif olan herkesin elini kolunu bağlıyor.

Faizlerin yüksek oluşundan dolayı cebindeki her yüz liradan 70-80 lirayı küresel faizci sisteme kaptıran ve bu acı tecrübeleri derinden yaşayan bir ülkede nasıl oluyor da bankacılık sistemi bu kadar palazlanabiliyor ve yüksek oranda haksız kazançlar elde edebiliyor? Burada hükümetlerin bir dirayet sorunu mu var yoksa küresel sistem böyle dayattığı için mi karşı konulamıyor? Neden bankalar haksız kazançlarıyla zengin olurken vatandaşların canı yanmaya devam ediyor? Buna bir takım yasal sınırlamalar getirilemez mi? Gelelim işin diğer boyutuna:

Tüketiciler açısından ise şöyle bir özeleştiri yapmak mümkün olsa gerek. Gelirinden çok harcayanlar her zaman bütçesinde açık vermeye mahkumdurlar. Asgari ücretle geçinen birisi eğer her altı ayda bir cep telefonu değiştiriyor ve bunun finansmanını kredi kartıyla taksit yöntemiyle sağlıyorsa tüketiciler olarak aynayı biraz da kendimize tutmak zorundayız. Temel ihtiyaçlar dışındaki tüketimlerimizi mümkün olduğunca kısıversek, kredi kartlarımızı mümkünse kapatabilsek, sayılarını azaltabilsek ve gelirimiz kadar harcama yapmayı denesek acaba ayakta duramaz mıyız? Bence denemeye değer. Bu devasa vurguncu sistemi aslında bir yönüyle besleyen de bizler değil miyiz? Artık modern kapitalizmin mabedleri haline dönüşen alışveriş merkezlerinde kredi kartı olmaksızın taksitle alışveriş yapmak mümkün değil. Mahalle arasındaki esnaf işletmelerinde de durum bu!

Çünkü sistem önce insanların biri birine olan güvenini azalttı. Artık kimse kimseye borç vermiyor kimse kimseye alışverişte taksit yapmıyor. Kredi kartıyla taksit satıcı açısından garantili bir yöntem. Sistem bunu biliyor ve insanları buradan vuruyor. Akrabandan borç alamazsın ama ben banka olarak sana şu kadar faizle şu kadar borç veririm diyor. Mahallendeki esnaftan taksitle alışveriş yapamazsın ama benim sana vereceğim şu kartla taksit yaptırabilirsin diyor. Bizler de bu dayatmalar karşısında hemen pes ederek olabildiğince sisteme entegre oluyoruz. Böyle olunca da canavara dönen bu sistem bizi yutmak üzere harekete geçiyor. Cari sistem gelecek aylarımızı ve yıllarımızı dahi borçlandırarak çocuklarımızın bile geleceğini ipotek altına alıyor, maalesef. Daha uyanık olma zamanı gelmedi mi artık?